yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYeniden Maraş’ı tartışırken – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yeniden Maraş’ı tartışırken – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Sorunlar çözülmedikçe, bunları fırsat olarak yeni politikaya ayarlama çabaları da olunca, alınan kararlara karşın, ters yönden hamlelerle yeniden gündeme gelmesi kaçınılmazdır. Hem Kıbrıs sorununu çözümsüz kalıyor. Üstelik, konulan ilkelre karşın tam aksi yapılanışlarla da yeni sorunlarla fırsatlar oluşurken, Maraş veya öz ismiyle Varosi  hem konulduğu konum nedeniyle özel politik durumda oluşu, hem de Kıbrıs sorununun bir parçası nedeniyle bazen genel bazen kendi konumuyla da sorun gündeme gelmeye devam ediyor. Üstelik, Kıbrıs sorununu yanında, hem Kuzey Kıbrısta yeniden yapılanış olurken, Maraşın hariç kılma tutumu hem de kendine has durumuyla hep Kıbrıs sorununun bazen dışında da konuşuluyor. Üstelik, Maraşın bir de B.M. kararlarıyla resmen ayni örgütün kontrolunda açılması da vardır. Bu çok yönlü Maraş, yeniden direk Türkiyenin hamlesiyle birlikte dünya kamuoyuna dek konuşulmaya başlandı. Tabi en paradoksu, bizim koltukçuların dilinde belirdi. Maraş konusundaaki uluslar arası kararlar net iken bizim kiler ve Türkiye, kendine has algısıyla konuyu banbaşka yerlerde dolaştırılmaktadırlar.

Maraş yeniden gündeme düştü. Aslında benim gibi düşünenler için sürpriz deyildi. Çünkü, Türkiyenin adaya çıkmasından sonra, nasıl ki geri gitmeyip kendi kontrolunda yer olacağı inancı kadar, dünyanın gözü önünde kapalı brakılıp, geri rumlara verileceği vugulanan Maraşın da gün ola açılıp paylaşılacağı düşüncem dehep  oldu. Şimdi oluşturulan havıza kaybıyla kamuoyuna yönelik algılar işletilirken, oluşan kuralsızlık döneminde bu fırsatın kulanılmaya çalışılındığı ve ilk hamlelerin de doğrusu başarıldığı da kesindir. Üstelik senelerdir B.M. kontrolunda açılacağı kararına ve her görüşmede ilk açılım alanı olmasına karşın, özellikle AKP dönemiyle kadim hukuktan tutun denererek parça parça açılıp Kuzey Kıbrıs eksenine katılması politikası da şişirilmeye başlandı. Üstelik, sağ olsunlar Yılmaz Polat gibi Kemalist gazetecielrin de katgıları küçümdsenemez derecededir.

Bir hatırlayalım: Türrkiyey adaya çıkarken, Atila hattı denilen çizgide kalacağı kararı da vardı. Boşalan yerleri ve direniş olalmama nedeniyle Türkiye askeri bu hattın ötesine de kolayca geçer. Gelen eleştirilere de “bunları zaten geri vereceğiz” yanıtını veriliyordu. Bu araada bu çizgi dışında olan Maraş veya Varosi de vardı. Ancak, Maraşın önemi ve uluslar arası büyük yatırımlar nedeniyle, gelecek tepkileri de öteleyerek bu bölge isgana kapalı ve direk Türkiye askerinin kontrolunda kapalı bölge olarak statikolaştı. Daha sonra yapılan tüm görüşmelerde Maraşın en kısa zamanda sakinlerine geri verilmesi anlaşmalaarı da var. 79 Denktaş Kipriyano ilkelerinde yine Maraşla ilgili hitap vardır. Ardından B.M. deişik kararlarla, Maraşın B.M. gözetiminde eski sahiplerine iyade edilmesi de var. Fakat, bunlar hiç uygulanmadı. Konuşulmaları resmen yok saydırtıldı. Ama, her Kıbrıs girişiminde Maraş bazen birlikte bazen kendi özüyle hep konuşuldu. Bu arada bölgenin yağması  süratle yapıldı. İşte Maraşın kısa geçmişi bu.

AKP dönemiyle ve Kadim hukuk yoluyla vakıflar yeni Osmanlı yeniden yerleşim politikaları gündeme oturtuldu. Pek karşılık bulmasa da K. Kıbrıs ile Türkiyede işdahları kabartı. Oysa Yetmişlerde Denktaş bu yolu ısrarla araştırıp sonuçta olmayacağını inandı. Bu dahi saptırıldı. Tüm çabalar, Maraşın kapalı olma koşulunu kulanıp, fırsat denip tam da dünya kendi hukukunu yerlebir etiği dönemde, açılımla K. Kıbrısın direk denetimiyle var olan ilkeleri yok etme denemesidir. Fakat, havıza kaybı ve ganimet işdahı birçok yanlışın kolayca kabullenmesine zemin hazırlanıyor.

Birileri çıkıyor ve aslında Maraşın ayrı statüsü olmadığını gayet pişkin söylemesi tesadüf deyildir. Uluslar arası kararlar maalumken, kendi düşünceleriyle ulusal hukuk söymleme pişkinliği de doğallaştı. Fakat, Maraş konusundaki tepki direk kalıcımı yoksa günü kurtarmakmı onu ben şimdilik bilemem. Ama, bildiğim, yaşanana ve yazılanlara rağmen, pişkin pişkin yalan söyleyerek doğru diye kandırtma şartları epey yaygınlaştığıdır. Bu genel Kıbrıs konusuna bakıışın yanlışının Maraşa taşınmasıdır. Nasıl ki garantörlük ile söylenen çelişkisi yutturulurken, Maraştan yağma beklentili kesimlerin her yalanı  yutma durumu da vardır. Şimdi Maraş Güvenlik Konseyinde, Karar nasıl lur bilmem. İngilterenin hinlik yapıp yumuşatmalar gerçekleşeceği kesin. Ama, Maraş orda durdukça, Türkiye rejimi Yeni Osmanlı fetihçilikte itihatcı Kemalistleri de peşine taktıkça, bizim işbirlikçiler şükran teşekkürle ganimet beklerken ve en önemlisi Kıbrıs konusu resmen ikili yapısaal düzeyde yol aldıkça bu süreç hep yaşanacak. Fırsat olursa da Maraş kapalılıktan fetileşmeye doğru evrilmeye devam edlilecektir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin