Türkiye cumhurbaşkanının bu yıl ki 20 törenlerine katılacağı yanına, 19 Temmuz meclis konuşmasında önemli mesaşlar vereceği eklentisi, günler yaklaştıkça, sıkıntılar artıyor. Aylar öncesinden başlanan probaganda, devamında gerçekleştirilen sık sık gelgitlerle, atılan adımlar, geleceğe yönelik oluşturulmaya çalışılan yapılanış, ister istemez kuşkulardan tavır koymaya doğru da eylimleri zorlamaya başladı. AKP gerçeğini bilen, K. Kıbrısta özellikle iki yıldır direk müdahalelerle şekillendirilenler, Türkiyeye girişlere dahi müdahale edilirken, kendi işbirlikçi partielrin kurultaylarına dahi önemsizleştirme tutumları, Erdoğanın açıklamasıyla tekrarlamaları ve yaptıkları, ister istemez kuşkularla şüpeleri de artırıyor. Aslında, tahminler dahi vardır. Hele de hazırlanan koşullarla da yetkilerin nerede ise açıklamaları dahi elçilik merkezli olması, elbet soruları da can yakıcı şekle getiriyor.
Cuma günü Erdoğan Ayasofyada namazını kılıp açıklama yapar. Ayasofyanın da hikayesini zamanında yazdıydım. Tamamen camiye çevrilerek Atatürk uygulamalarındaki geriye dönüşü ozaman, Türkiyenin muhalefeti dahi basit olay gibi algılatmaya çalıştı. Neyse, Türkiye Cumhurbaşkanı Kıbrısa gelip de müjda vereceğini tekrardan belirti. Ayni saatlerde ise alışılmamış başka açıklamanın içeriği açıklanıyordu. CTP, mecliste yapılacak ve Erdoğanın tek konuşmacı olduğu toplantıyı tıpkı TDP gibi boykot edeceğini anlatıyordu. Bu önemli bir durumdur. Hele de CTP olunca oldukça düşündürücü olması gerekir. Demek ki CTP düne dek bu tip eylemlere karşı çıkarken, hükümet olduğunda Türkiyenin taleplerini gerçekleştirirken, AKP ile ilişkileri düne dek iyi iken, üstelik bu ilişkiyi CTP deyil AKP tersdüz etiği durumlar düşününce, gerçekten sıkıntının varlığı ortada. Herhalde CTP gelinen koşullarda resmen hükümet olamayacağını, Kıbrısla alakalı atılacak adımlarla buranın görülmek istenmeyen gerçeklerinin de keskin acısını da hisetme zorunluğu oluştu.
Tekrar edecem: CTP hangi nedenle olursa olsun, düne dek işbrilikte hep isteneni yapan partiydi. Gayet iyi de bilir ki K. Kıbrısta hükümet olmak saraya gitmek için Türkiyenin onayı olmadan gerçekeleşemezdi. Bu tavrı koymada herhalde daralan iç yetki brakıştan, iş adamamlarının işelrine dek el koyma gerçekleri karşısındaki arayışın bir sonucudur. Nedeni ne olursa olsun, CTp boykotu oldukça sıkıntıların artığının işaretidir. Hele de günümüz CTP gerçeğini de doğru anlıyrsak. Ayni zamanda hem CTP hem de diyer parlementer partilr, Türkiyesiz hükümet olamayacaklarını gayet iyi bilir. Akıncı deneyimiyle de sarayda otursanız dahi bir kalemde sizi ziyaret etmeden sıfırlanırsınız. Dahası, siz kendinizi ne kadar işbirlikçi olduğunuzu kanıtlamak isterseniz, yine de karşıt sizi işbirlikçi olarak kulandıktan sonra,bir yere savurur. Küçükten Denktaşa bunlar zaten yaşandı. Şimdi, Erdoğan gelip açıklamasını yaparken, iki parti parlementoyu boykot edecekler. Elbet, içinde danışıklıklık yoksa, Erdoğanın karşı hamleleri de gelmesi muhtemelin ötesinde kesindir.****
Kuzey kıbrısı önümüzdeki birkaç gün böylrsi ağır koşullar beklerken. Tuhaf bir Türkiye yorumuna da rasladım. Türkiyenin muhalif kanalarından TELE 1 yorumcusu Merdan Yanardağ, resmen Kıbrıs konusundaki devletçi tutsaklığın itihatcı Kemalis bakışını yorumluyordu. Özünde, “Erdoğanın batının esiri olduğu, şimdi Kıbrıslıların düşünmesi gerektiğini, en önemlisi bağıra bağıra gelen daha ilhaklı uygulamalar olurken de tavizler verip federalizmi savunacağı” tuhaf, konuya uzak şekilde yapıyordu. Buda Türkiyedeki devletçi muhalefetin, onca Anti Erdoğancı duruşlarına karşın, Kıbrısta nasıl aynılaştıklarının çok acı itirafıdır.
Türkiye demişken, bir başka tuhaflığı daha eklemem gerekir: TBMM bulunan 4 parti Amerikayı ziyaret ederler. HDP aralarına almazlar. Haber dahi vermezler. Bunun üzerine de HDP sonradan kendisi de Amerikaya gidip temaslar yapar. Kıyamet kopar. Kimse, neden onca karşıt 4 parti giderken, HDP dıştalandı diye sormak yerine, HDP neden tek başına gidiyor sorularını sormaya ve paranoya politikalarını yükseltmeye başladılar. Herkes HDP oyunu isterken, yaanında olmasını da istemiyor. Karşıt dedikleri AKP ve MHP birlikte gidilirken, HDP olmaması sorun deyildir. Ama, oylarda ısrarla talepkarlar.
Şimdi sıkıntının anlamını anladınız mı: kurgulanan ve kritik denilen aşamada, bazı gelişmelerin önemi oldukça dikat çekicidir. Erdoğaan gelirken, yapılanlar ortadayken, CTP boykot yapması sıkıntının derinleştiğinin işaretidir. Anlamı ne olursa olsun, sonuç bu. Öte yanda, karşıt iki bloklu Türkiye nedense ortak ziyaret ederken, oylarını ve desteğini istedikleri partiyi dıştalayıp işleri kurtarıylar. Bunun anlamı ise kesin. Bakalım mevlam bize daha neleri gösterecek.