Doksanlarda Sovyetler Birliği dağılıp, Rusya federasyonu da dağılan en üyük devlet olarak ortaya çıktı. Ayni zamanda, Sovyetler sosyalizim kuramına göre şekillenirken, Rusya kapitalist ilkelerle yeniden örgütlenmeğe uğraştı. Emperyalist dünya ise bu farkı dahi gözetmedi. Ruusyanın her batıyla buluşma önerilerini hep ötelediler. Anlaşma yapılan Doğuya yayılmama anlaşmalarına da karşı tersinden davranıp Rusyanın dibine dek gelindi. Yetinilmeyerek, Doksanlardan beri kurgulanıp hayata geçirilmeğe çalışılan strtejiler nedense Rusyayı yok sayaan, sadece onun kuşatılarak netürleştirilecek devlet olarak hedef konuldu. Nitekim, Ortadoğu projesinde de iranın tasfiye edildikten sonra Rusyanın kuşatılıp netürletiştirilmesi hedefi vardı. Ancak, gelişen dünya gerçeğinde toparlanan Rusyayı tam düşünemezken, hamleleri dahi dikate alınmayarak. Ayni ezberle yola devam edildi.
Rusyanın kuşatılıp parçalanma hedefli devlet olarak algılanıp orada brakıldı. İlk önemli öneriyi Putinden 2007 yılında Nato ve öteki kuruluşlara üye olma teklifiyle aldılar. Tabi ki ret hemen peşinden geldi. Yetmedi: Gürcistan kartıyla Kafkaslara girme hamlesi gerçekleştirildi. Rusya batıya ilk karşı askeri eylemini burada gerçekleştirdi. Batılı Emperyalistler yine de gereken düşünce eksenine gelmediler. Ardından Rusya Suriyeye indi. Batılılar bununla yüzleşirken, küçümsediler. Ayni stretejiye devem deniliyordu. Bir farkla, Buş gibi açık müdahale önceliği Obama döneminde müttefikleri gereken yerlerde kulanma taktiğine dönüştü. Trump biraz daha konuyu devletler düzeyine indirdi. Çini öncelik listesine kaydırdı. Ama Ukrayna Hamlelerinde hep Rusya yanlış değerlendirilmeye devam edildi. Öyle edildi ki Kırım el değiştirilmesi veya Doğu Ukrayna ayaklanlmaları dahi batının net kavramasına yardımcı olmadı. Baydın ise daha işdahlı şekilde onuya enerjiyi ve Batı AB bütünleşmesini de hedefine koyunca, Ukrayna krizi Rusya batı denklemine oturdu. Benzer Renkli deneyim de Ermenistanda yapıldı. Oda geri tepti.
*****
Yukarda sıraladığım bazı gelişmeler yine de Rusya algısını değiştiremedi. Bir başka yanlış da şu: genelikle oluşan algılar, karşı düşmanla beslenir. Bunlar resmi idolojiye damıtılır. Siz gerçekleri söylemek isteyince, hele de bu karşıt konulan olgu olunca, birden sizi karşıtla ödzdeştirirler. Rusya hem anti komonist hem de ulusal düşman diye oldukça fazla algılatıldı. Halbuki Rusya kapitalist bir devletdir. Siz batının hem de önemli yanlışların bazılarını söyleyince de yanıt yerine sizin Rusya yanlısı olduğunuz saldırılara girişirler. Buda konunun anlaşılmasında önemli başka bir yanılgıdır.
Elbet Rusya Sovyet karıştırması da var. Tektip yaklaşımla sanki Rusya ve Sovetler ayni sosyalist çizgideymiş gibi algılatılıp karşıtlıştırılır.Dahası, Sosyalist yapı girişim ile kapitalist sömürgeleşme farklılığını aynılaştırırlar. Böylelikle soviyet ile batılı kurumsalaşmayı aynılaştırırlar. Federal anlayış yönetimi ile merkezi kapitalizmin sermaye şeklini tekleştirirler. Buda direk Rusya değerlendirmelerindeki yanlışların kabartılmasını sağlar.***
Yukarda özetlediğim farklı bakışların sonucunu Ukraynada yaşıyoruz. Sanki Ukrayna Rusya gibi aalgılatılırken, en basitiyle MOntro anlaşmalarının dahi çiğnenme talepleriyle de konunun nedenli çeşitlendiğini de gösteriyor. Şimdilik Ukraynada kontrolu savaş diyeceğimiz noktaadadır. Batı kışkırtıp, faşistleri devreye soktukları ve Karadeniz krizine dek uzatıkları siyaset de şimdi yeniden kendi yüzlerine bulaştırdılar. >En komiği ise Minsk anlaşmaları olmasına ve Ukraynanın tersini yapmasına karşın, uluslararası hukuk lafıyla konuşmalarıdır. Klasik anbargo konuları ise başka ülkelerdeki gibi hep sorgulanmaya açık. Sanırım Kübadan irana, venezuladan Lübmnana nedenli saçma gerekçelerle uygulandığını herkes anlamasına rağmen halen uygulanmaktadır. En başta Filistin ve Kıbrısla alakalı B.M. kararlarının tersinin de nasıl hayata geçirildiği de tartışılmazdır. Bunlar genel sistemin sınıfsaal sermaye gerçeklerinin sadece birkaç örneğidir
Kısaca, batı rusyayı hiç dikate almadı. Şimdi yok sayarak, onun da önemli noktalarını göz önüne koymadığı için şimdi bedelini Ukrayna halkı ödemektedir. Savaş denilen olayı bugüne dek hep batı işkallerle nice ülkelerin canını yaktı. Bunu Kıbrısta dahi yaşarken, yok etmenin de öteki sorgulayıcı gerçeği var. Onun için Tatar atarken, Kıbrıs çıkarmasıyla ilk hareket döneminde Sovyetlerin de izni olduğunu hatırlasa iyi olur.