Son döneme kadar, dünya gelenek haline getirdiği 1 Nisan şaka yapma geleneği yaşatılıyordu. Genel olarak, doğru olan deyil de olması mümkün olmayacak şekle sokulan gelişmelerle, olaylarla yalan yapılıp sonra bunun şaka olduğu söylenen esbirili yaşayış şekline gelindiydi. Özellikle, şaka yapılıp aldatmayla adeta olmayanı olacakmış gibi aktararak, karşıtı kandırma şekliyle gün yaşanıyordu. Özellikle, bazı kesimler de buna uygun bir gün önceden uyarılınıyordu. Şaka olup karşıt söylendiği için bunun yalan olmamasına dikat edilmesi söyleniyordu. Amaç biraz da gülmek olmaktaydı. Fakat, son döneme gelindiğinde doğru ile yalan, gerçek ile yanlış öylesinekarıştırııldığı için artık bu tutumlar giderek yok olmaya başladı. Dahası,insan ilişkilerindeki samimi ortamın daralması, siyasetin en keskin yalanı çekinmeden vurgulaması, ufak şakadan kavgaların oluşması ve sorgulamadan kişilerin hemen inanır algısına esir düşme gibi birçok nedenden dolayı günün yaşatıllması epey daraltıldı. Dahası, düşünülen şakaların bazen hukuki olarak suç denilmesi, siyasetin bu tip hoşgörülük durumundan uzaklaşması ve konular üzerinden uyarmanın etkisizleşip, hat da en çirkin yalanın bazen başarı hikayesi gibi oluşma deyerleri sonucu, hem şaka yapmanın alanı daraltılırken, ilişkilerin deyişmesi ile hoşgörünün özellikle siyasal baskıyla kültürleşip ilişkilerdeki tuhaf deyerlerin yükselmesi sonucu 1 Nisan da pek fazla şakalarla doldu dolu geçilmiyor. Hele de ilgili güne çakıştırılan hamasetli tarihi günler de konulunca, iş artık unutmak ve yaşatmamak ekseniyle insan ilişkisindeki gülmece bağlarını da bitirme aşamasına soktu.
Nitekim, 1 Nisan Kıbrıs için önemli tarihe de sahiptir. Eyokanın kuruluşu ayni tarihe geliyor. 1 Nisan 1955 yılında Eyokanın ilanı yapıldı. Bu ayni zamanda Birleşik Kralığın Kıbrısta Klasik sömürgecilikten yeni sömürgeciliğe geçiş fitilinin de çekilip bonbanın atıldığı tarihtir. Eyoka hem de şaka gününe kondurtulup uçuruldu. Hem Rumlar için önemli gün olarak kutlanırken, EYoka kuruluşundaki iki önemli liderin de Ölümleri de epey tarihsel duruma geldi. Yorgacis, Makariyos kesimlerince ikinci EYoka döneminde darbe yapıp Enosisi gerçekleştirmek istediği için öldürütüldü. Grivas ise adaya gelip Eyokayı kurarken, sonradean Atmışta adadan gönderilirken, Açerson planı döneminde Türkiyenin de onayı ile yeniden adaya gelip “solcuları ezme göreviyle” epey katliyamlar yaptı. Çıkan çelişki sonrası dış baskılarla daa geldiği onayla, yine onaylanarak geri gönderildi. Kıbrıs politikasında Makariyosun yön deyiştirmesi ile onu devirmek ve Yunanistana adayı bağlamak için, Grivas Yetmişte adaya gelir. Kimine göre olduğu, kimine göre de zehirlendiği şekliyle yaşama son verdi. Enosisin Kıbrıslı lider figürü YOrgacisin, Denktaşla gayet iyi ilişkisi, birbirlerine övgüler vardı. Atmış dönemi içişleri bakanı olan Yorgacis,yapılan provakasyon ve cinayetleri çözme yerine, çözmek istenenlerin öldürülmesine engel ollmayan bakan şekliyle de tarihe yazıldı. Örnek,Cumhuriyet gazetesi iki gazetecisi ve bonbalanan anıt ve camiler olayları gibi.*****
Yine 1 Nisana geldik. Yine tarihi olacak bir simgeye tanık oluyoruz. TRT yapımı dizinin “bir zamanlar Kıbrıs” galası yapılacak. Tartışmalar hep eksik ve özüne dokunmama ikilemindedir. Ayni süreçte direk ilhakın da konuşturulduğu ek idolojik siyasal sesler de duyuluyor. Elbet direk K. Kıbrıs sınırlı tartışmalara dalmayacam. Gerçekleri şaka günü olan 1 Nisanda yazacam. Çünkü hala şu kısgaçta muhalefet ve karşı çıkma yapılmaya uğraşılıyor: Bizim burdaki yönetimi suçlamak la yetiniliyor. Neden izin verdiği veya engelemidiği soruluyor. Oysa yaşanan net: tıpkı TRT gelip diziyi çekmeye başladığı andan itibaren burdaki koltukçuların haberinin dahi olduğu kuşkuluyken. Pandemi yasakların bunlara uygulanmadığı, belediye başkanlarını dahi dikaete almadığı, tarihi eserlere zarar vermekten çekinilmediği tüm olgular yaşatıldı. Elbet, tüm bunlardan sonra da Mağusada yapılacak Galadan izin istemek veya pandemiye uymalarını da beklemek saftilik dahi deyildir. Oysa bizim birçok örgüt konuyu hükümete soruyor ve durdurmasını istiyorlardı. Tabi ki kararı alan onlar lolmadığı için ve en önemlisi gerçekle onları koltuğa Türkiyenin getirdiği kesinken,nasıl böyle bir tavır alınacaktı?
Yine sorgulayalım. Birçok Pandemi döneminde ihlal olayları yaşandı. Jet sgandalı gibi… Burdaki koltukçularımız sadece araştıracaklarını söyleyip veya bazılarında yanıt dahi vermeyip konular geçiştirildi. Çünkü hep ayni gerçek; kararları onlar almadığı gibi Türkiye yetkililerinin elini kolunu salayıp buraya geliyor, diledikelrini yapıyorlardı. Bizim kilere bazen söyleyip mmasgot gibi kulanırken,bazen hiç söylemiyorlardı. Yetkilerin Fuat beyin elinde olduğu ve Galanın yapılmasında yine Fuat beyin geleceği de söyleniyor. Hat ta kimse Maraşa giremezken birden ilgili askerin kontrolunda olarak ansızın girilip piknik yapıldığı da yaşandı. Tüm bu gerçekler ile son hükümet kuruluştaki durumlar unutulup hala pandemi yasaklarla hükümetin durdurması ikileminde oynanıp duruluyor.
Yeniden kısaca anımsatalım: son dönemde ilhak konusu direk yazılıp çizilmeye başlandı. Sadece yazıyla dyeil yetkileirn alınmasından yurtaş yapımına dek pratik uygulamalar da hızlandı. TRT ise AKP kültürel idolojik hegemonya kurma adına dizilere hız verdi. Yeni resmi tarih yazmak ile Kültürel idolojik hegemonya kurma çabalarında dizilerin epey önemsendiği de kesin. Kıbrıs dizisi da bunun parçası Öyle ki TRT çekim yetkileri bizim koltukçuları maraşa askerden izinsiz sokamazken, oradaki çekim için Maraşa girmeleri kolayca sağlandı. Bilmem durmadan siyasal egemenlik diyen koltukçuların haber oldu veya izin verdiler mi? Elbet hayır. Ama, kitaba uydurma adına sıkışıncaa çekinmeden her konuda olduğu gibi yalan söylemekten de çekinmeyecekler. Zaten beklemediği anda kendini başbakanlıkta bulan Sanerin yine tarihi gaf ile teslimiyet sıkışıklığında “Galaların yasak olduğunu pandemide belirtmedik” demesi de çaresizlik içindeki dil kelime kaçışıdır.
Demek ki; konu buraadaki işbirlikçi kesim elinde deyildir. TRT planından Fuat Beyin gelmesine dek her olgu Türkiyede belirlendi. Nitekim, Galaya yerel kimin katılacağı da bildirimleri buradakiler deyil Türkiye tercihli bildirimlerle yapıldı. Bizim Muhalif bazı kesimler Pandemi konusunu söylüyor. Oysa yine Türkiyede sırf kongrede şov yapıp gösteriş için Pardi kongrelerinde yaşananlar ortada. Hem de Türkiyedeki Pandemi konusunu yükselterek sonucuna rağmen göstere göst Erdoğanın nutukları da malum. Ozaman; K. Kıbrısta pandemi kararları veya sağlık etkisi deyil Gala ile mesaj verme ile Türkiyedeki kÜltürel hegemonya hedefli çıkışın yansıyışını yaşıyoruz. Beyenin beyenmeyin gerçek bu. Sorumlu derseniz, Türkiye. Hedefi de belli. Zavalı bizim bazı makamcılarımız da “tanıtım ve turizm” diyorlar. Bu kadar saççmalamaya da yanıt vermek dahi ayni saçmalığı yapmaktır. Ozaman, Galanın kimin yapıp amacıyla konuştuğumuzda gerçeklere ulaşma şansımız kalır. Bakalım muhalefet ne zaman konuşacak?