Zaman zaman ben de şu yanılgıya düşerim: yazdığım konuda sanki karşımdaki gereken bazı önemli bilgileri bilir gibi davranıuyorum. Uzaktan yapılan bir açıkılamayı bilip, buradaki mesajı da alabilecek düşünceye sahip kılındığına inanç getiriyorum. Genellikle karşımızdakini hem iyi analiz edip, hem de görüşünü doğru yakalarken, onun ters düzeyde gelişmelerin farkında olduğu yanılgısına da düşme paradoksunu da yaşadığım oluyor. Böylelikle, bazen karşımızdaki bilmediği halde bilir gibi davranışına, biliyor kanatkarlığı ile tartışmaya yoğunlaşırız. Şu tehlikeyi bilip de pratikte düştüğümüz oluyor: karşımızdakinin farkında olmadığı halde farkındaymış gibi davranıp onun cihaletle davranıp, gerçeklerden uzak bilinçlenme yanılsamasını göz ardı ederiz. Nitekim, birçok konuda klişeler veya yerel hamasetle oluşan düşünce sonucu karşıtın ne derse desin, “düşmanca” denilip ret edilen içteki faşizmin ve cihaletin dışa vuruşunu, çoğukez, anlamadan kısır döngü tartışmasına gireriz. Uzaktan yapılan ve direk bizimle de alakalı konuları “bize ne” deme ötelenmesi veya hiç bilmeme tutumları hep bizi sıkıştırılp, gerçeklerin aktarılmasında oldukça tehlikeli duruma düşürmektedir.
Konuyu son günlerin dünyaca önemli açıklamaları ve direk bize dokunan konuyla geliştirelim: Japonya denilince akla çok önemli kültürel nedenlerle oluşan siyasal tutumlar akla gelir. Hele de hatalar karşısında imtihar olayı veya disiplin deyerleri dünyada istenmese de konuşulur. Fukuşuma nükler santral felaketi ise ülkenin düşünce kültürüne oldukça deprem denecek etkiyi yaptı. Depremler karşısında zarar görmeyen, Tusunamide debelirli derecenin üstüne gitmeyen doğa afetleri sonrası, Nükler santraldaki Fukuyomadaki arızayla oluşan tahribat ve yıkımın oldukça ağır olması, ülkede birçok deyerin yerlebir olmasını getirdi. Fukuyoma Nükler santrali onca yeni teknolojiye ve korumaya karşın, Deprem ve Tusunamide yediği darbeyle oluştuğu yıkım, Japonyada epey etki yaratı. Doğal Afet övgülü Japonya gidip, yerine yeniden sorgulayan Japonya esmeye başladı.
Son haftalarda, Japonyanın eski başbakanları, peşpeşe özürlerle uyarıların dolu dolu olduğu açıklamalar yapmaya başladı. Deprem dönemindeki başbakan dahi eski beş başbakan dünyaya mesaj verecek açıklamalar yaptılar. Nükler santralerin tehlikeli olduğu, oldukça felaket getirdikleri, söylenen övgülerin aslında zararlarının çok daha fazla etki yaptığı açıklamalarını ardarda sıraladılar. Dünyaya, Nükler santrallerden vazgeçmelerini istedi. Elbet, Japonyanın Türkiyedeki Sinop nükler santralini de yapacağı düşünülürse, bunun da yapılmamasını söylemeleri tuhaf gelmeyecekti. Öyle de oldu.
Japonya, direk gelişmiş teknolojisiyle, yapındaki disiplinli denetimine karşın, yaşadığı Fukuyşumo santral felaketiyle oluşturulan en tehlikesiz santral enerjili kuramı birden parçalanıp yerlere savruldu. Japonların atom bonbası deneyimi ile Hiroşima ve Nagazaki faciyası sonrası anti Nükler silah konusundaki tutumları da malumumuzdur. Japonlar, aslında enerji krekabetindeki önemli bir bölümün “nükler enerji” alanındaki yaşanan zararlarıyla alınan acı ders sonrası, politikacıların itirafıyla gündeme geliyor. Doğal ve yeşil enerji yönelişinin de savunucuları durumuna geliyorlar. Enerji tekelerinin dünya politikasındaki yeri, son dönemdeki kendi araralarındaki rebaketle artan olumsuzlukların görmezden gelişi, Japonyanın Nükler enerji zararıyla, asavunulan en temiz ve telikesiz enerji masalını gerçekler bozuyordu. Birden, süsle cam darmadağın olup yerlere dağıldı. Sağllam olmadığı anlaşıldı.
Sadece olay anında deyil, nükler sızıntıyla uzun vadeli doğal katliyamdan tutun insanların sağlık bozulmalarına varan zararlar oluşturuluyor. Sadece anlık deyil, zamana yayılan tehlikeri de nükler güç sağlamaktadır. Japonya bunun müzeleşmiş bazı kanıtlarıyla hayat ta ayaktadır.
Peki biz neden mi ilgilendiriyor: Tam da Japonyadan başbakanlardan gelen özeleştiriler ve uyarılar dünyaya yayılırken, tam dibimizde Türkiyede, denizin karşı tarafında Mersinin Akkuyu nükler santralinin üçüncü ünitesi töreni yapılıyordu. Erdoğan ve Putinin şov politik yayılımı sanal medya birlikteliğinde gerçekleşiyordu. Oysa, Mersindeki Akkuyu santralinin deprem fay hattı civarında olduğu, deprem olasılığının gerçek halinin de düşünüldüğünde, daha ilk baştan, burada böylesi santralin tehlikeli olduğunun temel işaretidir. Hem NÜkler santrral tehlikelerinin şideti hem de deprem bölgesindeki fay hat gerçeği, olayın burada olmasının tehlikelelrini kanıtlamaktadır. Mersinin, karşı tarafta olması. Adamıza yakın oluşu, aradaki deniz mesafesinin de az durumda gerçeği, en ufak nükler santral sızıntısının adamızı vuracağı kesin. Bir anlamda, Kıbrıs halkının Mersin santral tehlikesini görüp tavır koyması bölge halklarının birlikte buna karşı direnç göstermesi şartın da ötesinde olduğu kesindir. Üstelik, kısa zaman önce kimine göre deney, kimine göre de arıza sonucu oluşan patlamanın, bölge halkındaki sarsıntısı da yaşannan ilk mesaj gibi geldi.****
Ne diyordu beş Japon başbakanı: “Nükler santrraler denildiği gibi temiz enerji ve güvence dyeildir* en ufak arızada zamana yayılacak uzun zararlar oluşturur. Biz yanıldık ve bedelini ödüyoruz. Bunu dikate alın. Vaz geçin. Üstelik, nükler santralin bir de kirli enerji artıklarının koruması var ki buda temiz oluşunu örtmeye yetiyor” diye özetlenecek açıklamaları peşpeşe yaptılar. Ayni anda, Mersinin Akkuyu santralinin üçüncü ünitesi de temeli atılıordu. Büyük şovla gerçekleştirildi. Bu ikili tutum elbet düşündürücüdür. Japonya tarihe nükler denilen silah ve enerji konusunda bedel ödeyen ülkedir. Birincisi, dünyaya mesaj verilmek için atılan atom bonbaları, ötekisi sağlam enerjidir dneilip kurulan nükler santraldır. Her ikisinin de kalıntıları epey zamana yaılacak gibidir. Japon başbakanları kendi günahlarını da ekleyip, hata yapıklarını kabullenip bunu itiraf ediyor. Dünya mesajı alır mı: bilmem. Çünkü, gerçekten güçlü nükler enerjili sermaye vardır. Ayni şekilde devletler de bunu destekliyor. Nükler santraldan nükler silaha hayal edip fırsat kulanmayı da beyinlerinde olanlar da mevcut. Net olan, Nükler santral arızalarının inanılmaz yıkımları oldu. Ratyoaktif yayılmaları ve çevrelerdeki hasarla yıllarca insanlığı kırıp geçirmektedir. Ukrayna, Japonya bunun en net örneklridir.
Japonya başbakanları, başka ülke liderlerinin pek yapmadığı hem de tarihi günlerin içinde itirafla dünyaya uyarılarını yaptılar. Kendi kabahatlerini de ekleyerek Nüklerin nedenli tehlikeli ve yanıltıcı olduğunu ünvanlarını kulanıp açıkladılar. Belli ki birçok kesim bunu duymak istemedi. Seçenekleri de olan enerjide ısrarla tehlikeli mayınlı alanlarda dolaşmanın hırsının da gerekçesi kar ve güçtü. Bunu da bilelim. Tüm yanlışlarına karşın, Japonya başbakanlarının itirafları dahi bence önemlidir. Yeter ki bu gerçeklerle insanlık yüzleşip gerekeni yapmaya karar versin. Yarın gerçekten çok geç kalınacaktır. Mersinde resmen deprem fay hat üzerinde nükler santral kelimeleri de oldukça korkutucu olmaya yetiyor Bakalım Kıkbrısta karşılık ne zaman bulacak?