Arada bölgemizden uzaklaşıp başka dünyalardan da yorum yapmak, hem öğretici, hem de sağlıklı düşünmenin de besleyicisi oluyor. Türkiyedeki tek adaam dönüşüm devlet rejiminin gerçekleri ve algı gündemli ikilemlerini izlemekten ve ayni neden sonuçları yazmak da bazen sıkıcı olup, önemli yeni bulguların da kaçırılmasına dek tehlikeler içermesi noktası oluşur. Tabi, konu Türkiye deyince, K. Kıbrısın da Türkiye bağımlılığı ile Türkiyeleşmeyle direk etkilenmelerin de sonuçlarını konuşmak istemeyince, sığ dünyada kapalı kalma derecesine gericileşir. Nitekim, hiç uzatmadan, Türkiyedeki tek adam rejiminin nnasıl işbirlikçiler istediklerini yeni K. Kıbrısta koltuklara hem de direk müdahalelerle geceyarısı nasıl oluşturulduğuna da tanık olduk. Şimdi şikayet edip ne dedikleri dahi net deyildir derken, bunların Türkiye gereksimiyle oluştuğunu da hala söylemekten kaçış arasına sıkışıp kaldık. Ersinin basın toplantısında dahi yağ çekmek ve kendi konumunu anlatan diplomatik görüşme duruşunda dahi hamaset şerbetli konuşması elbet tesadüf deyildir. Sanerin artık uzun konuşurken ne dediği dahi anlaşılmıyorsa, bunların oraya nasıl geldiklerini defalarca anlatmamıza rağmen hala yok sayılarak şaşkınlık yapmanın da ötesine gitmeyi düşünerek; Myanmar darbesine doğru yönlenmeyi düşündüm.
****
Aslında biraz düşünürsek, Birmanya, Burma veya son adıyla Myanmar, bizim gündemimizde pek yabancı deyil. Ama, sağolsun balık havızalığımız işe yarıyor. Kısa zaman önce Arakandakai Müslümanlar hikayeleri haber edilip İslamcılık algısına oynandığı dönem de oldu. Myanmara müdahale lafazanlıkları dahi yapıldı. Arakandaki Müslümanlara yapılanlar denilip ülkenin Myanmar adını da duyuyorduk. Şimdi Myanmarda olan askeri darbe, Arakandaki Müslümanlarla alakalı doğru yanlış suçladığımız ve belki de tek olguyla konuştuğumuz ülkenin yönetimi devrildi. Yine gariptir, K. kIbrısta ve Türkiyede darbe fazla yer bulmazken, zamanında SUyiki yönetimini Arakanda soykırım yapmakla suçlayan batı, şimdi askeri darbeyi de kınıyor. Birleşmiş miletler pek de ses vermediği alanda, Myanmar olunca darbeyi kınadı. Böylesi tuhaflıklarla dolu Myanmar askeri darbesi gündeme düştü. Elbet hepimize uyarı olan şu nokta da oluştu: “Facebooks” başta olmak üzere internetlerin kesildiği bilgisi de geldi. Halbuki düşünün, bizde dahi bütün örgütlenme ve ilişkiler nerede ise internet ağına endekslendi. Demek ki kritik dönemlerde bu sistem çökertilince, işler karışır.
****
Myanmar darbesini izlerken, bazı noktalar ilginçtir. Hemen eklemem gerekir: gerek doksanlarda gerek se son dönemki bazı Myanmar gelişmelerini ülkemizde en fazla yazan kişisi olduğumu sanırım. Çünkü, ülke konumu nedeniyle ilgi gösteren de olmuyordu. Sadece, idolojik faydacılık nedeniyle Arakan Müslümanlar hikayesi burada siyasal olarak kulanıldı.
Son Myanmar darbesi tesadüf sorusuna takılır. Genelde Myanmarda iki kesim güçlüdür. Budis rahipler ve ordu. Sınıfsal olarak güçlü burjuva yapısı oluşmadı. İşbirlikçi burjuvazi ise ikibinlerdeki Suyin ki döneminde batıya açılarak, özelleştirmelerle birlikte yavaş yavaş Turizm katgısıyla da gelmeye başladı. Halbuki Myanmar, genelikle Çin hegemonyasında bulunuyordu. Meşur Kuşak teorisinin de merkezlerinden birisiydi. Bengaldeşe limanına ulaşımda Myanmar ülkesi önemli geçiş noktasıydı. Öte yandan Myanmar eski İngiltere sömürgesiydi. Özellikle taşınan bazı nifus yapılarla ülkede kırılmaya aday siyasal potansiyelik de kurumsallaştırıldı.
Myanmar genelikle askeri darbelerle yönetildi. Batı sağladığı rahiplerle de ilişkilerle darbelri zorladı ve devretmeye yönelti. Suy ki batı tarafından desteklenirken, güçlü propagandayla da barışçıl lider diye övdürtüyordu. Cumta tarafından hapsedilmesini de iyi kulandılar. Nobel ödülü dahi verdirtiler. Sivileşmeyle de ikibinlerde iktidara taşındı. Suy ki yabancıyla evlendiği için başkan olamadı, ama başkan kadar yetkili danışman yönetici olarak yerini aldı. Geçen yılki seçimlerde oldukça söylentiler oldu. Bunlar bir anlamda ülkedeki tarafsal egemenlikteki çelişkilerin de derinleşmesiyle kaynaklandıranlar vardır. Sonuçta ordu darbe yaptı. Kimi devirdi; hem batılılara göre demokrat, hem de aArakan soykırım gerçekleştiren kesimlere karşı oluyordu. Böylesi çelişkiler yakalayınca, konuyu daha ileriye taşımaya başlarsınız.
Çin hem proje gereği hem de hegemonya nedeniyle Myanmardaki batıya açılımın ileriye gitmesinden memnun deyildi. Fakat, yine de işbirlikçi batılıları korudu. Örnek mi: Arakandaki sorun nedeniyle kınama çıkmasını Güvenlik Konseyinde veto yaptı. Şimdi yine ayni tutumla darbeyi desteklediğini söylemese de konunun Birleşmiş milletlere taşınmasına direnecektir. Olay, ABD Çinin projesini engeleme ve uzun vadede kuşatmak adına Myanmara sızmaya çalışıyor. Çin ise Büyük Kuşak projesi gerçekleştirme yolundaki Myanmarı kontrolunda tutmak peşindedir. Bu garip çelişkili tutumlar altında Myanmarda ordu darbeyi gerçekleştirdi. Bir dönem daha Suy ki iktidarda kalsaydı, mutlaka ordunun elindeki en azından ekonomik bazı kaynakları da batıya açacaktı.
Bunları yazarken, Myanmarın kapalı ülke ortaçağ özellikleri ile Asya tipi denilen üretim ilişkileri altında zengin madenlere de sahip oluşunu akılda tutalım. Böylesi kavşakta oluşu, ülke içi hala tarihi sürecin gerisinde oluşu, bölgesel hegemonya ücadeledeki önemli konumu, hepsi Myanmara müdahaleleri de teşvik etmektedir. Üstelik, Arakan gibi sorunlar da bölgesel bakışlarda etnik ve dini gelişleri de sağlamaktadır. Nitekim, AKP bir dönem Arakan için müdahale edebileceğini açıkladı IŞİD merkezli yapının Bangladeşte üstlenip Arakandaki askeri saldırılar yaptığı da biliniyor. Hepsinin toplamında ise Myanmarda güçlü kurumlardan biri ordu darbe gerçekleştirdi. Hemen yargılama ve kısa zaman sonra sivil geçiş denildi. Bakalım, bu karışıklıklarla Myanmar nereye doğru yönelecek?
Şimdilik kimse tıpkı önceki gibi Arakan sorununun biteceğini beklemiyor. Tekrar edelim: Arakan Müslüman olayını tetiklenip alevlenen dönem batının desteğindeki Suy Kİ döneminde oldu. Ama,bu hareketi ordu gerçekleştirdi. Böylesi merkezi politik gerçeklik de var.Çinin istekleri Amerikanın girme hamleleri de eklenince, ülke epey sarsıntılar yaşayacağına benziyor. Yeni sınıfsal yapının güçlenme olasılığı ise başka yeni denge olarak da düşünülüyor.
Sizi biraz Kıbrıstan ve Ortadoğudan uzaklaştırdım. Myanmar gibi nifusu çok ama az gelişmiş Asya ülkesinde sorunlarla dalgalandırdım. Çoğunuz fazla anlamama konumunda olmanız da olası. Ama, Myanmar gibi ülkelerin artan rekbet içinde epey duyulacağı da kesin. Tıpkı kısa zaman öncesi gibi.