Konuyu okurken, aklınızda olması grekenler vardır. Kapitalist sistem içindeki gelişmelerle konu ediliyor. Ekonomik krizler dönemini yaşarken, genellikle odaklanan merkez para kuru ekseni olması nedeniyle yetersizlikler bütünden koparılma tehlikesi de vardır. Kıbrıs ekseninden baktığımız için, burada olanların katgısı da birbaşka dikat edilecek olgudur. K. Kıbrısın Türkiye bağımlı sömürgesel yapılanışı ve ilhaklaşma politikasının yerleştirildiği süreci de yaşadığımızı gözden kaçırmayın. Bunalrı yok sayarken elbet ortaçağ ile kapitaliziim farkının unutulduğu, faşizim ile demokratik ayrımının silikleştirildiği, sömürgecilik ile bağımlılığın göz önünde tutulmadığı ve tüm etkenlerin önemli önemsiz dilenen şekliyle acemice kulanılıp görüş oluşturulduğu cendereye düşülür. Onun için her konuyu koşuluyla ve en önemlisi neden sonuç ilişkisiyle düşünmekle ancak en azından gerçeklerle karşılaşmış olacağız.*****
Hiç sözü uzatmayacam. Çok değil; kısa zaman önce Erdoğan açıkça ekranlardan haykırarak “kuran kuralıyla günümüz ekonomik fayiz politikasını” tekrarladı. Bununla da fayizlerin politik yönüyle düşürüleceğini tekrarladı. Kapitalist işleyiş eflasyon fayiz ilişkisini de yerlebir eden kendi görüşümü damıttı. Bunun spekületörlere seslenişi su: Merkez bankası topalnınca fayizler düşürülecek* Buda zaten tepetaklat giden TL daha da düşerek savrulmaya devam edecektir”. Bir ince oyun daha piyasaya sürüldü: Merkez bankası biraz da doları düşürtü. Böylelikle satılacak doların semaye elinde olması ile da daha fazla kar sağlamasına da neden olacaktır. Özellikle Asya Kaplanlarının Neoliebral süreçteki sonucu ilan eden uygulama da bunun ilk deneyimi oldu. Yeni Çağ gazetesini 98 yılında okuyanlar ve benim köşemi akılarına getirir se bunu gayet güzel şekilde özetlenerek hatırlarlar. Şimdi, Erdoğanın açıklamasıyla dövizlerin yükseleceği kesin ken üstelik tetikleme şekilinde dövüzler biraz girilerken, belirli spekilatörlere de alan açıldı. Hele de yandaş kesime işdah açacak karı da verecek durumdadır.
Nitekim, kükreyen Erdoğan, tüm eleştirileri elinin tersiyle iterek kuranın suresini de arkasına alıp, inançlı ve işbirlikçi kesimine de kaynak verdirterek fayizleri düşürtü. Doğal kapitalist işleyiş sonucu da eflasyon düşmeme eyliminde olduğu için de TL tepetaklat hızla düşme ivmesine girdi. Bunun da direk etkisi K. Kıbrısa da geldi. Halbuki bizim teslim olup yetkielrini de devreden işbirlikçi koltukçularımız sanki bu gelişmeler yokmuş gibi “Singapur, Tayvan” olma hayalini konuşuyorlardı. Daha da cihaleti, K. Kıbrısı tanınmamışlığın fırsatıyla bu iki ülke gibi yapacaklarını söylüyorlardı. Oysa her iki ülke de K. Kıbrısla alakaları hiç yok. Hele Singapur, bağımsız ülke olup B.M. üyesidir. Ama, onca cahil ve tutarsız görüşü savunacak medya, anlatacak “akademisyen” ve yazıp övecek gazeteci de buluyorlar.
İş burda da bitmiyor: Türkiyede olanlar malum. Sistemle ilişkisi ile genel kapitalist sistemle yaşananların da kriz döneminde oluşu da senelerdir sürmektedir. Nitekim, Merkez bankası kararı öyle şu veya bu demeden, K. Kuzey Kıbrıstaki piyasaya da aynen yansıdı. Elbet, etkisi çok olduğu için, sonunda gazetelerde haber yeri bulmaya başladı. Başladı da nedene hiç girilme eylimi yoktu. Bazı ekranlarda kimi gazeteciler sesleri uymasa da kükrediler. Paranın düşme öyküsünü acı acı feryatlaştırdılar. Buradaki koltukçu sevdalılara da veriştirmeği ihmal etmeyenler oldu. Ama, nednei olan Türkiye bağımlılığı noktasına o gürleyen sesler, genel analiz yapan ekonomistler, nedense gelemiyor! Yolu bulamıyor. Sözcüklerde anlamı olan kelimeye raslayamıorlar. Beyinlerdeki anlamı silinmiş gibiydi. Ama, TL düşüşü ve kimisi de başka para birimlerine geçmeği söylerken, bazısı da kendi görüşleri olmayan sdabil para birimiyle birşeyler anlamtmaya çalışıyorlardı. Gerçek ise etrafta yoktu. Eksiklik, yalan ve kaçış bol iken gerçek hep etrafında dolanıp kendine gelinemeyen yer olmaya devama gidiyordu. Ama, seçim vardı. Pandemi derinleşiyordu, ekonomide işler tepetaklat. Yandaş ise avanta bekliyor. Bazı kişilerin serbesleşerek kaynak aktarılması umuluyor. Fısıltılarla Fuat beyle görüşüp görüşülemeyeceği deyerlendirmeleri de gırla gidiyor. Türkiyeden ise hamaset atışları ve elde etme hamleleri dışında beklenen kutsal ışık bir türlü yanmıyordu. Saraylı ise küliğe masalıyla uyuyup yeni sefer için işaret beklemenin dışında memleketle alakası dahi kalmadı.
Ya muhalefet: özellikle meclis içi partiler resmen sıra bekliyor. Öylesi muhalif demeçler veriyorlar ki ne şiş yansın nede kebap tekerlemesini hatırlatır gibidir. Hat ta direk Türkiye merkezli gelişmeleri buradaki işbirlikçilere suçlama yaparak örterek de saptırma uygunluğuna devam etmektedir. Tuhaf bir kamuoyu oluşması da normal. Hem acıları yaşayan, krizlerle çıkmaza girenler yaygınn kesimken, nedense bunun nedenini bizim gibi ufak azınlık dışında kimse konuşmaya yaklaşmıyor. Ordan burdan yardım veya yarını diyerek bugünü kurtarma ikleminde paranoyalaşıyor Siyasal aşmaz da böylelikle kuruluyor. Örgütsüzlük, seçeneksizlik artık hayatın haykırışıdır. Ama, düşünce boyutu, nifus yapısı ve bağımlı ilişkiler karmaşşişasında ortak paydada buluşma zorluğunu da getiriyor. İlişkilerin dağılıp çok yönlü insan nifus yapısı bir anlamda sosyolojik ortak mücadeleleri de engeliyor. Öyle ki K. Kıbrısta yaşayıp da burada olnalardan hiç haberi olmayan binlerce insan vardır. İnanmayan, onbinlerce öğrenci, yasa dışı çalışan işçiler nifusuna bakıp sorsunlar. Yerel nifusun da önemli kesimi, konuşmaya konuşmayan birçok gerçeği bellekten sildi. Böylelikle günü yorumlama düşüncesinden de koptu. Yaratılan K. Kıbrıs ve çizilen sınırda oynayan siyaset, dönüşüm yapmadan ayni koşullarda devam etme eylimi olması sonucu, özetlediğimiz tüm sonuçların da oluşmasına çanak tutuldu.
Kısaca, dolana dolana gerçeklerden kaçarken. Şimdi gerçeklerle karşılaşmama becerilerinin tutsağı olduk. Sadece son TL dalgalanması bunun sadece bir örneğidir. Muhalefetin onca soruna karşın kitleselleşememesinin de nedeni bu gerçeklerde örtülü durmaktadır. Yarınlar şimdiden teslim alındı. Eğer son kırıntılarla birşeyler olmazsa.
yazarın tüm yazıları:
Özkan YıkıcıDolanbaçlı oylalanırken gerçekler de yol alıyor – Özkan Yıkıcı
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin
"Gündem" yayınlarını izleyin