Sosyal medyada gezinirken bir hanımefendinin dram dolu paylaşımı gözüme çarptı.
Kızını İngiltere’ye yolcu ettiğinden bahsedip kızın dönüş planı yapmadığından artık orda kalacağından kalbinin incindiğine atıfta bulunuyor kendisinin de çalışmak zorunda olduğundan imkanlar neticesinde oraya gidemeyeceğini ”Kızına dön diyecek yüzü olmadığını” söylüyor geçenlerde bir kayak kazasında hayatını kaybeden Birkan’dan bahsediyor bir drama dikkat çekiyordu.
Dramdan oy devşirmeye çalışıyor
Hemen buraya not düşeyim kızımız ana muhalefet partisin kurşun askerlerinden olup partisine oy vereceğini deklere edenlerden!
Evet bir dramdan bahsediyordu ama bu dramdan da bugünkü tablodan da birinci derece sorumlu partisine oy devşirmeye çalışıyordu!
Halbuki insanımızın göç etmesine vesile olan yasaların çıkarılmasında partisi hükümet de olsun muhalefet de olsun fark etmez birinci derece de rol oynamış bir siyasi partimiz olup rejimin güvenlik halkasını oluşturuyordu.
Bu dönem ana muhalefet de olmasına rağmen toplumun COVİD 19’dan dolayı panikte olmasını fırsat bilip UBP ile işbirliği yapıp BİLŞİM yasasını birlikte geçirip topu doksana takmışlar yetmez UBP ve hükümet adına kanal kanal gezip yasayı savunmuşlardı.
O da kurşun askerlerden
Yorumlara baktığımda medya dünyasından tanınmış bir işinsanın yorumu dikkatimi çekti.
O da bu düzenden oldukça şikayetçi olup bu durum karşında İngiltere’ye full time yerleştiklerini Kıbrıs’a ise part time geleceklerini söylüyor Allaha sığınıyordu!
Hemen buraya not düşeyim bayımız Denktaş ailesine son derece bağlı olup hükümet de bulunan bir partiyle organik bağı olanlardan ve bildiğiniz tam kurşun askerlerden!
Bu bir dramdı ve insanımız kendi iç dünyasında ciddi bir travma yaşıyordu
Yorumlarda adı geçen bir kayak kazasında hayatını kaybeden kişinin babası ise hükümet de büyük ortak olan bir siyasi partiye yakınlığıyle bilinip Eğitim Bakanlığında Ortak Hizmetlerde müdür olarak olarak görev yapıyor.
Yani bugünkü tablodan birinci derece sorumlu olanlardan.
Bir diğer tabirle o da kurşun askerlerden!
Bu bir dram aslında!
Çok açık belli ki insanımız kendi iç dünyasında ciddi bir travma yaşıyor!
Her üç ailenin ortak özelliği ise farklı siyasi partilerde olmalarına rağmen kurşun asker olup kurşun asker gibi davrandıkları!
İnsanlarımız maalesef sorgulama yetisini yitirmişe benziyor.
Ciddi bir akıl tutulması yaşanıyor
Anlatmaya devam ediyorum bu olayın akabinde sabah sur içinde yürürken karşılaştığım bir arkadaş ise memur kesiminin aldığı yüksek maaşlardan yakınıyor hükümet de olmayan cılız bir parti başkanına yükleniyor da yükleniyordu.
Şikayeti memur kesim çok iyi maaş alırken özel sektörde çalışanın ezildiğine vurgu yapıyor yüksek maaşı sorguluyordu. Maaşların aşağıya çekilmesi gerektiğini söylüyordu.
Halbuki Yüksek maaş alan memur değildi en kıdemli memurun maaşı bin euro bile etmiyordu.
Yüksek maaş alanlar sırasıyla Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milletvekilleri, Müsteşarlar, Müşavirler ve müdürlerdi gerisi sürünüyordu ama o ısrarla memur kesimine çatıyordu.
Akıl tutulması yaşıyor alttaki maaşı yukarı çıkarmak yerine bütün memurların maaşının özel sektör çalışanının alt seviyesine indirilmesini istiyor ”Düşünsene 8 bin alacak olanlar şimdi 11 bin alacak” derken gözleri fal taşı gibiydi ve o da bir esnaftı ama çıkarlarının nerede olduğunu bilmeyen bir esnaf.
Kaldır Bileşik faizi TL’ye güle güle de Kıbrıs sorununu çöz AB ailesine katıl
Yapılan zamlarla ve seçim sonrası yapılacak zamlarla bir insanın ailesiyle o rakamla geçinebilmesi mümkün değildi!
Sonuç bu kişide hükümetteki ortaklardan birini gözü kara biçimde destekliyordu.
O da maalesef kurşun askerlerden olup çocuğuna güneyde iş arayanlardandı!
Halbuki kaldır Bileşik faizi TL’ye güle güle de Kıbrıs sorununu çöz AB ailesi içinde yer al çağdaş dünyaya katıl.
Kurşun asker olmana ne gerek var!
ÇATI da ZEMİN de çökmüştür
Toplumsal bir travma yaşandığı ortada idi kafa kafa karışıklığı had safhada olup bugünkü tablodan mevcut siyasi partilerimiz birinci dereceden sorumlu olmalarına bu insanların çocukları göç etmelerine rağmen onlar kurşun askerler gibi partilerinin peşinden koşmaya devam ediyorlardı!
Kurşun asker tabiri işte bundan geliyordu kendisine ailesine toplumuna nasıl kötülük edilirse edilsin o partisinden milim şaşmıyor kendi ayaklarına gözü kara bir şekilde kurşunları sıkıyorlar da sıkıyorlardı!
Ülke kurşun askerler diyarı
Ne yazık ki bu yazdıklarım hepsi de sağlam birer kurşun askerdi!
Sosyologların bir gün bu durumu incelemesi gerekir diye düşünürüm!
Çünkü yaşadıklarımız eşyanın tabiatına aykırıydı.
Gerçek ise şuydu bu ülke kurşun askerler diyarıydı!
ÇATI da ZEMİN de bu insanların hayatı hiçbir şekilde sorgulamayışı yüzünden çöküyor rejimin bugünlere gelmesinde en büyük rolü kurşun askerler oynuyordu!
Öyle ya bu ülkeye bu taşıma nüfusu bu kurşun askerlerin ölümüne destekledikleri partiler taşımış yetmez uluslararası normlara aykırı bir şekilde taşınan nüfusun güneye de geçebilmeleri için politika üretmişlerdir.
Ankara’nın bütün taleplerini yine bu siyasi partiler alt yönetim olarak yerine getirmiş, İTEM yasasından tutun da BİLEŞİK faiz yasası, MUHACERET yasaları, BİLİŞİM yasası MOBESE kameraları vb Meclisteki tüm kritik yasaları toplum aleyhine yine bu kurşun askerlerin peşinde koştuğu siyasi partiler emir komuta zinciri içerisinde yerine getirmişler topluma bir güzel gölü atmışlardır.
Kısaca herkes ektiğini biçiyor yaşananlarda müstahakkımız oluyordu!
Boykotun hedefi rejimdi onların hedeflerinde ise boykotçular vardı
Her şey ortada olmasına ÇATI çökmesine rağmen son bir çaba ile can havliyle BOYKOT’u kırmaya çalışıyorlar kurşun asker olmanın gereklerini seçim arifesinde yerine getirip bağlı oldukları partilere diyet borçlarını ödüyorlardı!
En çok kullandıkları argüman ise ‘’Sandığa gitmezseniz UBP gelecek, Arıklı yine Meclise girecek’’ Halbuki UBP ile her fırsatta işbirliği yapan bu ülkeye bunca nüfusu taşıyan yine onlardı.
BOYKOT’un hedefi rejimdi.
Onların yani kurşun askerlerin hedeflerinde ise boykotçular vardı!
Rejim BOYKOT’u kırmak için kurşun Askerleri tepe tepe kullanıyor üstlerine onları salıyor çöken ÇATI’yı perdelemek için son kurşunlarını kurşun askerler aracılığıyla atıyordu!