Genelikle, siyasal yapılar gerçekleri kitlelere göstermek istemez. Hem istedikleri politika için kulanım alanı bulma hem de kitlelerin bilinsizliğini kulanıp algı operasyonu saağlamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle, gerçekleri deyil de siyasal isteğe göre olgular probagandalanılır. Üstelik, siyaset bir bütünsel içerirken, bunu “dış ve iç” ayrımla, dış politikada devletçi birlik idolojisini tabulaştırılmaaya uğraşılmaktadır. Bunu en iyi Türkiye ekseninde görmek kolaydır. Hele de K. Kıbrısta yaşayıp, devletçi tüm Türkiye partilerinin tabusalaştıerıp K. Kıbrısa yaklaşımı her an hisetmeniz kolaydır. Hat ta direk gerçeklerden kopuk algı tabusu tutsağı haline de gelirsiniz. Türkiyede iç politikada acımasızla birbirini eleştirirken, iş dış politikaya gelince birlik adına bütünleşmenin resmi acıtıcı şekilde hep yaşanmaya devam edilip,kolay kolay Kurt pusulu sisten çıkmak mümklün olmuyor.***
Son günlerde Suriyede yine siyasal tırmandırma kuralları işletiliyor. Dahası, yeniden hegemonik kalıcılaşmak için Türkiye sıkışmışlıkta Kürt kartıyla yeniden denge kurmaya uğraşıyor. Hem Suriyede yeni alan açma, hem de içteki muhalefeti güdükleştirip dış politikada peşine takma amaçlıdır. Suriye krizi yaklaşık on yılı geçti. Başlangıcın tersine işler yürüyor. Suriyede artık Esatın kalıcılaşması giderek kabul görüyor. Başta arap devletelri yeniden ilişki kurmaya başladı. Esat, ülke bütünlüğü için artık direk işkalcilerle karşı karşıya geliyor. İdlip olayı ile cihatçıları ezme konumunda, koruyucu olarak ne yazık ki Türkiye karşısında duruyor. Bir anlamda Suriye toprak bütünlüğü için onca mücadele sonrası idlipte cihatçı Türkiye denklemiyle karşı karşıya geldi. Deyişen denklemler ise artık Türkiyenin idlipteki cihatçıları koruma desteği dünyada giderek azalıyor. Oysa başlangıçta Türkiye Şama gidip Emevi camisinde namaz kılma hesabındaydı. Sonra, Halep eksenli ve kürtleri kovalayarak bir hattı ele geçirme stratejisine geriledi. Başta Amerika olmak üzere Türkiyenin Suriyede özellikle K. Suriyede yerleşmesini destekliyordu. Böylelikle Esatın gitmesine yardımcı olunacağına inanılıyordu. Ruslar ise hep Türkiyenin batıdan uzaklaşması adına oldukça yumuşak davranıyordu. Nitekim, Esata muhalif Afrin kantonuna girmesine Rusyaa öteki yerlere de ABD açık destek verdiler. Fakat, türkiye hem girdiği yerde kalıcılaşma yaratma adına ttıpkı K. Kıbrıstaki defakto ilkesini işletip, kendine bağlı yaapılar da kurmaya başldılar. Kalıcılık için Esat karşıklığı ile idlipteki batının başta destekldediği dıştan gelen cihatçıları da korumaya yöneldi. Bu denklem, ABD ve Arap ülkelerinin Suriyeye bakışının dyeişmesine dek sürdü. Sonra fırsat sancıya dönüştü.
Yukarda özetlediğim gibi, son dönemlerde arap ülkeleri yıkmayı denedikleri Suriye devletiyle yeniden ilişkiler kurmaya girişti. Suriye yönetimi ise toprak bütünlüğü için öncelikle idlipten başlayarak Türkiyenin ülkesinden çekilmesini istiyor. Türkiyede ise işler karışık. Yaklaşan Suriye tesgeresinin yeniden mecliste yenilenmesi gündeme geliyor. Muhalefeti peşine takmak için yeni bir deneyim olacak. Ayrıca, iç poletik sıkışma sonucu dış hamleyle Kürtlere saldırarak anti kürt kartıyla içte başarı ve dışta mümkünse Telrifatın gibi yerlerin de işkal edilmesi hesabı var. Tutarmı: bilmem. Özellikle hala iç politik aşmazda CHP ve müttefikleri yeniden sıkılmadan eveti verirlermi? Göreceğiz. Öte yandan Rusya türkiyenin idlipte tavviz vermesine karşın Telrıfata operasyon yapmasına izin verir mi? ABD onca kürt destek mesajları karşısında, Türkiyenin hala K. Suriyede etkin olma adına batı Fıratdaki kürt yerleşimleri ele geçirmesine izin verecek mi? Rusya ve ABD soruları bize gelecek genel politika için önemli ip uçları verecektir. Özellikle Erdoğanın iktidarda kalma ve Suriyede kalıcılaşması adına önemli işaretleri içerecektir. Ayrıca, Musa Özuğurlulun da işaret etiği gibi Kılıçtaroğlunun Kuzey Suriye için K. Kıbrıs modeli önerisinin de eğer varsa, demek ki Suriye kendi toprak bütünlüğü için oldukça karışık yumakla uğraşacaktır.
Gördüğümüz gibi, Suriyede öyle dneildiği gibi işler kolay deyil. Hele de uluslararası hukukun yerlerde sürüldüğü ülkedir. Toprağındaki hem de dünyanın terörist ilan edilen cihatçılarının dahi korunma şemsiyesiyle yaşamı, epey sorgulayıcı durumdur. Ama, Suriye toprağını isterken, Türkiyenin ele geçirdiği yerdeki dyeişimleri de başka bir faciyai ikilemi. Nitekim bazı gazeteciler Kuzey Suriyeye taşınan ve idlipte bulunan Uygur ve Özbek kesimleriyle konuşurken, hiçde yabancı duymayacağımız savunmlar var: “bizi buraya getirdiler. Evlendik veya aylelerimizi getirdik. Şimdi nereye gidelim? Üstelik, bizi AAfkanistana getirmek istiyorlar. Talabanın kabul edip etmemesi bir yana, biz kendi koşullarımızla gidemeğiz. Zaten buraya da kendi koşullarımızla gelmedik” diyorlar. Ardından itibar dyeip isimlerinin verilmemesini istiyorlar.
Suriye işkali ve demokrasi gürlemeleri altında şimdi taşınan kesimler ve Suriyenin hakları ikileminde Türkiye kalıcılaşmya uğraşıyor. Fırsatla da kürtlere darbe vurup anti kürt teziyle oraları da temizleme peşinde. Bakalım bu defa sıkışan Türkiye Suriyede fırsatlı kulanımla yeni topraklara girip kürtlerle genel bölgesel derin uçurumu derinleştirecek mi? Yoksa Türkiye muhalefeti de biraz uyanarak bu tip dış maceraları artık sorgulamaya başlayacak mı?