yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTesadüfe bak! - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Tesadüfe bak! – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bugün Lefkoşada Bu memleket bizim platforumu bir mitink gerçekleştirdi. Önümüzdeki 15 Kasım ise Kuzey Kıbrıstaki önemli tarihi geçişin de kutlanma günü. Filimi geriye sardım. 38 yıl öncesine kadar konuyu çektim. Karşılaştırma gibi olacak sonucu gördüm. Gerçekten tesadüfmüş gibi görülüp sadece yaşatılan 38 yıl gibi takvim kaymasına benziyordu. Bundan 38 yıl öncesi, meclisteki iki parti “TKP ve CTP” vekileri yürüyüş gerçekleştiriyorlardı. Konu, Denktaşın ilan etmek istediği bağımsızlık olayına dikat çekmek amacındaydılar. Konuya karşı olduklarını ve ilan edilecek bağımsızlığın bağımsızlık olmayıp, tam aksine daha da Federasyondan uzaklaşarak Türkiyeye bağlanma olduğunu anlatmaya uğraşıyordu. Resme bakarsanız tarihi bir olay gibiydi. Ama, gerçekte çaresizlikle son fırsatın kulanımıydı. Çünkü bir gün sonra davet edildikçeri yemekte direnemeyip sokakta karşı oldukları dedikleri denktaşın darbe hamlesine onay verdiler.***
Cumartesi Lefkoşada bir mitink yapıldı. Amaç, Türkiyenin müdahalelerine karşı ses vermekti. Üstelik mitink sonrası 15 Kasın Kuzey Kıbrısta KKTC ilanı için törenler yapılacak ve yeni bağımlılık anlaşmaları da yapılacaktır. Gelecek Fuat bey de kendi Kıbrıs görüşlerini açıklayacak. Bir anlamda 38 sene önce sıçrama olarak gerçekleştirilen yeniden geliştirilen Türkiye ilahklaşma politikasının gününe gelmiş biçimiyle yeniden karşılaşacağız. Tabi ki gerçekler olmayıp yine resmi idolojik hedefli algılarla konular uçuşup gidecektir. Hele daha 15 Kasım törenlerine günler kala hem de hastahanede resmen feryatın yükseltildiği çocuk ölümüne karşın, toplatılan öğrencilerle mehterran takımıyla yürüyüşle tören süreci başlaması, bize zatan anlamak istemediklerini başka şekilde anlatma başlangıcıyla gerçekleşiyordu. 15 Kasım konusuna önümüzdeki makalelere brakalım. Yalnız şunu eklemeden edemeyecem. Seksen uyılında Denktaşın federal veya iişkal üzerinden yeniden Kıbrısı birleştirmek değil, ayrışıp Türkiyeye bağlama hamlesini piyasaya resmen sürdü. Kuzeyde yeni devletin bağımsızlaşma adıyla siyasal propagandasına girişti. Doğrusu sağdan ve işbirlikçilerden karşılık bulurken, soldan da özellikle klasik tarihi gerçekle Ulusal kimliğini koydurtan sol birkaç yapıdan da destek aldı. Bu özellikle en sert kavgasını 81 seçimlerinde gösterdi. Başkanlık seçimini kazandığına inanılan Ziya Rıskının elinden resmen alındı. Benzer şekilde muhalefetin yükselen dalgasıyla kazanan özellikle TKP içinden vekil kayışlarla da bu yükseliş durduruldu. Giderek 83 yılında bağımsızlık adıyla, o döenmdeki bizim sol kesimlerin söylediği gibi “sivil yeni ilhak darbesiyle” Kıbrıs yeni yörüngesine oturtuldu. Tam 38 yıl sonra bunun gelinen aşamasıyla karşı karşıyayız.****
Bu koşşullarda 13 Kasım günü bazı partielr ve sendikaların oluşturduğu Bu Memleket platforumu konuyla alakalı bir eylem planladı. Üstelik, artık Türkiye direk müdahale ediyor, yetkileri eline tutuyor, kurumsal sömürge yapılarını dahi çökertiyor, direk kendi müdahaleleriyle dizayin şekillendirme yapılmaktadır. 15 Kasımda da şimdilik geleceği söylenen Fuat bey de yapacaklarıyla yeni bütünleşme adımları olarak sıralanıyor. Artık iyice sıkışan belirli çevreler çıkış alıyor. Hem şikâyetçi hem de alkışlayan ikili tutumlar da yaygın. Elbet son altı ayda binlerce yurttaşla nifustaki oynamayı unutmadan bu analizleri yapıyorum. Birşeyler yapma ile önemli gerçekleri konuşmama çizgisinde iyice muhalefet sıkıştı. Özellikle meclis içi mmuhalif partiler ve yan örgütleri hala net çizgide değiller. Hat ta muhalif bazı partiler hala muhalefet eksenindeki tepkisel sınırlı onuma dahi katılmıyor. Öyle ki hangi slogan atılacak kavgasıyla gerçeklre yakın sloganlar öylesine tabu haline getirildi ki muhalefetin dediklerinin de anlamsız hale gelmesine neden oldu. Böylesine karışık yapıda olan ve önemli kısmı hala koltuk bekleyip, bunun AKP kapısından geçtiğini de farkeden kesimler okları hep içsel koltukçulara ve soyutlaştırılan sloganlı taleplerle sınırlı tutma çabaları devam ediyor. Bu anlayış hep solun eleştirelerek kopartılması ve susturulmasında önemli tarihi rol da aldı.***
Sonuçta Cumartesi günü mitink yapıldı. Birisi bana şu basit deyerlendirmeği yaptı: Geçen hafta UBP kongresinde oy veren insandan daha azdılar. Yani onca çürümüşlük ve saçılan pis kokulara karşın hala dengelerde kitlesel oynama alehte devam etmektedir. Bu acı ama önemli konumdur. Üstelik yeni gelen yurtaş dalgası da eklenmelidir. Halbuki Lefkoşa resmen pis kokularla epey bunalırken, zamlar peşpeşe gelirken, Türkiye net müdahalelerle resmen koltukçuları rezilden rezil yapmasına karşın, bir gösteriye katılımın ilgili politikanın uygulayanının Kurultay oy kulanından daha az olması düşündürücüdür. Daha doğrusu, gerçeğin yüzümüze çarpmasıdır. Klavye başında laf atmak ve deşarj olmak önemlidir. Mitingi medyaya yansıtılış biçimi de başka bir ele alınması gereken durumdur. İsterseniz Cumartesi sabah gazete mahşetlerine bakın. Düzenleme komitesinde olan örgüt parti yayınlarındaki yer dahi olaya verilen önem veya probaganda bakımından ders vericidir.
Tüm bunlar yeniden beni şu sarmala getirdi: 38 yıl öncesine gidelim. Vekiler kitleleri yürütemedikelri için kendileri yürüdü. Yürüdü de dirençleri sıfırla çarpıldı. Şimdi 13 Kasım mitingi gerçekleşti. Sloganıyla hazırlanış şekliyle ve 15 Kasıma mesajıyla mutlaka tartışılmalıdır. Kendini kurtarma değil de gerçeklerle yüzleşip gelinen yerin iyi kavranması bakımından önemlidir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin