İlgili farkları iyi anlamak önemlidir. Bir gerçeği söylemek ile konu hakında eleştiri yapmak oldukça farklıdır. Bunu ne yazık ki hep karıştırıyoruz. Konu alanından bazı eksik bilgiler verilirken, karşıtın görüşüne ters gelen bulgular olunca, hemen sizi eleştiri yapmak ve beyenmemekle suçlayıp, gerçekleri ötelendirilir. Eleştiri ise herhangibir konuda eksik veya beyenmediklerinizi söylemektir. Burada da beyenmeme ile veya konu hakında eksiklik belirtmek aynılaşır. Böylelikle söylemek istedikleriniz değil karşıtın algısına göre anlaşılma tehlikelelri de sık sık yaşanmaktadır. Hele de buna tek yanlı propagandayla oluşturulan görüşlerin yerleşmesi de katılınca, yanlıışa tutsak olma düşüncesi kafanızda yerleşir. Günümüz dünyası ne yazık ki bu tip tutumlara oldukça açıktır. Hele de konuyla alakalı bilginiz yoksa, taraftar gibi de öğreniyorsanız, gerçeklerin kabulü oldukça güç haline gelinir. Son Ukrayna krizi ve Rusyaya karşı takınılan tutumlar bunun en somut örneklerinden birisidir. Gerçi, son günlerde Ukrayna krizi alışılıp normal hale gelince, yapılan tüm hamleler adeta kanıtsandı. Yine de yoğun karşı algı oeprasyonları sonucu Rusyayı Rusyaya karşı saldıran kesimin gözüyle algılanması kolaylaştırıldı. Siz, konu hakında gerçekleri de söyleyince, birileri sizi “Rusçu olma, işkali destekleme ve gerçekleri görmeme” suçlama çenberine allıyor. Hele de güçle kazannmayı aynılaştırınca, bu anlayış daha olumsuzlaşmaya gidiyor.
Ukrayna savaşı başlamasa da genelde Rusya algısı hep ters yönde oluştu. En basitini verecem: Türkiyenin kurtuluş savaşına en çok desteği Sovyetlerin vermesine karşın, hala oolanın konuşulması gerçekleşmekten oldukça uzaktır. Hep anti Rusya bakışı ve Amerikanın algılatığı şekilde olunca, son Ukrayna olayında da aynen tekrarlandı. Rusyanın kendi planını açıklamamasına rağmen,sanki açıklamış gibi yontulan görüşlerle karşımıza Rusya stratejisi konuluyor. Hedefi bilinmeden hedef konulurken, Rusyanın yaptığı açıklamaları da dikate almama ters tutum da kolaylaştırıldı.
Bazı eksik brakılan durumlara yeniden değinecem. Tekrar edeyim, gidrek Ukrayna krizi kabullenilip gündemleştirildi. Karşımızda faşist destekli Zelenski ve Putin konuluyor. Ama değişik algılarla taraflaştırılarak. Nedense olayın öteki tetikleyicisi Baydının durumu öteleniyor.Sadece aldığı sert önlemlerin adıyla Rusyanın etkilenmesi ele alınıyor. Oysa, karşımızda en azından sosyalistlerin birldiği Emperyalizmin merkezi vardır. Rusyanın gelişmesi ise başka bir koşulda oldu. Örneğin, Rusya kapitalizmi geliştirip emperyalist aşamaya gelme sürecini yaşamadı. Tam tersi, Sosyalist blokun dağılmasıyla emperyalist yapıya katıldı ve yağmalandı. Ancak, ABD merkezli emperyalis kesim Rusyayı Pazar görüp, Çini kuşatma planında etkisizleştirme hedefi olan ülke halindedir.
Bu farkı doğru okumak önemlidir. Rusya Sosyalist yıkılma ile kapitalizme geçiyor. İç dinamikler yanında dış müdahalelerin de yoğun olduğu kesin. Burjuva sınıfı yerine de oligartların yağmayla zenginleşip oluştuğu da sınıfsal öteki farklı gelişim çizgisidir. Bunlara ek olarak Rusyanın tüm çabasına karşın, Batı emperyalist kesimler onu ne Natoya nede AB üyesi olarak aldılar. Tam aksi, Rusyanın etkisizleştirilip çevresindeki ülkelerin doğal kaynaklarının yağmalanmasına ağırlık verdiler. Bu Rusyanın da güçlenen veya toparlanan askeri güçle yanıt verme sürecine girmesini de getirdi.
Bu rusyanın emperyalist olup olmadığı ise sizin leninin Emperyalizme bakışla alakalı düşüncelerinize bağlıdır. Çünkü önünüze geleni emperyalist ilan edemezsiniz. İlkeleri vardır. Sermaye ihracından finansman ve mali sermayenin tekeleşmesine dek kuralları oluşması gerekir. Özellikle emperyalist algılarda dilediklerine emperyalist ifadesini koyma kolaylığı vardır. Her işkal eşitdir emperyalist ile örtüşmeye bilinir. Fasın Batı Sahrayı işşkal etmesine emperyalist denilebilinir mi? Ancak, Rusyanın bölgesel askeri güç olduğu ve belirli yerleri hegemonyası altında tutmak istediği de kesin. Bu konuda Hayri Kozanoğlunun geçenlerde Bir gün gazetesinde yazdığı iki makalesini okumanızı öneriyorum…
Rusyanın bir başka konudaki yanaıltıcılığı da şu: genelikle Baydın merkezli görüşlerle Rusya algılatılıyor. Halbuki Rusyanın bazı net görüşleri de vardır. Üstelik bunları da siyasal mesaj olarak veriyor. İlk önemli talebi de Ukraynanın yapılan Minsk anlaşmalarına uymasıdır. Nedense, Uluslararası hukuk ve Anlaşmalar denilirken, Zelenskinin Minsk anlaşmalarını ret etmesi, birçok partiyi kapatması, Rusçayı yasaklaması konusunda batı pek de haber verme niyetinde değildir. Bu durumların dahi bilinmezliği bizi konu hakında yanılmalara dek getirir. Ayni şekilde Karadenizdeki mayın hikayesinde de durum aynıdır. Rusya Odesayı kuşatıp ele geçirmek isterken, neden odesanın etrafını mayınlayıp sonra onları serbes brakıp Karadenizde tehlike yaratsın? Tam da MOntro anlaşmalarının ihlal edilmesi tartışıldığı zamanda. Bunlar bazen düşünmek bazen bilgilerle birlikte ancak yakalanır. Tabi ki bir de Ukraynadaki bazı labratuvar gerçekleri de konuşuluyor. Biyolojik silahların yasaklanmasına kimin imza atmadığı da malum: ABD.
Kısaca. Rusyanın kendine has siyasal gelişmeleri vardır. Düz mantıkla kapitalis gelişme olmadı. Ama bölgesel askeri güç olduğu kesin. Nedense anlaşmaları hep ihlal eden batı. Ama suçlayan da batı. Bu arada, kimse Ukraynadaki Baydının oğlunun ilişkilerini ve katıldığı bazı sgandaları batı medyası pek ele almıyor. Faşistlerin güçlenmesine yardımcı olurken, yarın kendi ülkelerindeki sonuçlarını da düşünmek pek istemezler. Hedef emperyalist gerçeklerdir. Ukrayna bir anlamda Rusyanın dibinde olması ve batının Rusyayı kuşatma stratejisindeki önemli merkez oluşunun bedelini oynuyor. Rusya ise sert önlemler karşısında nereye dek gideceği hala soru işaretleri. Ancak, Lupre gibi para birimlerinin uluslararasındaki ticaret de karşılığı olursa, Dolar hakimiyeti de sarsılma tehlikesi vardır. Kesin olan Ukrayna kendi ayağına sıktığı kurşunla değişik güçleri ülkesine davet ederken, yarınını da kuşatma altında braktı. Rusya ise kuşatılmama kuralyla hamleler yapıyor. Putinin otoriterliği yanında barış gösterilerindeki Sosyalist ve Komonist partilerin etkisini de görmezden gelemeğiz. Çünkü bizdeki kimi akademik solcular gibi, Rusyada otoriterlik ile liberal kısgacında batı siaysal bakışla pekçok kişi hala yorum yapıyorlar. Buda başka bir yanlış.