yaklaşımlarYılmaz ParlanAşı politikası ve CTPli bir vekil - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

Aşı politikası ve CTPli bir vekil – Yılmaz Parlan

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bugüne kadar aşı ol veya olma diye bir kampanya da bulunmadım. Soğukkanlı bir şekilde gelişmeleri izledim. Tabi COVİD’le ilgili bir fikrim var. Onu da bir başka yazıda ele alacağım Sadece şunu söyleyim aşı olmak bir hak olduğu gibi olmamak da bir hak ama bakıyorum aşı ile ilgili en ufacık bir soru ya da serzenişte bulunsanız size bodosloma giriyorlar hakaretinde, aşağılamanın da bini bir para.

Anında “Sen bilime inanmıyormusun?” tekerlemesi devreye giriyor.

Ben bilime inanıyorum canım da bugün her insan veya iş adamı, her ticarethane muteber olmadığı gibi her bilim insanını her ilaç firmasını muteber kabul edemeyiz kimse de kusura bakmasın.

Unutulmasın ki tarih boyunca despot rejimlerin emrinde çalışan binlerce bilim insanı vardı ama itiraz edip sürüden ayrılanlar da vardı.

Halbuki bilim mutlak sanılan doğrunun bile tartışılmasını emrediyor.

Sokrates’in ‘Sorgulanmayan hayat hayat değildir” cümlesi binlerce yıl sonra bile geçerliliğini koruyor.

Duayen gazeteci Şener Levent ise son yazısında “Düşünmek şüphe duymakla başlar” diyecekti.

Her olayın ekonomik ve siyasi yanı vardır

Onlar ise sorgusuz sualsiz aşı politikasının itirazsız uygulanmasını herkesin bir an önce aşı olmasını istiyorlar. İnsanlığın %100’nün ayni anda hareket ettiği görülmüş duyulmuş değildir eşyanın tabiatına da aykırıdır. Sürüden mutlaka ayrılanlar olacaktır bu aslında insanlık için insanlığın gelişimi için çok güzel bir şeydir. Bu yüzden soru soranlara sorgulayanlara kızmayın derim. Hatta belki de bir gün onlara teşekkür etmek zorunda bile kalabilirsiniz.

Bense olaya köşe yazarı olarak bir bütün olarak bakıyorum. Her olayın iki yanı vardır Siyasi ve Ekonomik ve öyle de bakmak durumundayım.

Zaten olaya böyle bakamıyorsanız esası gözden kaçırmış golü de yemiş oluyorsunuz demektir. Mesele sadece aşı değildir ona takılıp kalırsanız esası göremez neticesinde yapılmak isteneni engelleyemez sonuçlarının da esiri olursunuz.

Olaya “Aşı karşıtları” diye bakmak da çok yanlıştır insanlar düşüncelerini söyledi diye onu yaftalamak ne kadar doğru? Düşüncesini, endişesini ya da korkusunu ifade edemez mi? Unutmayınız siz ona bir yafta ile yaklaşırsanız o da refleks olarak size “Aşı seviciler” diyecektir. Sorun ise çok daha derindir.

Rejimin sağlam bir tetikçisi ve güvenlik halkası

Hakaret ve aşağılama kervanına son olarak CTP’nin hırçın muhalif görünümlü vekillerinden Doğuş Derya’da katıldı ve aşı olmayanları pimi çekilmiş el bombasına benzeterek “Aramızda pimi çekilmiş el bombası gibi dolaşıyorlar” dedi. Ne kadar basit ne kadar sığ bir görüşle konuya yaklaştığını gösterirken Meclis’de bir çok konuda olduğu gibi rejiminde sağlam bir tetikçisi olduğunu bir kez daha gösterdi. Yani biraz daha utanmasa UBP-DP-YDP koalisyonunun bir kararneme çıkarıp zorla herkesin aşılanmasını talep edecek hanımefendi.

Bir dostum ise vekiller için şu ifadeyi kullanacaktı “Aydınları pek meclise sokmadıkları gibi, meclis üyesi olunca da aydınlanmıyor insan”

Siyasi literatürde bir ilk

Şimdi yazacağım ise konu ile ne ilgisi var diyeceksiniz ama çok ilgisi var derim. Bunu tekrardan hatırlatma erbabında söylüyorum söz konusu şahıs unutulmasın ki BİLİŞİM yasasısın mimarlarından ve ateşli savunucularından. Hatta yasayı geçirdiler diye TV’de övünerek anlattı ve bu konuda tevazu bile gösteremeyeceğini söylemiş bir şahsiyet. O övünebilir ama biz yine de almayalım yasa ona kalsın.

Ana muhalefet partisinin bir mensubu olarak hükümet adına kanal kanal gezip yasayı savundu sadece o değil tabi diğer CTP’li vekiller de ve bu siyasi literatürde bir ilk olarak yerini aldı.

Koyduklaı tavırla bu ucube rejimin sağlam bir güvenlik halkası olduklarını gösterdiler. Zaten seçim dönemlerinde “Çok çalışır yaparız” dememişlermiydi. Eyvallah çok çalıştılar ve topluma golü bir kez daha doksana taktılar.

Öyle ya bu kadar sağlık sorunu varken, can pazarı yaşanırken bu yasaya ihtiyaç nereden ve neden duyuldu?

Pekala bu mudur ana muhalefet partisinin görevi diye sorsam?

Bunun yorumunu okuyucularıma bırakıyorum…

COVİD 19  bir yönetim sopasına dönüştü

İnsanları aşılayacaklar diye helak oldular. Neticesinde her önüne gelen aşı olmayana geydirmeye başladı. Sanırsınız ki hükümet toplum sağlığını çok önemsiyor ve bunun için paralanıp duruyorlar.

Sizi temin ederim hükümette olanlar bunları sağlığınızı düşündüğü için yapmıyorlar.

Keşke keşke öyle olsaydı ama değil işte.

COVİD 19 bir yönetim sopasına dönüştürüldü istedikleri gibi kullanıyorlar, istedikleri kararları alıp hayata geçiriyorlar.

Askeri rejimlerin kullandığı OHAL yasaları bile bunların yanında masuname kalıyor.

COVİD bahanesi ile fakirleştirme politikaları hız kazandı

Tüm bunlar aldıkları kararlar kullandıkları yöntemler size otoritelerini kabul ettirmek sömürü düzenini daha sürdürebilir kılmak içindir.

Halbuki hükümet edenler enerjilerini aşıya değil de sorunların çözümüne yoğunlaşıp enerji harcasalar sorunların çoğu çözülecek topluma daha faydalı olacaklar ama niyet farkı olunca olmuyor tabi!

Hükümetin sağlığımızı düşünerek adım attığına inanalardan değilim.

Bir defa eğer sağlığınızı bu kadar düşünmüş olsalardılar SAĞLIK sistemine içinde bulunduğumuz durumdan dolayı yatırım yapar yetmez son zamanlarda mantar gibi çoğalan ani ölümlerin peşine düşerler ve araştırırlardı ama oralı bile değiller çünkü samimi değiller.

Siyaset erbabı eğer sizin sağlığınızı denildiği gibi düşünmüş olsaydı insanları deprasyona ve intihar etmesine yol açan fakirleştirme programlarını – politikalarını uygulamaya sokmazlardı.

Bırakın sağlığınızı düşünmeyi ruh sağlığınızı bile düşünmüyorlar.

Gerçek şudur ki COVİD bahanesi ile fakirleştirme politikaları hız kazanmış toplum hızlı bir şekilde fakirleştirilmiştir.

Fakirleştirilen toplumlar çok daha kolay yönetiliyor

Bunu ben söylemiyorum çıplak gözle var olan tabloya bakan herkes görüyor zaten çünkü artık saklanamıyor.

Neden böyle yapıyorlar diye sorarsanız söyleyim.

Çünkü fakirleştirilen toplumlar daha kolay yönetilir de ondan.

Bir çok konuda olduğu gibi maalesef bu politika da Ankara patentli.

Beslenemiyorsan n’psın sana aşı

Onlar hergün adını yurt dışı ziyareti koyup Türkiye’yi karış karış gezip gününü gün ediyor yiyip içip eğleniyor hızını alamayıp davulu tokmaklayıp çalan bile oluyor. Aslında tokmakladıkları davul değil sizsiniz. Her fırsatta AKP’ye yağ çekip bir elleri yağ da diğer elleri bal da günlerini gün ediyor siz de burda sade kuru bir ekmeğe ve pilava talim ediyorsunuz.

Halbuki fakirleşen bir insan iyi beslenemediğinden sağlığı da çok kolay bozulabilmektedir bunu bilmek için okumuş ya da alim olmaya gerek yoktur.

Bu durumda aşı sana n’psın?

Görüldüğü gibi Aşı politikaları sırf sizin sağlığınızla alakalı değildir sadece ve sadece otoritelerini üzerinizde ağırlaştırarak hissetirmek içindir.

COVİD bir rant aracına dönüştürülmüş ve siz fakirleşirken bazıları servetlerine servet katmıştır. Mevcut durumdan dolayı insanların büyük bir çoğunuğu ise bankaların ömür boyu kölesi durumuna düşürülmüştür.

Sokağa inene meydan dayağı

Bakınız herkesi düşündürmesi açısından bir örnek vereceğim sağlığa insana yatırım yapmıyorlar ama Polis teşkilatına 150 yeni polis almak için münhal açtılar bile.

Türkçesi hak aramak için yola, sokağa çıkmayı düşünüyorsanız dayak yemeye hazırlanın çünkü dayak yiyeceksiniz. Bunu hayat tecrübeme dayanarak söylüyorum…

Rejim her zamanki gibi tehlike çanlarının çalındığını görüyor tedbir alıyor.

İşte gördünüz, Asya bebeğin yaşatılması için toplanan bir avuç insana neler yaptıklarını nasıl bir meydan dayağı çektiklerini hepimiz gözlerimizle gördük. Verdiği mesaj çok net “Aldanma sokağa inesin”

Cebinizdeki parayı trafiğin arkasına saklanarak çalıyorlar

Toplumunun sağlığını bu denli düşünenler, düşündüğünü iddia edenler toplumu bu denli fakirleştirmez toplum üzerinde Polis baskısını bu denli hakim kılmazlar Sağlığa, Eğitime daha fazla yatırım yapıp bütçe ayırırlardı diye düşünüyorum ama görüyoruz ki oralı bile değiller.

Bakınız İngiltere de Pandemi’den dolayı bir çok trafik suçunun bağışlandığını biliyor muydunuz? Çünkü insanlar hasta ve hata yapabilir. Biz ise Polisi bir sopa gibi kullanıp Trafik mühendisliğinin zerresinin uygulanmadığı bir yerde insanlar üzerinde piskolojik baskı aracı olarak kullanıyoruz. Bu mantıkla sorun çözülmüyor yerinizde sayarsınız zaten çözmek isteyen de yok. Sürücüleri suçlamak ise en kolay ve en ucuz politika herkes de koroya ayak uydurmuş ayni teraneyi söylüyor. “Akıllanmıyoruz” E böyle olunca onların ekmeğine yağ sürmüş oluyorsunuz insanlarda ölmeye devam ediyor çünkü bu iş salt ceza ile çözülecek bir şey değil.

Polis bu konuda Maliye bakanlığı gibi çalışırken mahkemelerde gelir ve vergi dairesine dönüşüyor birbirlerini tamamlıyorlardı.

Sokaktaki vatandaş ise durumu şöyle özetliyordu “ Biri haraç çetesi diğeri darphane gibi çalışıyor”

Pandemi vasıtasıyla siyaset ve ekonomi yeniden şekillendiriliyor

Bir de kendi can korkusundan mıdır nedir bu siyaset erbabına ayak uydurmuş bir güruh var.

TV’ye çıkıyor, yazı yazıyor sosyal medyada her türlü hakareti aşı olmadınız diye size hakaret ve aşağılamayı kendilerinde bir hak görüyorlar ki inanın bu davranış biçimi bu kararları hayata geçiren siyaset erbabından daha da tehlikeli.

Çünkü bu şekilde kendi kalesine gol atıyor çok hızlı bir şekilde durmaksızın fakirleşiyor farkında olmadan rejimin maşası oluyor ardından da yakınıyor.

Sanırlar ki toplumun %100 aşılanınca sorun çözülmüş eski hayatımızı da dönmüş olacağız ama öyle değil işte.

Gerçekten öyle mi tümümüz aşılanırsak kurtulmuş ve tüm yasakvari tedbirlerden bir anda kurtulmuş mu olacağız?

Doğrusu ben bundan pek emin değilim. Bunu da yine hayat tecrübeme dayanarak söylüyor ve yazıyorum. Pandemi dünya üzerinde siyaset ve ekonomi yeniden dizayn edilene kadar yürürlükte kalacak. Bu yüzden birbirinize “Aşı karşıtı, Aşı sevici” gibi yaftalarla saldırmayın derim.

Aşı bir ilaç değil

Yani herşey göründüğü gibi ya da gösterildiği gibi de değildir.

Kaldı ki aşı tedavi edici bir ilaç değil sadece bağışıklık sistemininizin bir süreliğine güçlendirilmesine yol açar. Bir süre diyorum çünkü 6 ay ile 9 ay arası bir etki süresi var. Yani biyonik insan olmuyor size biraz zaman kazandırıyor hepsi o kadar. Peki ya sonra diye sorsam? An itibarı ile bir çoğunuz 3’cü aşıyı aldı bile. Geçenlerde Meclis’de bir vekil 4’cü aşıdan bahsediyordu. E, 4 konuşuluyorsa neyi tartışıyoruz?

Kabul edelim ki uzun vade de hiçbirimiz yan etkilerinin ne olacağını bilmiyoruz ama aşı olurken bir çok insanın aşı’dan kaynaklı yan etki sorunu yaşadığını biliyoruz. Zaten tıp dünyasında size verilen her neyse Prospektüsün de çeşitli yan etkileri olduğu açıkça yazmıyor mu? Yazıyor ama gelin görün ki aşı işinde yazmıyor bazı etkileri olduğu kulaktan kulağa söyleniyor ama artık bahtınıza şansınıza çünkü bizim sağlık sistemimiz de sizin daha önce ne tür hastalıklar yaşadığnız pek insanlara sorulmuyor. Örneğin 3’cü aşıyı almadan önce kaçınız antikor testi yaptırdı diye sorsam? Biliyorum ki bir çoğu bunu yaptırmadan üçüncü aşıyı oldu bile.

“Ailemizin yüzüne bakmaya utanır olduk”

Pekala ben size bu aşı ruhsatlarının daha 1 ay önce alındığını hatırlatsam sizi biraz korkutmuş mu olurum yoksa düşündürmüş mü olurum?

Yani türkçesi eğer bu ruhsat izni verilmemiş olsaydı siz şu anda resmi bir denek olmuş olacaktınız!

Bunları niye hatırlatıyorum size her gün her saat başı “Aşı olun aşı” diye gong çalar gibi söylüyorlar ya sizi biraz düşündürmek için yazıyorum.

Kaldı ki ünlü Çin atasözüdür eğer bir şeyi tamir ederken bir başka şeyi bozarsanız o sorunu çözmüş sayılmıyor soruna sorun katmış oluyorsunuz.

Burada hatırlatmadan geçemeyeceğim çünkü can korkusundan çok ama çok çabuk unutuyoruz. Bu ülkede uygulanan yasakvari politikalardan dolayı açlıktan ölen sanatçılar insanlar olduğunu kaçımız hatırlıyor acaba? Beni bir insan olarak burada çok etkileyen çok çarpıcı bir örneği daha vermek istiyorum. Tanınmış sanatçılarmızdan Arda Gündüz uygulanan politikalardan dolayı içine düştüğü maddi durumun mağduriyetini basın yoluyla kamuoyunda şöyle paylaşmıştı. “Ailemizin yüzüne bakmaya utanır olduk batsın sizin bu politikalarınız”

Ben de buna bir ekleme yapayım salgın bahanesi ile uygulanan ve alınan kararları görünce eksik olsun sizin bizi COVİD 19’dan korumanız diyorum.

Çünkü içine düşürüldüğümüz durumdan dolayı hepimiz ruh hastası olduk.

Para suyunu çekti ekonomi pastası küçüldü

Uygulanan politikalar toplumu ruh hastası yaparken insanlarımız başka başka nedenlerden dolayı ölmeye başladı. Gazetelerde ise ani ölüm haberlerinden geçilmediği gibi kriminal olaylarda tavan yapmış durumda çünkü paranın suyunu çektiği ekonomik pastanın küçüldüğü yerde bunların olması kaçınılmazdır. Tabi tüm ölümleri aşıya bağlamak doğru değildir COVİD’in yarattığı sıkıntılar var kötü yönetim, işsizlik, parasızlık, umutsuzluk, çaresizlik de bunlara eklenebilir. Yine de tartışmakdan korkmamak lazım çünkü doğruyu ancak öyle bulabiliriz.

Yeri gelmişken hatırlatayım 5 bin üzerinde esnafın işletmesini kapattığını havlu attığını biliyor muydunuz?

Ekonomi ve siyasi ÇATI çökmüştür

Moralinizi bozmak istemem ama sorunun biteceği falan yok ekonomi ve siyasi ÇATI çökmüştür klasik politikalarla düzeleceği falan da yoktur. Sorun daha yeni başlıyor daha yolun başındayız dersem bana sakın kızmayın.

Yakın bir tarihde mağazama hışımla giren bir tanışım bana çıkıştı ‘Siz de artık yazmıyor konuşmuyorsunuz bizi kim savunacak” diye dert yandı. Okuyucumdur kendisini sabırla dinledim Söze “İlaç firmaları sorumluluk almıyor, Devlet almıyor, Hükümetler oralı olmuyor aşıyı salan Hastane sorumluluk almıyor ama ben çocuğun annesi olarak aşı için benden sorumluluk almam istenip imza isteniyor olacak iş mi bu” diye yakındı. N’ptınız diye sordum “İstemeden de olsa imzaladım” Bu kez neden diye üsteledim, “Senin çocuğun yok anlamazsın. Çocuğum iki yıldır evden çıkmadı sen bunun ne olduğunu bilemezsin hem yazılar pek okunaklı değildi” 12 yaşındaki oğlu ise “Bizi denek olarak kullandılar genlerimizle oynadılar hepsi para düzeni” diyecekti. Bu arada çocuğun yaşına dikkat çekerim.

Buna da herhangi bir yorum yazmayacağım okuyucunun takdirine bırakıyorum.

Bizi temas değil temassızlık bitirecek

Tüm bunlar yaşanırken ironik bir durumla da karşı karşıyayız söylendiği gibi bizi yani insanlığı temas değil temassızlık bitirecek, öleceğiz. İnsan doğası maalesef uzunca bir süre böyle yaşamaya uygun değil.

Şimdi bunu söylemenin yerimidir diyeceksiniz ama yaşanan korkudan dolayı flört bitmiştir. Flörtün bittiği yerde insanlığın var olması mümkün müdür diye sorsam? Ünlü fizikçi bilim adamı Albert Einstein “Arılar dünyadan kaybolursa 4 yıl içerisinde dünyada yaşamın kaybolacağını” söylemişti.

Ben de buna bir ekleme yapmak istiyorum. Flörtün bittiği yerde insanlığın var olması yaşamını sürdürmesi mümkün değildir.

Bir tanışım söylemişti “En sevdiklerimizin sırtını bile sıvazlamaya korkar olduk”

Dertleri aşı değil aşı üzerinden baskıcı politikalardır

İşte tüm bunları sorgulamaya kalktığınızda size hemencecik “Aşı karşıtı mısınız” diye suçluyorlar. En ufak bir sorgulamaya bile tahammülleri yok. Üzücü olan ise düşünce özgürlüğünü savunan cenahın da bu baskıcı ceberrut politikaları uygulayanlara sessiz kalıp destek vermesidir.

Bak canım kardeşim biz de uygulanan aşı politikası sorunu çözmekten çok sizi zaptırap altına alma çabası olup istediği gibi yönetme arzusudur. İşte gördünüz 50 bin aşı güney Kıbrıs’a iade ediliyor yani aşı değildir dertleri aşı üzerinden baskıcı politikalardır.

Kabul edin veya etmeyin maalesef görüntü budur…

İşi resmen ticari ranta dökmüşler

Hepiniz aşılansanız da size “Maske mesafe, hiyjen” tekerlemesini söylemeye devam edecekler. Aşı oluyorsunuz ama buna rağmen size bunları söylüyorlar burada bir yanlışlık yok mudur?

Aşı olanlardan da sürekli gidecekleri yerler mekanlar için bu PCR olsun Antijen olsun bu testleri istiyorlar. İş resmen bir ticari ranta dönüştürülmüş ha babam ha. Bu işler için izinli olan bazı özel tıp merkezleri bugünlerde darphane gibi para basıyor dersek inanın abartı olmaz.

Otelleri ihya ederken sizden PCR ücreti alıyorlar

Gerekçeleri ise pek inandırıcı görünmüyor. Maliye’ye çok büyük bir yükü varmış bu işin, testler için bu ay 3 milyon TL ödediklerini söylüyorlar.

Size sağlığınıza 1-2 milyon harcamayı çok görüyorlar ama Pandemi hayatımıza girdiğinden beri karantina turizmi diye bir şey icat edip otel sahiplerine toplamda her ay 45 – 50 milyon TL ödediklerini biliyor muydunuz?

Otel sahiplerimiz turist getirdikleri yıllarda teşvik primi ile turist getirdikleri yıllarda bile böyle bir para böyle bir rant elde etmemiştir.

E bu ortamın bitmesini niye istesinler ki?

Zaten var olan hükümetlerde onların hükümeti değil midir…

Jet krizini, Casinoları ne çabuk unuttuk.

DSÖ Pandemiyi kaldırmadığı sürece sorun devam edecek

Bazıları aşı olmayanlara çok kötü bir gözle bakıp aşağılıyor da aşağılıyor açıkça öcü muamelesi yapıyor öcüsün sen öcü!

Televizyonda ağzı laf yapar diye sunucu olduğunu zanneden zat insanlara aşı olmadı diye “Geri zekalı” diyecek kadar kendinden geçiyor.

Bakın canlarım toplumun %100 aşılanmış olsa da DSÖ pandemiyi kaldırmadığı sürece bu sorun devam edecek. Onun için kendinizi paralamayın, parçalanmayın.

Bağışıklık kazanmadığınız sürece üstesinden gelinemez

Aldıkları kararlarla cebinizdeki parayı çalmaya endekslenmiş politikacılara alet olmayın derim.

Bu sorunu sadece aşı olarak çözemezsiniz gördüğünüz gibi aşı olanlarda tekrar tekrar COVİD olabiliyor. Ha az sentomlu çok sentomlu tartışılabilir.

Gerçek ise şudur bağışıklık kazanmadığımız sürece bunun üstesinden gelinemeyeceğidir.

Kaldı ki insanlığın %100’nün ayni anda ayni yönde hareket edip ilerlemeyeceği gerçeği önümüzde durmakta olup herkesin ayni anda hareket etmesi eşyanın tabiatına aykırı bir şey olduğu gibi felaketleri de beraberinde getirebilir! Tarih bunun örnekleri ile doludur sürü piskolojisi ile haraket eden sorgulamayan toplumların başına büyük felaketler gelmiştir.

Diyeceğim o ki aşı olmayanlara itiraz ediyor sorguluyor diye bilimin arkasına saklanarak sorgusuz sualsiz itaat edilmesini istiyorsunuz.

Halbuki bilimin kendisi hayatı her şekilde sorgulayın diyor çünkü sorgulanmayan hayat hayat değildir canlarım benim…

Bu yüzden dikkat edin “Aşı, aşı” diye diye sadece cebinizdeki parayı değil kıçınızdaki donu da alacaklar bilesiniz, benden uyarması!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin