yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİklim zırvası mı? - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İklim zırvası mı? – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Önce italyadaa Roma kentinde G.20 toplantısı yapıldı. Birçok beklenti gibi haberler yayıldı. Haberden çok kim kiminle konuşacağı gündem oldu. Bu arada Baydın Erdoğan görüşmesi de gelgitleri yaşadı. Önce, görüşmeyecekmiş gibi haberler yayıldı. Sonra peşinden görüşüldü. Klasik sonuç yayıldı. Türkiye basın açıklaması başka, ABD Beyaz Saray söylemleri banbaşka oldu. Tuhaf çelişkiler de artık normalleşti. Kimi memnun, kimisi de şikayetnamneli görevler sıraladılar. Benzer başka ülkeler için de görüşmeler yapıldı. Türkiyenin ikili görüşmlmelerindeki çelişkiler kadar keskin farklılık açıklamalrda yakalanmadı. Bu kağoslu ve çelişkili G.20 görüşmesinden sonra, ardından kasım ayının girişiyle de iskoçyada Glasgov şehrinde iklim zirvesi yapılmaya başladı. Konular önemli de devletelr arası çelişkiler de derin. Hat ta konuya yaklaşımda dahi uçurumlar vardı. Yime Erdoğan kendini konu yaptırdı: görüşmelere önce katılacağını, sonra istediği yoğun büyük güvenlik konboyu verilmeyince de katılmayacağı bahanesi oldu. Buda tartışmalı. Çünkü her konuşulanın bir de arka yüzü olduğu artık anlaşıldı. Bakalım bu son tartışma neleri doğruacak?

*****

İskoçyada iklim zirvesi başladı. İklim krizinin derinleşip uygarlık kriziyle buluştuğu gerçeği, yaşanan özellikle gıda felaketleriyle de kendini pratikte kanıtlayan gerçektir. Fakat, hala dünyada laf olarak bolca konuşulurken, birçok ülke “Maldiv adaları gibi” yakında yok olma tehlikesiyle tetbirler çalışırken yoğunlaşan göçlerle artan birçok sosyal siyasal krizlere rağmen, hala ortak engeleme noktasına gelinemiyor. Bulandırılıyor, savruluyor ve sulandırılmış ortak kararlar çıksa da yine de uygulanmadığı da yaşanarak kanıtlandı. Fakat, kriz dalga dalga çok yönlü kendini hisetirirken yine de siyasal erkler bu kararar varmakta sermaye gücünü aşamıyor. Yumuştmatma veya geçiştirmeyle sınırlı kontrol sözleriyle konu adeta hem önemli toplantı hem de önemsiz sorun ikileminde boğmaktadırlar.

Bir eksikleşen koşula da deyinelim: bundan yirmi yıl önce bu tip görüşmelerde kitlesel protestolar yapılıyordu. Dünyanın dyeişik yerlerinde kitleler duyarlılık ve baskı amacıyla protestolar gerçekleştiriyordu. Toplantılara mesaj halkalara da tehlikeleri anlatmaya uğraşıyorlardı. Son dönemde bu tür protesto muhalif hareketler de pek yapılmamaktadır. Bazen kişisel reklamlı çıkışlarla bir anlamda kitlesel muhalif moral tatminleri yapılarak da oyalanmanın rekklamı da oluşturuluyor.

***

İskoçyada iklim zirvesi yapılıyor. Dünyada artık ekonomik krizler ve siyasal yönetememe durumları tartışılırken, buna ek olarak iklim krizi, ekolojik bozulma veya uygarlık krizleriyle çevrenin de krizlerle yok oluşa doğru gidilmesi de eklendi. Çevresel katliyamla önceleri anlatılan konum, sonradan uygulamadaki yıkımlar, doğa olaylarının sertleşmesi, kuraklık ve ısınarak denizlerin yükselerek oluşturulan tehlikeler de yaşanırda görünmeye hız verildi. Etkielrle artan kuraklık ve yıkımlar beraberinde göçleri ve yoksuluğu yükselti. Bunlar önce dolarların milyonlarıyla “bilim ekseninde” ret edildi. Abartıldığı söylendi. Hat ta bazı ülkeler iklimlerin ısınıp kayışlarla kendi ülkelerindeki ılımanlaşmayla fırsata dönüşme ve deniz kaynaklarına ulaşma karlarıyla da işdahlandı. Özellikle Kuzey Ktpun erimesiyle oluşacak denizdeki enerji kaynak savaşı şimdiden başladı. Kapitalist rekabet gerçeğinin özünün işlemesinden başka bir şey deyildi.

İskoçyada zirve başladı. Herkes bolca atıyor. Beklenti ise özde pek de dişe dokunur kararların alınacağına inanan pek yok. Toplumsal tepkiler de beklenenin altında. İşi buradan bakarsak, onca çevre örgütlerimiz ve iklim bozulmasına karşı olan kesimlere rağmen, yapılan bu dünya çağındaki toplantıya dahi mesajlarla duyarlılık sağlamayı dahi akılarına getirmiyorlar. Bir öenmli uyarı da bu bölgeden: Akuyudaki nükler santral yapınında yine yangın çıktı.Haberi birkaç Türkiye medyası verdi. Oysa nükler santral işlendikten sonraki felaket veya patlama tüm böylgeyi saracaktır. Tehlikesi ortada. Üstelik çıkan yangın ilk deyildir. Öncekilerde dahi pek bilgi verilmedi. Mersindeki uyarı protestoların başına gelen, Süleyman beyin kuvetlerinin terbiye etme dayağı olduydu.

Santraldaki yapımda çatlaklıklar olduğu bilgileri yelelrden yakalanıyor. Ama, Türkiye aşkımız ve çevrecilikteki malum tutum sonucu konu sadece yine birkaç kesime kalıyor. İhale riskli ve gelecek tepki nedeniyle hep belirli kesime kalıyor. Oysa rant aşkı olsaydı, fonlardan parayla kolayca erişme durumnda bulunsaydı, bakın açıklamalrdaki sıraya girişlere.

***

İskoçyada iklim konferansı yapılıyor. Birçok lider katıldı. Hele de toplantı sofralar çok zengin.  Birbiriyle görüşecek liderlerin mesajları da daha çok meraka takılıuyor. Ne paradoksaldır ki konferansın yapıldığı ülke Britanya kralığı da yapılan  anlaşmalara uymayan ülkelerden birisidir. Böylesi çelişkili ortamla toplantı gerçekleşiyor. Zevahiri kurtarma adına da mutlaka ortak noktalı karar da çıkacaktır. Kaçı uygulanır, kaçı sorunun nedeniyle uyumlu ve en olumlusu, artık imkar edilmez gerçekleri  önlemeyi hedefleyen net sonuçların olup olmayacağaı deyerlendirmeleri ortaya serecektir.

Kapitalizmin sanayileşmesiyle ve fosil yakıtlar kulanılma sonucu doğada kirlenme yoğunlaştı. Sermaye karı hep bu gerçeği görmezden gelmeyi engeledi. Emperyalist çağın son dönemlerinde Emperyalist ülkeler bu kirlilikleri bir anlamda geri braktırılan ülkelere ihraç etiler. Bazen sanayilerini, bazen artıklarını ve bazen de çöplerini ilgili devletlerin toprağına denizine gönderdiler. Böylelikle yeni kirli dünya oluşturma sürecini de gerçekleştirdiler. Acı olan kirliliği ve iklim bozulmasını yaratanlar deyil hiç katgısı olmayan yoksular ve geri braktırılmış sömürge ülkeler bedeli ödüyor. İklim bozulmasıyla yoksul ülkelerde oluşan kuraklık ve felaketler yeni göç dalgasıyla göçmenelr sorununu da milyonlara dek ulaştırdı. Ama, önce imkar sonra zirvelerle geçiştiren zengin sermaye devletleri konunun bam teline basan karar da almayarak “idare etmeye” oynadılar. Şimdi, eğer iskoçyadan fazla beklenti yoksa, öncekilerin yaptıkları, aldıkları kararların ortada oluşundan dolayıdır.

Kısaca, İskoçyada iklim zirvesi yapılıyor. Katılım epey yoğun. Fakat ayni derecede beklenti yok. Yarınki toplantı sonucu belkide öncekindeki söulenenlerin gerçekleşmeisiyle daha ilerdeki krizin net göstergelerini verecektir. Oyalanma ve ilerleyişdeki ikilem, sonuçta ilerleyenin tehlikesini hep kanıtlamaktadır. İklim krizi de bunun uygulandığı önemli ekolojik felaketlerden birisidir. Sermaye karı ve bbedel ödeyen ikilemle krizin temel nedenini de kapitalizimde aramanın özü da netdir. Ozaman, kapitalizme karşı olmanın da siyasal önemi yatsınamaz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin