Son dönemde yaşadığım internet sorunu hala sürüyor. Bu nedenle, örneğin Çarşanba günü yazdığım Kürt coğrafyasındaki fay hatları yazım, takılıp kaldı. Böylelikle yayınlanmaya gidemedi. Bu makaleyi günceleşmiş iekliyle ilerdeki günlerde tekrardan ele alacam. Konumuzla alakalı olan Almanya ve Peru makalesi ise birkaç defa internet kesimiyle durdu. Fırsatı bulup yaklaşık 14 saat sonra yazmaya yeniden başlamaktayız. Geri braktırılmış, darmadaın ve alt yapısız ama pahalı internet gerçekleriyle debeleşmeye devam etmek de zorunluluğun normaleşmiş şekliyle de konunun girişine oturtuldu.***
Dünya birçok krizi birlikte yaşıyor. Bunun elbet siyasetin yönetememe eksikliği ile daha bir ağırlaşıp önümüz belirsizleşmektedir. Sorunların yaşanan gerçeği ve kitlelerin yöneliş biçimi akımından da önemli babzı göstergeler de var. Seçimler, bir anlamda, yaşanan olumsuzlukların kitlelerdeki yöneliş şeklinin de birlikte ele alınma zorunluluğunu doğuruyor. Hafta sonu deyişik iki ülkede yine dyeişik kategorideki özelikelriyle iki seçim gerçekleşti. Almanyanın gelişmiş kapitalist durumu ve perunun yeni sömürge karakterislikleriyle birlikte kıyas bakımından önemli örneklem olmalı. Üstelik, seçimlerle krizlerin siyasal karmaşadaki dolaşımı da önemlidir.**
Hafta sonu Almanyada, doğu eyaletlerinden Saksonyada yerel seçimlr yapıldı. Daha doğrusu eylalet seçimleri desek daha doğru. Bu seçimin önemli bir özelliği de Sombahardaki genel seçimler öncesi son seçim olmasıydı.
Saksonyadaki seçimler aynen Almanya genelindeki gelgitleri yansıtı. Seçimlerin kısa öncesinde Yeşilerin önde olduğu Hristiyan demokratların düşmekte bulunduğu kamuoyu araştırmaları vardı. Son anda tıpkı genel Almanya kamuoyu araştırmaları gibi, aniden Yeşiler birinciliklerden gerilemeye başladı. Hristiyan demokratlar ise yükselişe geçti. Saksonyada yaşanan kısa dönem deyişimi, yeniden Hristiyan demokratları oy artırarak birinci sıraya getirdi. Yeşiler ise birinci olmayı beklerken, yine de az bir oy kazansa da ikinci sırada sonuca ulaştı. Hristiyan kesim yeniden tıpkı genel Almanyadaki tekardan yükselen parti durumuna geldi.
Hristiyanların güçlenmesinde,Yeşiler içi çıkan ve kendi duruşlarına ters gelişmelerin önemli katgısı oldu. Diyer yandan faşist aşırı sağ parti kazanmasın diye belirli kesimler de Hristiyan partisine yöneldi. Faşist Muhafvazakar eksen tekrardan oynandı. Sosyaldemokratlar ise tüm dünyadaki gerilemenin tekrarını Saksonyada da yaşadılar. Burada, Sosyaldemokratların neoliberaleşen kimlikleriyle bir çekim alanı olmaktan uzaklaşmalarının katgısı çoktu. Sol partinin de gerilemesi, genel alman halkında soldan sağa kayışın bir işaretidir. Hele de Yeşillerdeki son yaşananlarla, adeta karşıyız dneilen olgulara iktidar aşkıyla destek haline gelişi, Yeniden Hristiyan dmeokratların yükselmesine yaradı.
Almanyada önemli bir yöneliş de dikati çekti. Tıpkı birçok batı ülkesinde olduğu gibi, faşist partilerin iktidara gelmemesi için, kitlelerin ötekine oy verme algısı işe yaradı. Dün Fransada Makronu seçtirirken, şimdi de yükselen aman faşizme karşı Hristiyan demokratlara destek eylimini de tetiklemektedir. Hele de sosyaldemokratların seçenek olmaktan uzaklaşması, Yeşilerin kendi kendileriyle çelişmesi, Faşizmin de kazanmama adına Hristiyan demokrat partide yeniden oy oranında toparlanıp yükselmeye geçildi. Bunun Sonbahardaki yansımasının ayni gidip gitmeyeceğini de yaşayarak göreceğiz.******
Bir başka önemli seçim de Peruda oldu. Latin Amerika da oluşu, son dönemde 4 devlet başkanını, ya istifa etiren, ya da kaçan veya görevden alınan şekliyle siyasal yaşantının geçtiği ülkedir. Perudaki seçimi Özgür sosyalist parti adayi kazandı.Kastilyo öğretmen kökenlidir. Rakibi ise meşur Fujimorinin kızı idi. Peruda uzun zaman sonra sol seçim kazanıyordu. Kastilyo kısa dönemli kamusallaştırma, eğitime kaynak ayırmak ve toprakta reforum gibi idiyalarla kazandı. Tüm sermaye, mafya vve faşist kesimin birleştiği sağa karşı kazandı. Yerlei kökenli oluşu ve kırsal alanın desteği sonucu başkan oldu. Fakat, parlementoda partisi oldukça azınlıkta. Yine de Peru gibi ülkede solun seçimi kazanması önemlidir. Mafyaların cirit atığı, ölüm mangalarının katliyamlar gerçekleştirdiği, Amerikan etkisinin oldukça fazla olan bir ülkede sol hem de kısıtlı olsa da kamusal sosyalist prokram sunan Kastilyonun kazanışı önemlidir. Önerilerinden birisi olan yeni anayasa için kurucu meclis konusu ise azınlıkta olduğu parlementodan geçirmesi güç görülüyor.
Peru yeni sömürge bir ülke. Son yıllarda tam 4 başkanı şu veya bu yöntemle görevden uzaklaştıran ülkedir. Mafyalar cirit atıyor. Üstelik sola karşı oldukça kirli politika da uygulanıyor. Örneğin, seçimlrin son anlarında, bir köyleük bölgede katliyam yapılıp bunun Aydınlık yol tarafından yapıldığı probaganda provakasyonu dahi yapıldı. Solu satılmış, dış düşmanla işbirliği yapan, teörist gibi suçamalarla kuşatılar. Bu suçlamalar bize hiç yabancı gelmiyor. Bu koşullarda Kastilyanın kazanması başarıdır. Fakat, gidişat için oldukça soru işaretleriyle doludur. Devletin yapısı sermsermayenin tutumu ve mafya gerçeklikleri yanında parlementodaki dağılımlar, Kastilyanın geleceği için soruna açık alanlardır. Unutmayalım, Latin Amerika bize kazanan sol adaayların parlementer veya yargı darbeleriyle de devrildiği örneklerle doludur. Berezilyadan paraguaya bu örnekler yaşandı.
Yine de Kastilyanın kazanması önemli. Bazı prokram hedefleri de belirleyicilik taşıyor. En azından Peru yeniden ileriye atılım için tartışmalara girdi. Yeni anayasa ve madenler gibi konuların kamulaştırılması sıkıntı yaratmaya, ancak gerçekleştirildiğinde önemli mesafe alınacak konulardır. İzleyip göreceğiz.
Kısaca, Almanyadan Peruya yapılan seçimler, bize kriz döneminin siyasal birer deyerlendirilmesi gereken örnek sundu. Belli olan bu karmaşanın daha çok gideceği işaretleri veriyor. Özellikle faşizim tehhlikesi ve partielrdeki üretememe sıkıntısı, halk tercihlerinde kendine has deyerler de getiriyor. Bakalım, yarın bu sonuçları nasıl deyerlendirme sonuçları önümüze gelecek.