Son dönemde yaşanan gerçekler, beni direk haklı çıkarırken, yaşamda hala karşılığı sıfır derecede dolaşıyor. Zaman zaman yaşanan olayların normalleşmesiyle kaybedilen gerçekliği tanımlamada yerel kulanım kelimesi ile simgeleştirmek de ilgiyi herhalde biraz artırma olasılığı da var. Gerçekler ve bizim oyalanma veya ilgisizlikle karşılık vermenin yerel kulanım dildeki başlık da bundan dolayı seçildi.
Her zaman belirtim ve belirtecem: K. Kıbrıs Türkiye ilişkileri artık herkesin bilip, yaşayıp da hala söylemekten kaçtığı yaşam şeklidir. Daha kötüsü, Türkiye egemen devlet anlayışı buradaki kendine uygun ve kulanım işbirlikçileriyle işleri yolunda getirip, resmen buna göre örgütlerken, bu konularda ezielnlerin uçurumu giderek daha da derinleşiyor. Türkiyede olanlar özellikle resmi idolojik eksen dışındakiler burada duyulmama noktasındayken, aynen Türkiyede de buradaki gerçekliklerden ayni derecede uzaktır. Böylelikle devlet merkezli eksen dışındakiler ya kulanılıyuor veya bilgisizce ilgisizlik içinde cendereleşmektedirler. Bunları sık sık yazdım ve yine yazacam. Bir acı nokta da bizden: hala yaşananları konuşmama duruşu devam ediyor. Kendine muhalif diyenlerin de önemli kısmı merkez eksen beklentisiyle oyalanıyorlar. Böylelikle, K. Kıbrısta olanları da aktarmayarak resmen öğrenmek isteyenlere de yardımcı olunmadığı kesin. Konuyu fazla uzatmadan iki örnekle çizdiğim Türkiye K. Kıbrıs yelpazesini somutlayalım…
Son dönemde bazı K. Kıbrıslı yurttaşların Türkiyeye girişlerine yasak konulduğu uygulamalarla pratikte gerçekleşiyor. En son hem de sendikacı basınsen başkanı da ayni konudan resmen haberleşti. Türkiyeye sokulmadı. Açıklamalara göre sayı 4 oldu. Son olan Kişmirin basın sendikacı örgütü başkanı olma nedeniyle bazı mesleki duyarlılıkların olmaası da normal şartlarda beklenirdi. Şimdiye dek Türkiye kamuoyundan öyle bir haber almadım. Ne gariptir ki Güneydeki Kıbrıs Gazeteciler birliğinden tepki geldi. Üstelik, Kişmir Hırvatisdandaki sendikalar toplantısından dönüyordu. Bu şu demek: onca sendikacıyla görüştü. Bunlar ayni meslektaş ortaklığı nedeniyle dünyaya mesaj vermeleri de gayet normaldi. Buda galiba olmadı. Devamı mı: K. Kıbrıstaki resmi muhalefet, Kişmiri Türkiye devletinin içeri almama gerçeğini manüpüle ederek, direk buradaki işbrilikcilere saldırdı. Tabi buradakiler de işbirlikçi teslimiyetin ruhiyeli duruşunda olmaları da ggayet münasipti. Öyle saçmaladılar ki sanki yeraltı dolaşımında olup etraflarından habersiz şahıslar gibiydiler. Oysa en basit ülke gerçeği ile her ülke devleti kendi yurttaşına takılan tavrı resmen ilgili ülke elçisini çağırıp bilgi ister. Buda olmadı. Brakın bilgi istemeyi veya diplomatik tepki koymayı, resmen bu tip uygulamalara çanak tutma yarışına girdiler. Tatarın saçmalama derecesi iyice artarken, eski lugatına adı dışişleri olan şahıs da yine aptalca ama işbirlikçi teslimiyetçi anlayışla açıklama yaptı. Hatırlatalım: Tahsin bey Kopenak sayfası var ki Kıbrıs sorununa imza yerine şimdiki AB konumuna gelmesinde direk rol aldı. Münhal olayında başarılı akademik kişinin diplomasını kaybetip, müracatını göndermeyerek katrolanmasına engel olup, sonra da sürdü. Ne acıdır: o dönemin sendka avukatı Emine Erk konuyu hafife alıp dava açmadı. Yine Tahsini ullaştırma bakanıyken Ombusmanla olan diyaloğu da aklımızda. Şimdi yeniden atanmış dışişleri kayumu olarak onu bu yere getirenlerin politikasına ters düşecek deyildi.*****
Kişmir olayı böylesine akıp giderken, ayni dönemde tersinden Türkiyedeki bir olayı alalım. Boğaziçi ünüversitesine gidelim. Öğrencilerin istemediğği, öğretim görevcilerin de kabullenmediği, yetmedi, öğrenci velileri ve eski mezunların da ret etiği kayum rektör olayı yaşanıyor. İnci, iki öğrencisini muhbirleyip tutukladı. Bazı öğretim görevlileri görevden almakla kalmayıp, ünüversiteye girişini de polisle engeledi. Her gün öğrenci direniş olayları gerçekleşiyor.Tüm ünüversite bu atamayı kayum olarak görüyor. Ama, ünüversite adası K. Kıbrısta bu konuda ne haber var nede dayanışma. Hat ta dayak yiyen k. Kıbrıslı olup olmadığı, yerlerde sürülen kişilerden birisinin buralı olması dahi gereken duyarlılığı getirmedi.
Bir ufak örnek daha; Türkiyede yargı istanbulda adalar yerindeki isgele lokalinin belediyeye verilmesini karara bağlar. Fakat, kararın uygulanmaması için de polis devreye girer. Buna benzer çok olay vardır. Yukarda blertiğim gibi egemen blokta ortaklaşma ve dayanışma yaygın. Hat ta Kılıçtaroğlunun Kuzeyn Suriye için K. Kıbrıs örneği önerisi yaptığı bilgielri de dolaşıyor. Ama, ezilenler ve gerçekler nedense ayni ortaklığı sağlayamıyor. Acıları olsun duyurup dayanışma gösterilemiyor. Kişmir olayı herşeyden önce Hükümetcilikteki eleştiri deyil Türkiye rejimninin K. Kıbrıs politikasının bir hamlesidir. Onlar ortak açıklama yaparken, nedense ilerici aydınlar hala buluşamıyor. Ortak ses veremiyor. Buda önemli alınacak derstir.