yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBilimsel siyasal yöntemi kullanırken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Bilimsel siyasal yöntemi kullanırken – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Öncelikle, hangi konuda olursa olsun, görüş belirtmeden önce, konu hakında bilgi edinmeniz önemlidir. Edindiğiniz bilgi sonucu birikiminiz oluşur. Bilgi olmadan konuştuğunuz konuda mutlaka yanılırsınız. Hele de yanlış bilgilenme ile resmi idolojik yaklaşıma esir düşünülürse, hem gerçeği kabullenmekte  zorlanırsınız hem de yanlışı savunarak kendinizi de aldatmış olursunuz. Bilgilenme yanında ilgili konunun geçtiği koşulları da birlikte deyerlendirmeniz şart. Koşullardan kopuk salt ezber bilgielrle deyerlendirme yöntemi kulanılırsa,  eksik kalınır, giderek de yanılgı orranı artar. Bu her siyasal, tarih ve sosyolojik alanlarda geçerli kurallardır.

Bunu kısaca adamız üzerinden, bazı tarihi bakıışlarla taşlandıracam. Tarihi seçiş nedenim yeniden yazılma şansı, yaşanılır tekrarı olmadığı için, tekrardan oluşma şansının olmamasıdır. Örneğin; Günümüz Kıbrısı anlama bakımından, en azından yakın tarihi koşullarıyla birlikte doğru ele almak önemlidir. İkinci paylaşım savaşı sonrası yeniden Emperyalist sistem düzenlenmesine dikat edilmesi önemlidir. Kıbrıs ingilterenin sömürgesiydi. Klasik sömürge şeklinde yönetiliyordu. Eğer; klasik sömürgeciliketen yeni sömürgeciliğe geçiş sürecini ötelersek, bunu gelişmelerle değerlendirmez sek çok kolay yanılma, eksik brakma sonucu oluşur. Çünkü, Klasik sömürgecilikten yeni sömürgeciliğe yani yarı sömürgeleşmeğe geçerken, koşullar da dönüşür. Yeni sömürgeci görüşü eksikliği, hep bir yerdeki anlamayı zorlaştırır. Yanlış siyasal görüş oluşmasına sizi taşır. Kıbrıs da tüm sömürge ülkeler gibi klasik sömürgecilikten yeni sömürgeleşme sürecini elilerde başlayarak dönüşür. Giderek de yeni koşullarla biçimlenir. Bunu yok sayınca, Kıbrıs Cumhurieytini sanki bağımsızmış gibi de kabullenme hatasına gelinir. Devamında yeni sömürgecilikle oluşturulan ikili enosis ve taksin tezini de genel ile birlikte anlamaktan sizi kopartır. Buda 74 Kıbrıs dönüşüm fiylen ikiye ayrılmayı da başka şekişlde kavramanızı oluşturur. Yine seksenlerin sistem içi neoliebral yapılanışı yok sayıp yeni sömürgeciliği de ret etmeniz sonucu da günümüze dek Kıbrısı anlamanız mümkün değildir. Çünkü, Kıbrısın emperyalist çağdaki yeri, kendi sömürgesel koşullar gibi bütünsel yorum yapma şansınız olmaz. Sankileşen demokrasi, bağımsız, normalmışcasına görüşerle sömürgeciliğin normalleşmesine devam edersiniz. Klasik sömürgecilikle sonlanan  ve Yeni sömürgeicilikle başlayan süreçte, K. Kıbrıs oluşumuyla ilhaklaşma politikasını biriikte düşünmeyip gelcek hedefli düşünmezseniz, ozaman da birçok atılan adımı net anlayamazsınız. İlhaklaşma ile klasik sömürgeciliği karıştıran, yeni sömürgecilik koşullarını anlamayan karışıklıkla kapılıp gidilir. Öyle ki ilhaklaşma ile oluşan nifus değişimini dahi anlamadan “federasyon” diyecek terslikle hayatı sürdürürsünüz.

Demek ki koşullar önemlidir. Ülkenin emperyalist çağın sömürgesel gerçeği, bu gerçeğin yeni sömürgecilik dönemine geçişle yeni koşulları mutlaka bilerek gakışkanlıkları değerlendirmek önemlidir. Neoliebralizim ile sömürgesel ilhaklaşma adımlarının kurumsallaştırılan şekliyle de daha siyasal kavrayışı da geliştirilmesi kolay olacaktır. Takıntı veya tutucu aynılaşma ile siasal bilim yöntemini uygulayamazsınız. Düz krolonolojik sıralama ile her şeyi açıklamanız mümkün olamaz.

****

Gelelim 11 nisana. Yine Kıbrısla alakalı önemli gün. Derviş Kavazoğlu ile rum arkadaşı Kostas  65 yılında katledildiler. Net olan şu: ikisi de komonisti. Sendikacıydılar. Kıbrısın bağımsızlığını savunuyorlardı. Bu yüzden de vuruldular. Tam da Kıbrısta iki toplum denilen çelişkilerin çatışma şeklinde sürdüğü, öldürülmelerin normal hale geldiği, siyasal probaganda için de önemli cinayetlere çekinmeden baş vurulduğu günlerdi. Kostas ve Kavazoğlu bu dönemde sırf komonist ve sendikacı oldukları için katledildiler. Üstelik onları vuranların da rahatça söylendiği günlerde yaşandı. Normalmış gibi yapılıp hem rumcu hem de komonist kişiler öldürülüyordu.  Bu korkutma ile Kıbrısta ortak mücadeleleri engeleme adına yapılan eylemdi. Üstelik Kıbrıs cumhurieyti de vardı. Konuyla alakalı fayiler hakında bilgi resmi kanalardan açıklanmadı.

Aradan yıllar geçti. Kavazoğlu ve mihayelidisin anılması devam ediliyor. Üstelik bazı iki taraflı sol örgütlerin katılımıyla da gerçekleşiyor. Bu iyi bir gelişme. Ancak, daha baştan, birlikte katledilmelerine karşın hala mezarları ayni yerde değildir. Bu önemli bir sorgu nedeni. Üstelik Akel bunu net şekilde açıklayamıyor. KIbrıstaki ayrışmanın yaratığı gerçeğin anımsanması bakımından önemlidir. İkincisi biraz da bize dokunuyor: nedense CTP sağa kayıp işbirlikcileşince, birçok katledilen sosyalist komonist kişileri anlamsızlaştırır gibi demokrasi şehitliğine dek çekiyor. Bu net şekilde değişen koşullardaki ülkemiz solunun geldiği acı gerçeği de işaret etmektedir. Çünkü, Kavazoğlunun herkesin bildiği gibi Komonisti. Akel üyesi ve sendikacıydı. Bu yönde mücadele ediyordu. Hayatıyla da sonlandırdı. Bağımsız Kıbrıs olmayı  talep ediyordu. Ama olmadı. Olan öteki acayiplik, kendi hayatını verdiği görüş, nedense ayni çizgide olduğunu söyleyenlerce söylenememesidir. Daha doğrusu sisteme teslim olup o  gözle isimlendirilmeleridir.

****

Yukarda size iki örnek verdim. Salt klasik bilgilerle deyerlendirseniz neler ek koşullarla ele alınca nelerin olacağını özetlemeye çalıştım. Bir de siyasetin o  dönemden günümüze gelince, gerileşen koşullarla nelerelere ulaşıldığı sorgusunu da herhalde anladınız. Kıbrısta solun solu ret ederek sol olma ile koşulları yok sayıp istenilenlerle düşünceleşme hamlelerinin acı belgesel gerçekleriyle yüzleştirmek istedim. Bilmem bbaşarılı oldum mu?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin