Çoğu zaman var olmasına karşın, sorunun nerede ise hiç deyinilmediği günleri çok yaşadık. Kangrenleşmesine rağmen, yine de varlığı hakında ses gelmediği konuları çok yaşıyoruz. Hele de bizdeki gibi bazı sorunlar, sömürülme şekileri ve kirli işlerin para kazandırma, bunun üzerinden egemen elitler, fırsatçı kesimlerle oluşan sınıfsal yapılar da olunca, konu pek gündeme gelmez. Hat ta tıpkı yine bizdeki birçok olay gibi başarı veya sus da çıakrına bakla kabullenilmektedir. Olayın öneminin anlaşılması, yaşanan şeklinin etkielri ancak, olayı yaşayan kesimlerin direnişe geçmesi, gündemi oluşturma adına eylem yapmalarıyla ancak konuşulma haline gelinir. Nitekim, son haftalarda Avrupada hafta sonu veya Türkiyede son günlerdeki öğrenci eylemleri, bize konut sorununun olduğunu gözümüzün içine sokarak hatırlattı. Dibimizdeki konutda yaşadığımız tekil veya tanıdığın başına gelip de umursamadığımız konut durumu, son olarak Türkiyedeki öğrencielrin eylemelriyle bunun nerelere dek gelindiğinin de acı sonucu karşımıza geldi. Bir olayla, bizdeki ayni yaşananırlık da olmasına rağmen, eylem ve protesto örgütlenmesi olmadığı için, bu konuda gündem yok. Dahası, bu rantdan pay alanların ekonomimize katgı diye başarı dahi sunumlar sık sık olmaktadır. Oysa, son Almanyadan Belçikaya, Türkiyeden Ftransaya ulaşan gerek protesto eylemleri gerek se deyişik şekilerde konuyu sokağa taşıyan öğrenci hakreketlri gösterdi ki kapitalizmin özüyle konut sorunu oldukça derinleşti. En paradoksal resim ise şu: üstelik bizde de ayni hikaye var… Hem fazla boş konutlardan şikayet edenler varken, konutların pahalılığından hem de asronomik yükselişle şikayet eden deyişik kesimlerin olmsı da işin öte yanıdır.
Türkiyeyi hep söyleriz. Hele de makamcılarımız ikidebir bu yalakalaştırma dilleriyle oldukça fazla ağızlarına alırlaar. Medya da bunu mahşetleştirip gündem yapar. Ama, birkaç gündür iyice ısınan ve deyişik yerlere eylemlerle yansıyan konut sorunu şimdilik buraya gelmedi. Oysa burada da ayni sorun vardır. Kiraların asronomik olması ve gelir durumu bir uçurumun ses getiren şeklidir. Öğrenciler bir anlamda senelerdir uygulanan eğitim, ekonomik ve yeni nesil hedefli politikanın nasıl yanlış olduğunu anlatan konuma geldiler. Bol bol ünüversite yapılırken, nedense barınma gibi konu hep kar rantına brakıldı. Ünüversite açılırken, yanına onun yerleştirme yurtları oluşturma ayağıı hep ötelendirildi. Aslında bilinçli bir tutumdu. Hem bir anlamda kent kesimindeki evleri kiraya verip bir ünüversite eğitim rantı oluşturma,hem de devletin yapması gereken öğrenci yurtlarını yapmayarak, kaynakları tarikatlara, cemaatlere verip onların yurt yapmasına da teşvik edilmekteydi. Böylelikle öğrenci rant ve siyasal islam eksenli kısgacın içine atılıyor. Bu giderek birikti. Pandemi sonrası ev fiyatlarının kabarık yükselmesi, tarikat yurtların durumu ve yetersiz yerleşme alanları sonucu, öğrencielri protestolarla sorunlarını gündeme taşımak zorunda braktı. Diyer yandan Türkiyenin mütahitleri boş ve satılamayan evlerden şikayet etmesi de işin başka ironisidir.
Bu gelişmeler, Türkiyede birçok şehirde öğrencilerin dyeişik şekildeki eylemleriyle gündeme oturdu. Devlet ise Erdoğanın geri gelip belki konuya bakıp bakmamasına odaklandı. İlginç buluşma; Türkiyede yurt sorunu ve genelde konut krizi yaşanırken, öğrenciler eylem yaparken, ABD Nivyork kentinde açılan Türk evinin beşyüz yurt parası deyerinde olması da genel politik tutum bakımından kıyaslamaya deyer…
Sonuçta, Türkiyede siyasal islam kapitalizim ikilemindeki politik durum konut sorununu da ateşledi. Onca baskıya karşın öğrencielrin örgütlenerek bu tepkileri gündeme taşıması da önemlidir. Tekrar edyeim: ayni sorun bizde senelerdir yaşanıyor. Öyle yaşanıyor ki öğrenci yolmanın daniskası yapılıyor. Hem yüksek ücret hem döviz hesaplı hem de senelik ödeme alınan önemli soyma raantı uygulanıp normal hale gelindi. Yüzbinle ifade edilen genel öğrencilerin kalacağı yurt sayısı oldukça az. Bunların niteliği ise başka bir faciya. İnsana rant kazandırma ve inşaatlarla öğrenci yolma evleri yapıp yukardaki uygulamauyyı gerçekleştirip normal şekle getirildi. Daha ielri gidilip, bunun ekonomik ölçek haline sokuldu. Gelen öğrencilerin önemli kısmının yabancı olması, bir kısmının başka amaçlı oluşu ise seslerini ortkak yükseltme şansları da oldukça yok denecek koşuldadır. Öyle ki senelik hesap isteyenlerin dahi biraz insancıl davranmadığı örnekler çok. Ama, bunlar kabullenildi. Ekonomik kural olarak algılandı. Bu nedenle Türkiyedeki gibi ortak ses verme paydaşlığı yoktur. Zaten, öylesine bol ünüversite oluşturup devamı da hız verilişte ki bu yığılmayı yerleştirme sorunu daa ödenli duymazlık derecesindedir. Nitekim, köylerde dahi seçenek ve talep olarak ünüversite kurulup kalkınma denilme ezberi kurgulatılıyor.**
Kapitalizim bu tür sorunların nedenidir. Konut sorunu planlama veya öğrenci yurt yapma gerekçeleri pek dikate alınmaz. Hatırlayın bolca eleştirilen seksen öncesini: en azından ünüvrsiteler kendi bağrında belirli miktarda öğrencinin kalması için yurtları vardı. Gerek türkiye gerek se K. Kıbrıs, yurtların öğnrenci karakterisliklerinden korkup, resmen bu düşünceyi yok koıldılar. Kıbrıs yurtları kapatılırken, Türkiyedkei yurtların özelliği yok edildi. Sonradan gelişen tarikatlara resmen destek ve teşvikler de verilerek yeni nesil insan yetiştirme adına öğrencileri bu yurtlara mahkum etme hamlesi yapıldı. Günümüz bölgemiz böylesi bir sonuca geldi.
Sonuç olarak: Türkiyede patlayan öğrenci tepkisi, konut sorununun veya başka isimle barınma ihdiyacından dolyaayıdır. Şimdiye kadar türkiye devleti polis baskısı dışında bir yanıt vermedi. Tek adam Şahsım devlet gerçeği ile Erdoğanın Amerikadan gelip de ne diyeceğine beklenilme konuldu. Bakalım özde sistemin gerçeği olan barınma sorunu bakalım nasıl bir sayfa yazacak. En öenlisi, K. Kıbrısta da ayni sorun varken, hala haberi dahi yapılmama suskunluğu bozulacak mı?