Tuhaf gerçekliğimiz oluştu. Yaşananları konuşmuyoruz. Özellikle de yaşananın sistemsel gerçekliği ağır olan konuları. Sonra başlarız “sanırım” hülyasına. Sanki konuşulmadan herşeyin bildindiği takıntısına takılırız. Konuşulmaz ve gidrek de unutulur. Derken, son günlerde dyeişik birçok sorunda ortaya çıkan “gerçeklerden kaçamazsınız” sarsıntılarına. Birileri konuşmaya başlaıyor. Konuştukları kimisi için bildiklerimiz olurken, gerçekten konuşulmadığı için de yeni nesil için bilinmeyenlerdir. Bir meraklılık başlayıp hangi kaynaktan olduğuna bakmaksızın, ortaya serilen ve oldukça kirli, ağır gerçekler yeniden gündemelşir. Peker olayı bunun en somut kanıtıdır. Hele de havıza kaybına rağmen kimisinin “zaten biz onları biliyoruz” tuhaf savunması, onuşulmadığı ve sorgulanmadığı için kulanılan bu ifade anlamsız ve kendini savunma refleksidir. Yine görük ki bir yerden başlayınca, hele de devlet şekliyle alakalı olunca, geçmişe gidilir, konuştukça yeni etkier de etrafa saçılır. Peker konumu bilinmesine rağmen, devlet içi hesaplaşmanın kirli şekileriyle ortaya saçılmasına rağmen, olay yine de karşılık buldu. Şunu da ben yakaladım: bizde de olan garip sığıntının yanlışı kesin. Sanki biliyoruzla gerçekler geçiştirilirse, ilerde oluşacak yeni nesil bunları bilmeyeceği için bilinmezlik de oluşuyor. Nitekim, Türkiyede başlayan ve resmen devlet krizi ile yönetim şeklinin resmini ortaya seren Pekerin videyoları, olduğu yerden durmayıp, geçmişe dek uzanan konuşmalara sıçrıyor. Bir de konu Türkiye olunca, Kıbrısa yansımaması da mümkün deyildir. Yeter ki Kıbrıslılar da kaçmayıp konuşmak istesin…..
Son gelişmelerin siyasal simgesini koyalım: Mafyotokrasi yapılanıştır. Mafya, siyaset ve paramiliter yapıların saydamlaşarak devlet siayseti haline gelişin yansıyışıdır. Bunu ilerde açacam. Doksan ortasında tam da Susurluk öncesi de Mafya siayset eksenli önemli makalem var.
Konuyu biraz kısa zaman öncesinden alalım: Çok deyil 1 yıl ile yetinecem. Türkiyede özel şekilde Çakıcıyı ve arkadaşlarını kapzayacak Ayarlama düzenleme adıyla af çıkarılıp hapisten kurtulurlar. Alayetin Çakıcının siyasete nasıl yeniden girdiğinin ilk hedefi de muhalefet lideri Kılıçtaroğluyla yaşadık. Botrumda, eski mafya ile siyasetle alakalı 4 kişinin Botrum marinasındaki resmi ortaya serildi. Tam da o günlerde dünyada haber olan ve Türkiyede haber olmayan Kolonbiyada kokayin yüklü ve Türkiyeye gelecek olan geminin de yakalanması yaşandı….
Bunlar pek birlikte konuşulmadı. Ayni haberler devam ediyordu. Tivit atı diye sorguya uğrayıp içeri girilirken, Kokayin yüklü gemiden pek ses yoktu. Bu arada Marinanın eski sahibi Azeri iş adamının da Feytulahı ziyaret etiği için hapse girdiği, kısa haber şekilde duyuldu. Ağırın da ilgili Marinanın sorumlusu, oğlunun da şirketin yöneticilerinden birisi olması da ilgi görmedi. Ama, nerde Ağır ismi olunca hep Doksanların karanlık günleri ve Susurluk akla gelir. Susurluk ve doksanlar denilince de K. Kıbrısa uğranmadan olmazdı. Ama, tüm bunların suç örgütü liderlerinden Sedat Pekerin videyolarına ihtiyaç varmış gibiydi!
Türkiyede gündem olan Peker videyoları tam da bu gelişmeler sonrası geliştirildi. Olaayın tam nedeni bilinmese de, yine de belli olan devlet içi krizin güç paylaşım işi olduğu çoğunlukla tahmin edilmektedir. Elbet, Türkiye olup da Kıbrıs da dışta kalmmazdı. Daha baştan Adalı cinayeti olmak üzere konu zincirine eklendi. Garip gelmesin! Hele Adalının CTP resmi organında yazı yazdığı, ilgili partinin hem cinayet anında hem de sonradan uzun zaman kalmasına karşın, cinayetin üstüne gitmediği gerçeğini, şimdilik yok sayalım!
Türkiyede Pekerle başlayan videyo probaganda veya başka maçlı gelişmeler devam ediyor. Oysa, bunların bilinmesine veya fazlasının da öğrenilmesine rağmen yayınlanmayarak yok olmaya erteletenler, şimdi Pekerin devlet içi hesaptaki kullanımıyla da yeniden gündeme geldi. Elbet, şu farkı koyalım: yaşanan devlet içi çelişkilerin sıçramasıyla gerçekleşti. Bu bilgileri kulananın kendi lehine avantaj için de olduğu kesin. Ama, hani derlerdi ya “biz zaten biliyorduk” kesimi var ya aslında bunun gündeme düştüğü zamanki etkisi tartışılmazdır. Bu bir anlmamda bize egemen siyasetin yönetme ilkelerinin de mesajıdır. Pekerin haklı veya haksızlığı bir yana “ki siyaset içindeki tutumu belli” ozaman gerçek devletin gerçekliğidir. Herkese teörist pislik denilirken, bunu diyenlerin neleri yaptığının da sonucudur. Hele, tahmin veya şüpe üzerine insanları içeri ataan savcılığın konu üzderinde sesiz kalması da hukuk devlet şeklinin önemli yansıyışıdır.
Elbet bu tartışmalar Kıbrısa da şimdiden uğradı. Adalı Cinayeti, Ömer Lütfi Topal cinayeti, Asil Nadirin kaçırılması, Orşov bankalarından birisinin Ortağının Ağırın şöferi olması ve nicesi. Tabi daha birçoğu da var. Elbet, söylenmese de Türkiyedeki Doksanlar Kumarhane hikayelri nedeniyle,Kumarhaneler Türkiyede kapatılıp K. Kıbrısa taşınması da vardır. Nitekim,her yıl yayınlanan kirli kara para raporlarında adamızın kumarhane ve bankalarının da yer alması tesadüf deyildir. Anlayacağınız: Türkiyedeki gelişmeler burayı da direk etkiler. Gözden kaçırsak da mutlaka ortaya çıkarlar..***
Türkiye medyalarından internet yayınlarınaa bunları takip ederken, önceki yazımdaa yazdığım gibi Fuat bey adamızdaydı. Açılış yaptı. Erdoğan direk Türkiyeden katılarak açılışta konuştu. Dikat, Fuat beyin ziyaretleri doğallaştı. Erdoğanın açılışlardaki konuşmaları da normalleşiyor. Bunlar eskiden olmazdı. Hele müdahaleler, çoğu zaman telefonla, çağrılarak veya birileri tarafından yapılıyordu. Oysa, şimdi en ufak işte dahi Fuat bey korumalarıyla çıkarma yapıyor. Erdoğan önemli denecek konıularda “seçimler dahi” katılarak müdahale ederek içeleşiyorlar. K.Kıbrısın geldiği hal da bu. Bunu da gözden kaçırmayalım. Kaçırırsak,doğalaşan ve önemli tehlikeler içeren adımları yarın bolduzer şekliyle üstümüzde bulacğağız.
Ufak açılışlar dahi yapılış şekli veya ziyart şekileri, K. Kıbrısın geldiği sömürgesel koşulun aynasıdır.
Gerçeklerden kaçamayız. Yapılanışlarda da önemli gerçeklikler vardır. Siyaset, mafya, paramiliter şekiler ve yasal ile gayrı yasalığın da çizgilerinin kaybolmasını da yaratır. Son dönemlerde yaygınlaşan Mafyotokrasi kavramı da anlamını yaşanan gerçeklerin üsüne çıkarak şekilendi.