yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAnımsatırken, günümüze dek gelelim - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Anımsatırken, günümüze dek gelelim – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Seksenler Kuzey Kıbrıs için yeniden hareket dönemiydi. 74 sonrası fiylen ada ikiye ayrıldı. Kuzeyde yeni yapılanışla Türkiyeleşme ekseninde orgütlendirilmeğe başlandı. Teşkilat yeni sivil görünümlü birokrasinin da temeline oturtuldu. Altüst bu süreçte sol hareketlerin de etkielri gelişmeye başladı. Yeniden Kuzey Kıbrıs koşullarıyla egemen blok ve Türkiye bağımlılığı oluşurken, değişik sol kesimler de muhalif cepe içinde yer alıp alışılmamış bir seçenek gibi yükselme durumundaydı. Seksenlerde özellikle 81 yılı bu dönemin egemen sömürgesel ilhak sürecinin başarısıyla yeniden yaşanmaya geçirildi. Ziya Rıskının kazanılan seçiminin çalınması, Türkiyedeki askeri darbenin daha sert tutumlarının hissedilmesi, yaşnılan seçim nedeniyle alınan “dersle” adaya hem nifus artışı yğunlaştırma taşımacılığı ile yerel ekonomiden örgütlere yerlebir edip yeni koşullara göre düzenleme siyasetleri peşpeşe yürülüğe sokuldu. Bu arada tüm dünyada olduğu gibi, K. Kıbrısta da kendi koşullarına göre Neolibneralizim da kurumsalaştırılmaya girişildi. Özellikle iç dinamikleri zayıf hat ta cılız olan, yeni ganimet tipi işbirlikçi sermaye kesiminin yükselişi durumu, Türkiye yönlendirici bağımlı politikalara zemin hazırlıyordu. Hele de solun bu konudaki çaresizliği, dağılması ve önemli kuruluşlarının sağa kayıp sistemleşip teslim olması da yaşanılanın dahi anlaşılmadan kolayca yol almasına da olaylık getirdi. Bağımsızlık adıyla kimisi de sivil darbe dediği geçişle de bu üst siyasal tamamlama ilk önemli sonucu da tamamlanıyordu.***

Bu kısa anımsatma içinde şunları da günümüz ihdiyacına göre de aktarmak gerekir. K. Kıbrıs, daha ne olduğunu anlamadan,hızla zenginleşen, nifusunun değiştirildiği bir yöre olurken, dünyada Neoliberalizim de kurumsallaşıyordu. Etkileri direk yansıyordu. Örneğin, eflasyon karşısında Eşel Mobil uygulaması da bunlardan birisidir. Ben işe girdiğimde hemen sendikaya üye olup, gitmeğe başladım. 83 yılındaki bu gelişme, beni hemen sendikadaki Eşel Mobil uygulama tartışmaları içinde bulundurdu. Neoliberalizmi iyi bilen biri olarak ilk uyarım: eşel mobil olayının toplu sözleşmeleri kaldırtıp yönetimlerin istedikleri artışı vermek için kulandıkları geçiş silahı halinde olmasının anlatmaya çalıştım. Benim gibi bazı arkadaşlar da ayni uyarıyı yapıyordu. Hele de o  dönemin yönetimleri de keyfi eflasyon rakamları açıklama uygulamasını da yaptıkları anda, anlatmak kolay olması gerekirkenpandorasına sokuldu. Klişeleşen piyasa ve piyasaya sosyal dokunma ikilemine dek gerilediler. Daha tutucu ve liberal iklemli farklılık damıtıldı. Abu durum özellikle sol iktidarların sistemi rahatlatma döneminin geçişinde uygulandı. Tüm haklar piyasalaşıp artık kamusal hak olmaktan çıkarıldı.

Nitekim, günümüzde direk ülkemizde de yanısıyan sol sistemi daha iyi yöneteceği algısına dek çekti. Tufahın son günlerdeki sol tanımı da Neoliberaleşen şekliyle söyleniyor. Sağla buluşup sağlaştı yerine sağ bireyi sol toplumu temel alır gibi Neoliebral algılardan biriini yeni Sol diye savunmaktadır. Bu ayni zamanda solun kendi özünü kaybetirirek sermayeleşmesinin ve söürgeciliği kabullenip savunmasına dek taşıdı. Birçok sol deneğim bu nedenle dünyada ne yazık ki sağ adıyla uygulanıp, başarısız olup moral kırma örneği olarak kulanılmaktadır.

Neoliberailizmi en iyi analiz eden sosyalist marksislerdir. Nitekim, Asya kaplanlarıyla çöken ve sürecini tamamlayan Kapitalizmin bu dönemini ilk öngörü olarak yazan da marksislerdir. Kapitalistler de “yeniden gezen hayalet” şekliyle yeniden canlanma olarak söylemek zorunda kaldılar. Devrimci Bilim kesimlerinin analizleri hep tutuyor. Ekonomiden çevreye tüm uyarıları doğru çıktı. Tek eksikleri ise siyasal örgütlenme alanında seçeneklerin hala oluşamamasıdır. Buda solun aslında Neolierbal sol değil de sınıfsal temelli devrimci solun grçekliğini yeniden kanıtlamaktadır. Son yaşanan krizleri ben dahi senelerdir geleceğini koşullarıyla birlikte yazdık. Çoğu kesim gerçeklerden kaçarak, sistemi koruma ve yaranma adına işledi. Sonuçta biz haklı çıktık. Ama siyasal karşılığımız yok. Böylesi çelişkinin de giderilmesi şart., sendikacıların çoğu bunun bir hak ve kazanç olduğunda direndi. Kolaycılıkla otomatik artış almanın neresi kötü diye hep eleştirildik. O  dönem solun geriletildiği, sendikaların baskılar karşısında hafazla “muzur görünmeme” tutumları da moda halindeydi.***

Çok geçmeden, söylediğimiz kanıtlandı. Ama,en azından Sendikacılarımızın Neolinebral görüşlü kısırlığı ile Kuzey KIbrısta gidrek sistemleşme tutumu, bu tartışmanın da siyasetin istediği noktada toparlanmasını da yaratıyordu. Hele de ayni süreçte KKTC ilanı da gelince. Psikolojik korkular da eklenip teslimiyeti hızlandırdı.

Zaman geçti ve başlangıçta biraz dikat edilip hoşgörülükle kulanılan otomatik artış gidrek resmen günümüzdeki gibi dilenen şekliyle, ısmarlama ilanlarla eflasyon açıklanıyor, maaş artışı da buna bağlandı. Şimdi kime sorsanız bunun yanlış olduğunu söyler. Fakat, toplu sözleşme veya insanca yaşama koşulları deyince, önemli kesim kaçışlarda birinci olur. Çünkü, ayni dönemde ek mesayi, kamu çalışanının ayni zamanda kendi özel veya kuruluşlarda da çalışma durumu yaratılması, hem kamusal öz yok edildi,hem de haklar yerlebir halde sürünmesine neden olundu.*******

Neoliberaleşme ile birlikte kendi kurallarını da getirdi. Kendi bakışlarını da yerleştirdi. Gerçekli bakış değil de Neoliberal sistem işleyişine yönelik tanımlamalarla uygulamalar kültürleştirdi. Bunlar başta tepkilerle karşılandı. Yanlışlar vurgulandı. Bu yanlışlardan birisi de kamusal veya sosyal haklardır. Neoliberal dönemle birlikte devletlerin yerine getirmesi gereken görevler yerine, sigortalama gibi yapılarla para karşılığı verilen sosyal haklar şekline çevrildi. Sağlık, eğitim bunlar ülkemizde de gerçekleştirildi. Metalaştırıldı. Bunlar metalaştırılırken, gidrek kavramsal siyasal temel noktalara da dokunuldu. En kötüsü temel siyasal ayrım içeren ve değişik sistemler öneren sağ sol ikilemine de bu taşındı. Sınıfsal temelde ayrışan sermaye emek veya burjuva işçi ikilemli siyasal ekseni boşaltarak yeniden sol adına Neoliebral içi siyasal daraltıya soktular. Sistemi değiştirmek değil, sistemin korunması ve sürdürülmesi

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin