Kıbrıslıtürkler aslında 1957-58 dönemlerinden beri uzayan Kıbrıs Sorunu ve baskılardan dolayı didinme ve yaşamın artık bittiği noktadadırlar. İngilizler buna galiba “Burn out” diyorlar. Sanırım Türkçeye de “usanmak” ve “tükenmek” olarak da çevrilebilir. Bu yüz bin kişilik toplum, bilhassa 1963 sonrası yaşadığı travmaların da devamıyla binbir zorluk ve baskıya rağmen hayatına devam etti ve sorunlar tam bitmiş dediği anda da 1974 savaşını karşısında buldu. Sonra 1974 sonrası Kuzey’de bir hayat kuracağım dedi ama toplumu aslında bitiren 47 yıldır üzerine yapılan siyasal ve kültürel saldırılar oldu. Kolay değildi aslında 80 milyonluk bir devletin dalgalar halinde üstüne gelmesi ve yaptığı baskılar… Kolay değildi, ne siyasal ne kültürel ne de ekonomik olarak birçok sorununu çözememiş, hukuktan ve insan haklarından mahrum olarak yaşayan Türkiye’nin tüm sorunlarının yansımalarını Kuzey Kıbrıs’ta da yaşamak. Mesela belli ki 1981 yılında toplumun tercihi bayağı öfkelendirmişti o zamanki darbeci askeri vesayetçileri. Tabi ki arada yaşananlar, siyasal iradeye yapılar müdahaleler, seçimlere yapılan bariz engellemeler ve buraya demografik değişim amacıyla getirilen nüfusun ayrı talep ve istekleri… Evet, bu durumlar tüketti Kıbrıslıtürk toplumunu… Artık hayattan bir beklentisi yok. Ama pek tabi ki hayat devam ediyor ve maalesef kafasını eğip her türlü aşağılamayı kabul edenler toplumun umutsuz yüzünü pek yansıtmıyorlar. Statükoyu Kollayanlar, menfaatçi ve de biyatçı olanlar elbette hayatlarından memnun ama toplumun değer verdiği etik değerler, onur ve haysiyet kalmamış, gün geçtikçe tükenmekte olan bir toplum var önümüzde.
Toplumu sadece duygusuz ve bir robot gibi görenler için toplum yapısı pek ilgi alanları değil ama sorun acaba öyle mi? On yıllardır devam etmekte olan Kıbrıs Sorunu’nun tam karar verilecek ve çözüm bulunacak denilen bir aşamada güya seçimlerle siyasi iradesi değiştiriliyor, seçimler sırasında Türkiye’den de uzanan müdahaleler ve provokatörlerle değişen siyasal iradesi, Cenevre’deki görüşmelerin akamete uğratılarak toplumun hiç de alışık olmadığı bir şekilde ayrı devleti tanıtma talepleri, arkasından da ilhak söylentileri…
Gerçekten Kıbrıslıtürk toplumu Türkiye’ye ilhak edilmeyi mi istiyor? Yoksa 1963 yılından beri devam eden sorunun bir şekilde sonuçlanarak artık huzura erdirilmesi, refahının artması, savaş talepleri ve çatışma istençlerinin biterek her bakımdan bir huzurlu ülke yaratılması…
Kıbrıslıtürk toplumunun karakterini, kültürünü temsil etmeyen, biyatçı ve kafa eğmeci özellikleri olan ve Kıbrıslıtürklerin ne kültürünü ne de karakterini temsil etmeyen insan şekli ile, ilhakçı ve barıştan yana olmayan politikalarla ne Kuzey Kıbrıs’taki insanlar mutlu edilir, ne de tanınılır. Olacak olan kabusun devam etmesidir.
Kıbrıslıtürklerin esas çoğunluğu artık bu kabusun bitmesini istemektedir. Huzurlu ve barış içinde bir Kıbrıs ve bölge görmek istemektedir.
Bu yüzden Kıbrıslıtürkler mevcut statükodan ve yaşatılan kabustan memnun değildir.