yaklaşımlarÖzkan YıkıcıHaftalık birikimlerden seçkiler - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Haftalık birikimlerden seçkiler – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Pazar ikindisi bana iyice çöküş getirdi. Vahamete  girdim.  Gün boyunca ne telefonum çaldı nede kapım vurulup merhaba diyen oldu. Adeta yalnızlıkla tenbeliği oynadım. Müzik esrumanı da çalmadım dersem, yalan söylememiş olurum. Okudum ve uyudum. Arada pencereden güneş ışıklarıyla selamlaştım. Böylesi rehavetin de uyaracağı makale de kendinen has duyguları da taşıması da gayet normaldır. Sesizlikler diyemiyecem: çünkü, yolda motor sesinden raba gürültüsüne bir de köpek havlamaları eklenip havaya savruluyor. İnsan konuşmaları kulağıma gelse de benim dünyamdan oldukça uzak.n  Pazarın ikindisinde bilgisayarın yeniden başına geçtim. Yine memleket gerçekleriyle, kopuşlar, bağlanma zorluklarıyla o  uyuşan sinirlerin yeniden canlanır gibi oldu. Sonunda, sayfayı açtım ve kelimeleri döktürerek haftanın birikiminden seçkilere doğru yönelmeye koyuldum.****

Haftamız şenlikliydi. Seçim sürecine yeniden girdik. Yasaklar denilen günleri hafta içinde galiba yakaladık. Yalnız, “yüce yargıdan talebimdir” yargısı biten bir karar vardı. Artık o  açıklansın. Hani canım Tatar saraya oturduktan sonra istihtam yaptığı yasa dışı kişilerin ne olacağı artık söylensin! Emsali için kapı açık brakılmasın. Zahmet olmazsa şu Jet sgandalı da gelişletilip dava haline getirilsin. Yok polis hala direnip savcılıkla “unuturma” türküsü söylemeye devam ediyorsa, muhteşem gazetecilere önerim dir: Gürleyen mütahitler başkanına gidip ilgili şahıslarla da yemek yemesi nedeniyle en azından isimlerini açıklayıp, buraya neden geldiklerini söylesin. Yoksa, gizli bir anlaşmayla unuturmamıkmı niyet. Bilemem. Ama, yargı kararı çok uzağıp normalleşirken, Jet  sgandalı da unutullup gidiyor. Şu krevatlı muhalefet de bir uyansa!

Belirtiğim gibi: haftamızın ortasında tam da seçim yasaklarının kapısındayken, şenlikler başladı. Önce, eski müdürden tam 15 milyon kasada para alan Koperatifin Binboğa fabrikası batırılma aşamasına getirildi. Yetmedi; ilaç yokken, doktor ihdiyacı varken, birçok sıkıntı yaşanırken, istihtam batırılma noktasına getirilen Binboğaya 25 kişi istihtamı tartışması yükseldi. Öyle ya seçime girdik demeyle hemen çalışacak militana kolay yere koyup istihtamla partici milisi sokağa sürme ihdiyacı giderilmesi gerekiyordu. Şimdilik galiba iş askıda. Askıda da aAzerbeycan tanıtım olayı da hemen peşinden geldi. Devamı da filim çektirme projesiyle başka bir yandaşlama teslimiyet hikayesi yazılmaya başlandı. Hepimiz Adapas pisiyar ve Jet sgandalarını unutuk. İlgili makamcı gayet rahat seçime hazırlanıyor. Jet sgandalını Garavada söylerken, başka durumları da konuşurken, bizi dinleyen birisi, deniz sahilini göstererek, yükselen dükan binalarının kime ayit olduğunu da konuşsanız olmazmı dedi. Doğrusu ne demek istediğini pek anlamadım!****

Dedik ya seçim yasaklarıyla şenlikli başladık. En şenlikli türkü de yine şimdiden nifus oldu. Kaç seçmen ile geçmişteki kıyas şarkısı beklenirken, pek de gözden kaçırmamamız ve kaçırdığımız sözler duyuldu: demek ki kurumlarımız arasında da nifus sayısı farklılığı var. Öyle azbuz değil. Matematik hesapla Y.21 cıvarı sayısal fark oluştu. Yüksek seçim kurulu ile nifus makamı arasında böylesi derin makas açılması var. Boşuna söylemiyorduk: nifusumuz bilinmiyor. Bilinmeyen nifustan ne milli gelir hesaplanır, nede planlama yapılma olasılığı var. Hele pandemi ddönmindeki aşı sayısı veya tetbir deyerlendirme durumları hep kuşkulu rakamlarla kalıp gitmektedir. Yine de Korona yayılıyor ve ilaç yok. Ağlık sistemi dğeil sokakta çalışacak milis hesabıyla istihtam uğraşları gerçekleştirilme peşinde. Şimdilik anadoludan rüzgarlar sertleşmedi. Tıpkı paranın gelmemesi gibi. Diyişmeyen şimdilik hala onca enkaza ve çöken kurumsal yapıya rağmen UBP farklı oranda kamuoyu yoklamalarında önde. Buda Kuzey Kıbrıs koşullarının öteki keskin gerçeğidir.***

İşler burada böyle giderken: Türkiyede yine Kavala serbes brakılmadı. Suçluların sokakta gezip tehtit yağdırdığı, Polislerin kadın gününde dahi kadınları dövüp, biber gazıyla yıkayıp kelepçeyle tutuklarken, suçsuzları da suçlu yapma sorgusu devam ediyor. Çakıcı afettirme yöntemle yeniden meydana saldırtıp tehtitler yağdırırken, öte yandan hala suçu bulunamayan kavala tutuklu olmaya devam ediyor. Çakıcı ise tehtitlerle etrafa meydan okumaya devam ediyor. Tarihi misyonunu yerine getirmekle uğraşını yapıyor.

Tam bunlar olurken, Türkiye Medyası Birleşik Arap prensini tartışmaya uğraştı. Hafta içinde buna deyindim. Ama, ayni günelrde Türkiyede İnterpol toplantısı yapıldı. Başkanlığa de B.A.E  e  işkenceci polis amiri getirildi. Güzel, değilmi? Demek ki sistem taşlarını güzel örüyor. Ama, Türkiye yayınları bu konuya pek deyinmedi. Halbuki önemli. Hele de Pekerin de ilgili ülkede olduğunu düşünüp, neden son günlerde videyoları yayınlanmıyor sorusunu da eklersek, işler karışır.***

Neyse, pazarın huzurunu bozmayalım. Bunları ısınacak haftada yine konuşuruz. Gün zaten ağır ağır geceye doğru gidiyor. Uykum yok da yeni konuya da dalmayalım. Haftadan bukadarla deyip, makaleyi de tamamlayalım.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
336AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin