Önce ekonomiyle başlayalım. Derin analizler veya sistemsel kuram sorgularına deyinmeyecem. Halk tarafından kulanılan ve ezberiyle yanlışlar diyarından söz edecem. Ekonominin günümüz en kullanışlı kelimeler “eflasyon, zam ve dövizdir”. Zam eskiden beri adı duyulunca en azından içimizde korkular yayılırdı. Son dönemde en sık sık uygulanıp kulanılan kelime olmasına rağmen, artık kanıtsandı. Sistem daha iyi bir örtü buldu. Zam yerine düzenleme kondu. Böylelikle koltuğa oturan her kim olursa zam yerine “düzenleme” ifadesiyle kamuoyunda en azından tarftarı için kullanımlı esruman oluşturuldu. Son günlerdeki sık sık zamn söylentisi ekişi gibi öfke ve muhalif dalgayükseltemiyor. Diyer yandan eflasyon kuramı da kendi içeriği ile ekonomide önemlidir. Maaşa etkisi kadar gidişattaki pahalılık için önemli göstergedir. Fakat eflasyon deyerleriyle öylesine oynandı ki önce güvenirlik kaybedildi. Sonra, güvenilmeyen açıklamaya ilgi de azaldı. Muhalefet yapmanın da etkisizleştirilme duygusuna dek gelindi. Nedense en basitiyle zam eflasyon ikileminin birliktelik deyerleri sınırlandı. Bu ekonomik tartışma ve sorgulama bakımından önemlidir. Sistemsel kuraların yerleşmesinde önemli katgı yapıyor.
Son dönemde özellikle sık sık yaşanması ve direk zamdan eflasyona yansıması nedeniyle döviz daha bir güncel n noktada yansıyor. İşin acısı, özellikle K. Kıbrısta ayni sistemle devam edildikçe,yapılacak hiçbir şey noktasında olmamızdır. Bu nedenle daha kolay söylenip nedeni başka yerde kondurtma politikası bilinsizce olsa da karşılığı olmaktadır. Tabi her 3 kuramın da ekonomik genel işleyişin sonucu olduğu da hep kaçırılıyor. Kriz, fırsat veya yeni alan gibi kavramlarla neden sonuç ilişkisinde konuşturulmuyor. Sadece özellikle döviz günü kurtarma acı reçetesinin kurtarıcısı olarak kulanımda bulunmaktadır. ****
Anastasiyadis iskoçyaya, iklim konferansına katıldı. Birçok liderle görüştü. Kendi sorunları ile çevresel gelecek konusunda görüşleri dinledi. Bir anlamda, diplomasi yaptı. Bizim Ersin Tatar da hani eşit devletli hükmüyle Antep ve Trapzona uçtu. Bol bol konferans verdi. Hamasi nutuk çekip, baklava ve hamsi yedi. Ses yükseldi ve ta 1571 yılından beri Kıbrısta direnildiği söylendi. Salonda eğer biraz bilgisi olan hemen buna ya tepki verir veya gülerdi. Çünkü, ilgili tarihte Kıbrısta Osmanlı direnişte dyeil fetih eden devletdi. Bu denli yanlışı dahi insanlar yutup milli şahlanışa giriyorsa, diyecek ne kalır. Ama Anastasiyadis iskoçyanın Glaskov şehrinde, Tatar ise Antep Trapzonda.. Tam iki devletli görünüm!
Bu arada, Türkiye Cumhur başkanı iskoçyaya gitmediğini de keleyelim. Baydımnla Romada görüşmesi, orada büyük koruyucu konvoy istemesi ve İmamoğlunun orda olup İngilizce de konuşma durumları katılmama erekçeli olarak düşünülmektedir….
Bunlar bizi nedenli ilgilendirir; bilemem. Bizdeki zafer UBP kongresinden yükseldi. Tüm kirlilikler nutuklarla örtülmek istenirken, yaratılan çöp kirliliği ise başka açının da kendi gerçeği oldu. Ama, demokrasi ve zafer kelimelerle binlerce insan etrafta şov yapmaktadır. Onca kirlilikler,yolsuzluklar, krizler peşpeşe aşanırken, işbirlikçi uygulayıcıların peşinden onbin üyenin gitmesi, çok önemli mesaj olması gerekiyor. Ama, muhalefet uzaydaa gezmeye devam ediyor. Kıvıran kimi çevreler de Türkiyeyi soyutlayarak, normal ülke gibi atıp tutmaya daa devam ediyor. Hat ta dün destekleyip bugün tersinden düşenler de hiçbirşey olmamış gibi kendi gününükurtarmaya uğraşıyor. Öyle ki dün Tatarı federasyoncu diye övenler,şimdi sövmek için sesini yükseltiyor. CTP vriştirmesi, UBP karalamasına dönüştü. Güzel kıvraklık gerçeği,yükselen sesler ve şaklabanlıklarla sürdürülüyor.
Gerçekleri söylemek ve eleştiri yapmak ayrı iki düşüncedir. Bunu dahi karıştırıyoruz. Gerçeği eleştiri yapıyorlar geçiştirme çabası yükseliyor. Ama, böylesi yanlışların kitlesel karşılığı da olması tesadüf deyildir. Çıkar ve işbirlikçilik, K. Kıbrısı bu hale dönüştürdü.
