Çok çarpık derecede yanılma gerçekleşmektedir. Özellikle, dünyada yaşanan herhangibir yerdeki gelişmeyi, kendi yaşanan koşullarıyla deyil de kendi merkezimiziz odağında konuşma merakı yaygındır. Bunu Afganistan veya başka ülkelerdeki gelişmelerde hep yaşıyoruz. Üstelik gündemleştirme durumuna rağmen hep iç politik eksenli veya etkileyen yönleriyle olay tartışılır. Özü hep unutulur. Varsa, hegemonik yönleriyle de olay gelişletilir. Son Somali hibe olayı veya Kabil hava alanının çalıştırılması Türkiye gündemleri bunun en somut kanıtlarıdır. Kimse Somalide ne Bu örgütün brakın demeçleri, temas kurmak dahi suç sayılıyordu. Dünyanın baş terörist örgütü olarak bitirilmesi isteniyordu. Öylesi bir yapı son kısa zamanda,hem görüşülen, hem herkes kendine göre anlaşma gerçekleştirilen siyasal muhatap haline geldi. Hala, dünyanın ve başta B.M. listeerinde terör örgütü olarak kayıdı varken, şimdi bu örgüt Kabile giriyor ve gelecek yönetim için ilişkilere giriyor.
Bu arada milyarlarca dolarla eğitilen askerler, kurdurulan ekonomi, devletin yapılanması, seçimlerle seçtirilen liderler hepsi bir anda çöktü. Cumhurbaşkanı Eşref Gani ülkeden kaçtı. Amerikan işbirlikcielri ülkeden kaçmaya başladılar. Amerika, kendine hizmet eden önemli kişileri ülkesine almaya başladı. Kolay dyeil: yirmi yıldır eğtilen, dökülen paralar kurulan düzen ve bitmek üzeredir denilen Taliban birden hızla müdahale edip Kabile dayandı. Bu gerçekleri hala okuyamayan ve Osmanlı yeni hegemonya hayalinde olan Türkiye, sanki herşey yerindeymiş gibi NATO görevlisi olarak da Kabil hava alanını idare etme peşindedir. Oysa, artık Kabile Taliban da geldiğine göre, yönetimi de belirleme sürecine girilmesi nedeniyle Hava alanının da işletilmesi bu yönetimin öncelikle işi olması doğaldır. Türkiye kamuoyunu öylesine odaklandırılma paranoyasınba soktular ki sanki Kabil hava alanı uzaydaki bir yer olup, bunun işletilmesine taletmiş gibi de kabullendiriliyor. En paradoksu. Türkiye Amerika ile konuşarak Kabil hava alaanında kalmayı yerleşmeyi hesaplıyor. Bu yapılan görüşmeler de Afganistansız Afganistan gelecek kurgularının acı politik ilacı olarak içilmektedir.
Afganistan son gerçeği, önemli bizi de ilgilendirecek dersler çıkartıyor. Ülkenin işbirlikçileri, ne kadar yardım alırlarsa alsınlar, seçim dneilip başkan seçselerde, uçaklarla desteklenselerde, ordu kursalar da bir gün işbirlikçi dış destekçileri geri çekilmeye başlanyınca, ilk bedlei de işbirlikcielrin ödeyeceği dersi yaşanıyor. Düne dek batının önemli işbirlikçi devlet erkanı şimdi inanılmaz hızla çöküp liderleri şimdiden kaçıyor. Üstelik, yok etmek amacıyla gidilen Taliban karşısında yaşanmasıdır. Doğrudur, Taliban Ortaçağ yapılı örgütdür. Üstelik bunu zamanında Afganistan için kurdurtan Amerikadır. Fakat, şimdi Taliban, hem işbirlikçilik sonucu yaşanılan olaylarla tarihi dersleri de yaşatıyor. Yirmi yıllık önemli dökülen milyarlık dolarlar, oluşturulan devlet, kocaman işbirlkci yapılarına rağmen, bir kaplan gibi birden çöküşün yüzleşmesiyle karşı karşıyayız. Öyle ki ABD dün terörist dediği yapıyla dahi konuşuyor.
İkinci ders de yine çarpıcı: hep şu ezberi dinleriz: Teör örgütleriyle masaya oturulmaz ve görüşme yapılmaz! Taliban tam da bunun politik yanıtını yaşamla veriyor. Sadece ABD dyeil, Çin, Rusya gibi ülkelerle de şu anda görüşüyor. Çünkü, örgütsel gerçeği ret edilemeyecek konumda oldu. Siyasal yönetime gelince de kimse bunlar teöristir deyip burun kıvıramayacak koşulalrla karşılaşacaktır. Bu nedenle, hep terör örgütleriyle görüşülmez, anlaşılmaz lafları yeniden tarihin kendisiyle yanıtlandı. tTalibanla görüşüldü, anlaşmalar yapıldı. Şimdi hala bu ezberle aslında siyasal diyolak penceresini kapatanların arada açık olmasa da gizli görüştüğü kesindir. Bunu özellikle Türkiye devleti hep söyler. Ancak, gördük ki seçimlerde bile görüşülmez teröristen oy yardımı için mektup dahi alınıp okutuluyordu.
Kısaca, Taliban Kabile girdi. Yeni siyasal bonbanın üstüne oturdu. Komşular veya ABD genel dünya için yapacakları çok konuşulacak. Birilerine mutlaka dokunurken, birileri de rahatlayacaktır. Komşuların durumu, Amerikanın beklentilri, benzer örgütlere karşı takınılacağı tavır hepsi dünyada yankı getirecek kararlar olacaktır. Yine, Afganistan dünya merkezinde kendisiyle alakalı konuşmaları, tartışmaları gelişletecektir. Ortaçağın karanlık günlerini yaşayan, Emperyalist müdahalelerin her türlüsüne tanık olan bu ülke yıkımıyla dahi konu olmaya devam edilecektir. Herkes ya pay almaya veya karşıt olmama ikileminde gidip gelinecektir. Bu arada yeni göçmen dalgasıyla da her savaşta olduğu gibi, bedeli ülkenin yoksul insanları ödeyecektir.olduğu, Afganistandaki gelişmelerle siyasal denklemleri gözetmeden kendi gözüyle kendi çıkarına göre konuşur. Sonuçta, son Afganistan olayı gibi Türkiye kamuoyu Afgan mültecileri Kabil hava alanı konuşmalarında dolaşırken, Talibanın ancak Kabile girmesiyle oradaki gelişmelerin de farkına varıp şaşşkınlıkla yeniden arayışlara girilmesi gibi…
Son günlerde Türkiye medyası yaşanan selelerden yangınlara varan iç felaket olaylarıyla çalkanalıp onu anlama çabasındadır. Buna ek olarak Kabil hava alanının Türkiye kontrolunda idare edilmesi ile gelen göçnenlerle Afganistan da önemli gündem yerine yükseldi. Konuşmalar, hep Türkiye merkezli devlet eksenli politik alana sıkışıp kalındı. Nerede ise Afganistan somut koşulları dahi hiç dikate alınmamaya dek gelindi. Hat ta geleceğin önemli gücü Talibanın dahi örgütsel siyasal durumu da fazla bilinmediği, Türkiyedeki laik İslamcı ekseninde tartışılmaya çalışındığı dönemi yaşıyorduk…
Pazar öğleni dünyaya önemli haber yayılmaya başlandı. Taliban, kabile girdi. Bu şu demekti, Afganistan yeniden Taliban denetimine girdi. Üstelik, tahminlerin de ötesinde, oldukça erken teslim olundu. Amerikan çevreleri dahi en azından 6 ay sonra dengenin deyişeceğini söylüyordu. Yirmi yıldır dökülen milyarlık dolarlar, eğitilen askerler, oluşturulan işbirlikçi devlet gerçekleri vardı. Buna karşın, Taliban baş terörist örgüt olup, liderlerine milyonlarca dolar ödül konuldu.