yaklaşımlarÖzkan YıkıcıFransa seçimler dönemine girdi - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Fransa seçimler dönemine girdi – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Fransa Pazar “yani yarın” başkanlık ilk tur seçimi için seçmen sandığa gidiyor. İlerde ikinci tur ve ardından parlemento seçimleriyle, Fransa Haziran ayına kadar seçimlerle de konuşulacaktır. Birçok krizin yaşandığı, pandemi sağlık felaketinin gerçekleştiği, Ukrayna savaşından öteki bölgesel savaşların sistemleştiği bir dönemde, Fransa seçimler rüzgarına katılıyor. Makron, bir ara ha gidiyor veya gidecek denilirken, şimdi yeniden kazanacak ama ikinci tur denilerek yine Makronun ikinci dönem kalma olasılığı yüksek. Yine de son Macaristan seçimlerde yaşanıldığı gibi, kamuoyu yanılgılarının da olma gerçekliklerini bir yana yazalım.

Fransa yarın başkanlık seçimi için sandığa gidiyr. Öyle, şöyle böyle bir ülkeden söz etmiyoruz. Fransa, AB içinde önemli iki güçten biri, Avrupa kanadının önemli askeri gücüdür. Düne dek Fransa sınıfsal ayrımlı ve faşist eylimlerin birlikte yoğun olarak yaşanılan ülkesi halindeydi. Ancak, son dönemde Sarı Yelekliler gibi önemli sosyal muhalefet direnişlerine rağmen, ülkede birkaç defadır solun efsanesi okunmuyor. Nitekim, son seçimelrle ilk sıraları Makron dışında faşist liderlerin alması da düşündürücüdür. Halbuki Makron önces,i, Sosyalist aday Holant başkanlık yaptıydı. Şimdi, kamuoyu yıoklamalarında Sosyalistlerin efsanesi dahi okunmuyor. Solda oldukça olan boşluğu Radikal sol adayın nedenli dolduracağı da başka bir merakla beklenen sonuçtur. Oysa, Fransada son dönemde oldukça sağa kayışın olduğu kesin. Sadece Löpenle başlayan ve ikinci tura kalmaayı Sosyaldemokratlardan alan bu liderin yanına başka faşist liderler de eklendi. Tabi ki resmi eksen medya bunları faşist değil de aşırı sağ veya göçmen karşıtı diye isimlendiriyor. Ayni şekilde avrupada görülen kayış Fransada da yaşanıyor. Sağ kesim çeşitli isimlerle gidrek ırkçılığı savunujr ve acı olan faşizmi ulusalcılıkla niteleğip meşrulaşmasını da sağlıyor.

Hatırlarsınız, bazı bilim adamlarının şu görüşünü geçenlerde yazdım: faşizim kitleselleşmek için pencereden yer arıyor. Ulaşma adına pencere açıyor. Faşistler bunu kitlelere ulaşmak için de ulusalcılığı, göçmen karşıtlığını ve uluslararasılaşmaya karşı devletin ulusçuluğu ile günveliği savunarak ulaşmaktadır belirtim. Fransa bunun en net örneklerinden birisidir. Neoliebral politikalarla sınıfsal örgütsüzleşme ve esnek emek hakim kılınırken, suç hep göçmenliğe yönlendiriliyordu. Sonuçta Merkezde duran sağ durmamazken, sağa kayıp onun idolojisini kulanmaya başladı. İkili gerici idoloji kulanıma geçti. Uluslararasılaşma ile ulusalcılık kılıflarıyla emperyalizmin faşizim seçkisi de kitlesel karşılık buldu.

Buna karşın, sosyaldemokratlar sağa kaya kaya ve sağın liberalleşmesine sosyal politika sosuyla teslim olurken, hayatdaki yerlerini de kaybettiler. Fransız sosalist parti bu süreci çok çabuk yaşadı. Dün başkanlığı ve paarlemento çoğunu tutarken, geçmiş seçimde hepsini ezici çoğunlukla kaybeti. Ana muhalefet dahi olamadı. Bunun şimdi yansıyışı, Sosyalistlerin hiç de deyerinin kalmadığı koşullara gelinmesidir.

Beklenti, düne dek oy kaybeden ve bir zaman seçilemeyecek dneilen Makron, şimdi kazanmaya en yakın adaydır. Çok sevildiğinden değil yine zorunluluk nedeni öne çıkıyor. Tıpkı önceki seçildiği ilk seçim gibi. Makron aşırı sağ yani faşist aday kazanmasın diye ikinci turda solun da ona oy vermesiyle seçildi. Yoksa yine pek sevilmiyordu. Merkez sağ ile solun çökmesi,Makrona fırsat getirdi. Sınıfsal sermayenin desteğini de unutmayarak bu sonucu yakalayalım. İkinci turda ise faşist aday kazanmasın korkusuyla sol kesim Makrona oy verdi. Makron bu rüzgarla Fransada öteki ilki de gerçekleşti. Kurulan yeni partisiyle de parlementoda ezici çoğunluğu da aldı. Kimse sosyalist eski maliye bakanının sağa kayarak bu kadar kolay oy alacığını da beklemiyordu.

Kapitalizmin aşmazı, krizleri yönetememesi ve faşizim korkuları sonuçta Makronu çıkardı. Eklemeden olmaz; göçmen karşıtlı faşist hareket korkusu da göçmenlerin Makrona yani en güçlü kazanacak adaya oy vermesini de getirdi. Oysa, düne dek Fransada sınıfsal mücadelenin verildiği, solun her an seçenek olacağını, sosyal hakların elde korunmasındaki direnişlerle sokaklar kaynadıydı. Ama, demokratik direniş, sosyal öfke siyasal bütünleşmeyle olmayınca, bu hareketler kendini iktidarla tamamlayamazlar. Bu yeniden kanıtlandı.

Son dönemde Sarı Yeleklilerin aylarca süren direnişi, sendikaların bazı hakların geri alınmasını engelediği, Makronun sağıktaki başarısızlıkları ve gidrek oy kaybetmesine karşın, tepkileri değil faşist korkular öne çııınca, Makrona gün doğdu. Ukrayna krizinde hem Amerikancı hem de güvercin görünme ikilemi,ülkedeki savaşa karşı direncin siyasal yönünün güdükleşmesi gibi etkenler, yeniden Makronu öne çıkardı. Üstelik Markron, özellikle başta Mali olmak üzere afrikada da sömürgesel landa gerilemesinerağmen.

Fransa seçime gidiyor. Başkanlık seçiminin ilk raundu yarın. Giderek krizlerin yayılmasına ve savaşların normalleşmesine karşın seçenek yine Makron, Hem de karşı seçeneklerin faşist partilerin olduğu koşullarla birlikte gerçekleşen seçimler.Bu taployu doğru okuyalım. Yine de tekrar edelim: son dönemlerde kamuoyu yanılgıları oldukça fazla. Radikal sol adayın tepkilerin oylarının kaçını alacağı veya sandığa gitme oranları da aradaki resmin renklerine nedenli dokunulur, bilinmez. Unutmayalım: Fransa önemli güç Kıbrısın da üye olduğu AB içinde siyasal iki etkin güçlerden birisidir. Seçimleri izlerken bu yönünü de unutmayalım. Nede olsa ilk tura artık saatler kaldı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin