Belli oluyor ki zaman zaman adamız da kıyaslama veya örneklemlerde de adı geçecektir. Yine acı şekilde görünüyor ki yok saydırtılmak istense de yapılan bazı uygulamalardan Kıbrıs deneyimi de konuşularak emsal gösterilme gerçekleşecektir. Bunların yanına önemli düşünce eksikliği de hep sırıtılacak: Hem K. Kıbrıs hem de Türkiye konuya kendi devletsel veya coğrafi dar merkezinden bakacaktır. Öyle hale gelecek ki olumlu veya olumsuz örneklemde dahi ötekinin koşullarıyla deyil, kendi dar devlet çıkarıyla olaya yaklaşılacaktır. Zaman zaman Türkiye ve Kıbrıs solunu birbirne yabancı ve görüşlerini yok saymasını eleştirdim. Hat ta karşı sol görüşleri dahi bilmeden yorum yapıldığını da acı ve sıkıntılı şekilde yazmak zorunda kalmanın burukluğunu da vurguladım. Şimdi, hem de sistemsel gerçeklere karşın sıkışılan Türkiye konusunda Kıbrıs örneklemi seçenek olarak tartışılırken, yine ayni eksiklikle düşünce geliştirildiğine tanık oluyoruz. İş bu hale gelince, göz önünde tutulmaayan bazı etkenleri de bizim gibi birkaç kişinin hatırlatması kalıyor.
Garip gelecek: Türkiye işine geldikçe Kıbrıs cumhurieytinin yok olduğunu vurgular. Hat da deniz hukuku gibi kurallarda da ayni yöntemle kazanç sağlama peşindedir. Fakat, umulmadık anda, seçeneksizlik sıkışında Kıbrıs cumhurieytinin uygulanmasından açılım aranıyor. Yine de önce Yunanistan ve yetmediği zaman Güney rum cumhuriyeti deyip yanlış kulanımla yine de gerçekten kaçışa sarılıyor. Deyişmeyen olgu tıpkı Kıbrıs sorunu varlığı gibi karşısındaki gerçekle karşılaşmak zorunda kalınıyor. Fakat imdada resmi devlet idolojisi yetişip, yalanın tatlısıyla da konunun anlaşılmaz kılınması da sağlanıyor.****
Son Rusya füzeler krizinde çaresiz şakilde Kıbrıs cumhuriyeti seçenek olarak gündeme getirildi. Çünkü, ikibinler başında Kıbrıs cumhuriyeti de Rusyadan Sfüzeleri alıp birçok siyasal kriz sonrası, geçici çözüm bulundu. Tuhaf gelecek, o krizde de kulanılan ülke Türkiye oldu. Halbuki Türkiye direk kendinin basskısıyla olduğu kahrammanlığı ile konuyu kendi lehine kulandı. Şimdi, S400 ffüzeleri krizi yeniden yanına Kıbrısı da getirdi. Gerçi ismi yine söylenmedi de Savunma bakanı Akarın Girip modeli dediyi olayda direk Kıbrıs cumhuriyeti vardır. Bunu bile başta sulandırmaya çalışınılldı! Füzeleri Yunanistanın aldığı algısını kulanıldı. Bu dahi yuturuldu. Tartışma gelişince de Rumlar veya Güney Kıbrıs eklentisiyle konu konuşulur hale getirildi. Oysa, Rusyadan alınan füzeleri Kıbrıs cumhuriyeti kendi parasıyla aldı. Birinci eksiklikle yanlışa gitme algısı bu.
Bir başka önemli olgu daa iki tarafın koşullarıydı. Türkiye Natoya bağlı ve Amerikanın örgütsel alanında bulunuyor. ABD konuya hem Nato hem de özellikle Anti RRusya ikileminde bakıyor. Türkiyenin füze alışı, Rusyaya yaklaşmak, ticaret yapmak ve silah reklamına girmesi girmesiydi. Hele Anti Rusya stratejik hedefli oluşu, Türkiyenin Rusya ile silah alması ikileminde hep tutarsızlıklar bulmaktaydı. Halbuki KIbrısın önemli farkı vardı. Kliridis elbet Amerikancıydı. Daha doğrusu Britanya yanlısıdır. Fakat ne Nato nede öteki Amerikan eksenli yapılarda üyedir. O dönemde AB üyesi de dyeildi. Bloksuzlar üyesiydi. Bu birinci olgu. Bu nedenle Rusya ile girilen veya başka güçlerle kurulan ilişkilerde Nato gibi örgüt üyesi olmamanın görece farkı vardı. Bu hep unutuluyor. Oysa, bu konuda Amerika ve İngiltere o döenmde rahatsızdı. Özellikle KIbrısa geleck Rus füzeleri Rusya için silah pazarı bulmada önemnli reklam oluşturuyordu. Fakat, direk İngiltere karşı çıkma veya baskı yapma yerine Türkiyenin baskı yapması politik ince tutum olarak kulanıldı. Nitekim, Türkiye, Kıbrısa füzelerlin gelmemesi adına hertürlü tehtidi yaptı. Doğrusu, taraftarlık da oluşturdu. Rusyanın hem de o dönemdeki ekonomik kriz durumundayken silah pazarıyla rahatlamaması da gerekiyordu.
Yukarda belirtiğim gibi: aslında Kliridis batının temsilcisiydi. Bunu herkes bilir. Kliridisin hamlesi ise kendine de faydası oldu. Görünürde füzeleri allmasına rağmen Giritde saklanması k<abulenilirken, kendi bazı taleplerine de karşılık buldu. Tek boyutla deyil daha geniş bakıncaa, rol alan politikacılarla, bölgesel denklemleri okuyunca, konu daha doğru yakalanır. Hele bugünün Türkiyesi Rusya ilişkisi ile o dönemki Kıbrıs Rusya denklemi pek biririnin kesişmesi deyildir. Bu farkı görelim. Hele de şimdilerde Amerikanın Baydın dönemiyle rusyaya karşı sertleşmeler artarken, Türkiye Rusya ilişkilerine dokunmadan olmaz. Türkiye yakın tarihinde bu örnekler doludur. Rusya türkiye lehine hep bu konumların kulandı. Örneğin, Küba krizinde hem Küba hem de Türkiyedeki nükler başlıklı füzeler çekilirken, Amerikanın ve Türkiyenin isteği ile Türkiyedeki çekilen nükler başlıklı füzeler açık metne konulmadı. Bunu da hatırlatalım.****
Bunları neden yazdım: Kıbrıs ve Türkiye solu kendi gerçekliklerini resmi idolojidan bağımsız şekilde koşullarıyla konuşabilmelidir. Resmi idolojik eksende kalmamaları ve hele de birbirinin tersine gelecek derecede yok saymamamalıdır. Unutmayalım, Rusyadan füzelelr alındı. Ama Kıbrıs ile Türkiyenin batıyla bağları farklıdır. Türkiye hem Nato üyesi hem BOP önderli bölgesel merkezlerden iken Kıbrıs parçalanmış ve güç olarak deyil stratejik kulanım adasıdır. Füzelelrin gelişi dahi bu bakımdan farklıdır. Üstelik Kıbrıs fiylen ikiye ayrılıp Nato üyesi olmayıp, Natonun kulandığı yerdir. Tüm bu farkları gözeterek konulara bakarsak, ortak buluşmaları sağlarsak ancak farklı siyasal seçenek de oluştururuz.