yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTürkiye nereye, biz de oradayız! - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Türkiye nereye, biz de oradayız! – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kim ne derse desin: sonuçta herkes ayni noktada buluşur. Byuluşur da özellikle vbizimkiler bundan yine de kaçmaya devam ederler. Kuzey Kıbrısın Türkiye kontrolunda olduğu,buraya istediği yapıyı da kurduğu, amacın da fırsat olunca kulanma politikasını yerleştirdiği, buna karşın Kuzey Kıbrıs resmi ekseninin de Türkiye devlet bakışıyla birlikte bu gerçekleri yok saydırtarak başka hikayeler söyletmeğe çalıştığı bir koşullar dizisiyle yaşamaya devam ediyoruz. Bu çelişkili yapı sonunda, defalarca tekrarladığımız başka acı gerçeğe gelmekteğiz. Türkiyede olanların gerçeği yerine, çizilen sınırlı resmi görüşle Türkiye algısı oluşturulmaktadır. Tıpkı Türkiyenin Kıbrıs resmi tabusal Kıbbrısı gibi… Bundandır  ki dönem gibi tekrarlandı. Türkiyede en basit şekliyle dünyada dahi ses getiren Sezen Aksu veya Sedef Kavaş olayı K. Kıbısta pek duyulmadı. Duyanlar da şöylesine gelişle geçiştirdiler. Kar yağışıyla resmen asrın hava alanı istanbulda yaşananlar da burada yankılanmadı. Çöken kargo çatısından mahrum kalan hava alanındaki  yirmibeşbin kişi felaketi de K. Kınrıs için pekm de anlamı yoktu. Bol medya buna sağırlaştı. Birkaçı hem dokunmak hem kaçmak ikilemli haber şeklinde geçiştirildi. Adalet bakanının görevden ayrılması veya bazı kurumlardaki görev değişimleri de pek önemsenmedi. Bakanlıklardaki tarikatlar veya elektrik kesintileriyle sanayideki çöküş hiç ama hiç önemli değildi. Sadece Türkiye metiyeleri ile kimin koltuğa gelirse onay alacağı tahminleri daha çok önemsendi. Bunlar hiç sorgulanma aşamasına gelmedi.

Türkiyenin rejim değişimli hamleleri, hem yeni yönetim kurumsallaşması hem de iktidarda kalma çabaları da dikate hiç alınmıyor. Türkiyedeki ekonomik krizlerin gidrek enerji ve gıda alanına sıçraması da Kuzey Kıbrıs çevrelerinde pek önemsenmez. Şarkıcılara dek gelen saldırılar veya durmadan tutuklama furyası da bizim için pek de dikate alınacak gelişmeler değildir. Sadece, övgüler ile her hanlede Kıbrıs ayağı arama hastalığımız paranoyaya doğru gidildiği işaretleri de oluşma  sürecindedir. Ama, Türkiye rejimi değişim yolunda önemli yer aldı, iktidard kalmak için de gereken politik manevraları da gerçekleştirime ikilemini uyguluyor. Krizleri dahi başarı diye ilan etmede medyayı çok mükemmel kulanıyor. Dış politikadaki savruluş BAE ile Son Sudi politikasında gayet güzel yaşanıyor. Hele son Hamas kesimlerinin Türkiyeden gönderilme hamlesi birçok gelgit çizgilerini gayet iyi anlatmaya yetiyor. Fakat, K. Kıbrıs bunları hiç değerlendirmiyor. Sadece yakın olup iktidarlarını koruma veya ele geçirme hamlelerinin dışına çıkamıyor. Bunu en iyi son seçim döneminde tekrardan yaşatılar. Seçim öncesi Türkiyeye sokulmayan 4  kişi hakında süreçte pek de soru sormadılar. Yapılan  vatandaşlıktan öteki anlaşmaları da tartışmaya aşmadılar. Haydi bunlar seçim süreci öncesi olduğunu kabullenelim! Peki seçim sürecindeki Türkiye gerçekleri neden politik alana taşınmadı?

Örnek, seçime beş kala Türkiyeye giden Sucuoğlu neleri konuşup anlaştılar. Birisi sızdı: Ercan hava alanının dış değil iç alan sayılacağı bilgisi anlaşıldı. Bunun anlamı malum. Yine TC elçisi müşavir atananı yargı kurumları ziyaret edip, kendinin adalet müşaviri olduğunu söyleyip teknik konularla ilgileneceği açıklaması geldi. Buda pek konuşulmadı. Bunlar yetmezmiş gibi tıpkı Soylunun hareket timleri benzeri bizim içişleri makamında Özel Güvenlik şirketlri elemanlarının eğitilip, yeni yetkilerle donatılacağı haberi dahi yapılmadı. Bunlar sadece birkaçı. Yine seçim döneminde arada yurttaşlık verildiği bilgisinin kimse peşine düşmedi. Zaten seçim sürecine girerken, YSK rakamı ile makam rakmlı nifusun dahi arasında Y.22 fark olması bile birşeyleri kıpırtatamadılar. Sadece güçleri yetip sistemin de lehine gelen kendilerine oy vermeğen solu suçlayarak tatminlik gerçekleşti. Bu tip olaylar yanında artık gericileşme veya sıkıştırılan nifustaki insanların bunalım hareketleri hiç yorumlanmak istenmiyor. Bağımlı olmak ve rantın bileştiği K. Kıbrıs nedense Türkiye nereye gidiyor sorusunu da sormuyor. Tam aksi, resmi makamdakiler hep kendi yalanlaryla döşedikleri Kıbrısı Türkiye kamuoyunda kulanma figürleri olarak yerlerini arıyorlar. Ersin Tatar bu işi gayet başarılı şekilde yapıyor. Konuşmasının resmi özetinde dahi dileyen büyük yalanları kolayca yakalar. Tahsin beyin açıklamaları ise her zaman bir başkadır. Üstüne bir de şu eklenir: “Türkiyenin yardımıyla, yaptığımız anlaşmalarla” denip sorunların üüstünü örtmeğe çalışıyorlar.***

Türkiye bir yere doğru gidiyor. Giderken de yarının mesajını da net veriyor. Aydınlar için tutuklanmak veya bir şarkıdan yüksek suç uydurma başarısı artık normalleşti. Sezen Aksu olayı ile nasıl siyasal çıakrsama çıktığı artık doğalaşan aydın yaklaşımının son versyonudur. Bir ufak kandırmayaca oyununa de deyinecem: hep başkanlık kualisyonları kaldırdığı daha isdikrarlı olduğu söylenir. Türkiyedeki tek adam dahi olan sistemde yine de blok olarak itifaklı destekle ileri hamle yaptığı gerçeğini gizleyemniyor. Tek adam Erdoğan, MHP ve bazı küçük İslamcı ırkçı partielrle itifak halinde ayakta durmaktadır. Dahası, son Adalet bakanı görevden alma hamlesiyle de iktidar partisi iç çelişkilerinin de kırılmalar yaratığı sonucunu yaşadık. Çnkü, bazı gazetecilerimiz devlet başkanlığı veya tek lider çağrılarıyla isdikrar diyorlar. Oysa Türkiye örneğinde de yaşadığımız gibi, tek adam olsa da hem yetersiz hem de ittifaksız duramıyor. Bahçeli gerçeği bunun da en net ısbatıdır.

Son nokta ise şu: Türkiyedeki devlet dönüşmü başladığı zaman dünya pek ses çıkarmadı. Tam aksine destekledi. Şimdi Türkiyedeki krizleri konuşuyor. Son baskıları ve uygulanmayan AİHM kararlarıyla çıkmazda tavır koymak zorunda kalıyorlar. Yine de Erdoğanın gitmesinin netleşmedikçe ondan desetklerini kesmedikelri de net. Nitekim, Baydınla tüm çelişkili haberlere karşın, onun isteği ile Türkiyenin nasıl U  dönüşleri yaptığına da tanığız. Hele de Ukrayna oynunda öne atılmaya hazır Türkiye beklemektedir.

Özetlenen resimle, Türkiye bir yerlere doğru gidiyor. K. Kıbrıs ta yeni kararlarla daha teslimiyet havuzuna sokuldu. Ama hala birileri bu havuza dalarken federasyon diyor. Bu nasıl olacak sorusuna da net yanıltları yok. Ama, her skışmadan yeni sıçrama çıktığı da net. Bakalım ilgili karmaşa bizi nerelere sürükleyecek.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin