Başkan Erdoğan Türk insanının DNA’sını çözmüş biz itiraz etsek de maalesef Türk insanı bu tarz açıklamaları seviyor hatta bayılıyor ve bunu dünya ya kafa tutmakla eş anlamlı buluyor zaten öyle olmamış olsaydı Başkan Erdoğan 18 yıl boyunca o koltukta oturma şansı bulurmuzdu.
Geçmişteki liderler ne yapıyorsa Erdoğan da onu yapıyor ve bugünlere bu anlayışla yuvarlandık işte hatırlayın “Bir Türk dünyaya bedeldir” sözü kulaklarınızda çınlayıp durmadı mı?
Yıllarca size “Türk milleti zekidir, çalışkandır” denmedi mi? Ya da “Ne mutlu Türküm diyene” Hatta bu yazıların çoğu bazı sınır kapılarında çerçevelenmiş halde duruyor. Görmek isteyene tabi ki!
Diyeceğim o ki Başkan Erdoğan atalarının izinde gidiyor.
İşte beğenilen sözlerin bazıları,
“Çılgın Türkler”
“Haddini bil”
“Bir gece ansızın gelebiliriz”
“Sen kimsin”
“Ey Amerika”
“Ey Avrupa”
“Ey Fransa”
Bir de şimdi bunlara Uzaya çıkma meselesi eklendi…
Uzaya nasıl çıkacağınız bellidir bilime inanır yatırım yapar ülkeyi o çerçeve de inşa edersiniz. Siz ise bilim dünyasını aydınları toptan içeri tıkıp yüzünüzü Tanrıya döndünüz “İnşallah 2023 Ay’a sert iniş yapacağız” diyorsunuz.
Ruhani dünyaya sığınmayınan roketler hareket etmiyor. Siz daha bir araba motoru yapamıyorsunuz. Bu işler “Vur vur inlesin Mehmetçik dinlesin” tekerlemeleriyle olmuyor maalesef.
Türk insanının Ay’a Mars’a gitme çalışması var da bizim haberimiz mi olmadı.
Uzay araştırma merkezine koydukları 5 milyon dolarlık bir bütçe ile Ay’a nasıl çıkılırmış anlatsınlar da biz de bilelim. Yoksa örtülü ödeneğin parası gizlice buralara mı harcanmış!
Elon Musk’ın her hafta uzaya deneme amaçlı gönderdiği roketlerin ne kadar maliyeti olduğunun farkında mıyız?
Başkan Erdoğan’ın bizim için de bir menüsü var tabi.
Müjde üstüne müjde veriyorlar Maraşı açarız, KKTC’yi uçaracağız yeniden inşa edeceğiz Burda ne olacaksa orda da olacak artık Federasyon öldü iki devlet var vs vs bir babalanma bir babalanmadır gidiyor.
Sanırsınız ki dünyayı Çılgın Türkler yarattı dünyanın Jandarması da Türkiye!
Gerçek ise şudur ne zaman böyle açıklamalar yapsalar biraz daha fakirleşiyoruz ama siz yaşadıklarınızdan ders almayıp ülkede 18 üniversite var diye iki de bir de hava üstüne hava atarsanız e tabi ki hava alırsınız!
Sahi daha geçenlerde Başbakan Ersan Saner TC’den 800 milyon TL ile gelmemiş miydi?
E ne oldu da aniden para bitti aşk bitti misali insanların hayat pahalılığı artışına bile göz koyup el koydunuz.
Ondan önce şuan ki reisicumhurun hani şu sizi “Geleceğe taşıyoruz” diyen liderin çantasına para konup özel jetle buraya paketlenmemiş miydi?
Şimdi ne oldu da sinekten yağ çıkarma misali her yerden para arıyoruz.
Ekonomik ve Siyasi ÇATI’nın çöktüğünü kabul etmek yerine macera aramaya devam ediyoruz.
Unutulmasın ki gerçekle yüzleşip doğru teşhisler koyamazsanız çözümünü de bulamazsınız..
TC yetkililerinin son 48 saatte yaptıkları açıklamaların Türkçe tercümesi daha da fakirleşeceğimizdir. Yaşananlardan ders almadığımız sürece budur yaşanacak olan.
Bunları görmeyelim diye de arada bize Komiser Colombo dizisini bizzat yaşatarak dikkatimizi dağıtıyorlar. Önce evinden kaçırılan kadın sonra kuyumcu soygunu ve son olarak firari Rus.
E işte yakalanması an meselesi, helikopterler hava da uçtu, özel eğitimli köpekler devrede çember daralıyor, falan yerde uyudu, filan yerde yürüdü, su içtiği kabı bulduk, tek ayakkabısı var Lapta da, görüldü vs vs masal uzar gider. Basın aracılığıyla zaten COVİD’den korku travması yaşamış bir topluma dehşeti yaşatıyorlar. Son olarak “Seri tecavüzcü Girne de görüldü”
Herkes ayni anda “artık yakalayın” diye feryat ediyor…
Burada sorulması gereken anahtar soru bunca vukuatına rağmen bu adam nasıl oldu da bu ülkeye bu kadar rahat girebildi? Öyle ya adamın hakkında her türlü bilgiye sahibiz ama yine de giriyor işte.
Lafa gelince bizi tutana aşkolsun “40 bin asker ülkede kuş uçurtmuyor” en çok söylenen ve en sevdiğimiz sözlerden değil mi?
Gerçek ise kuş uçmuyor ama kuşun dışında her şey uçuyor bu garabet topraklarda.
Pekala nasıl oluyorda 47 yıl boyunca ülkede patlayan bombaların failleri bulunamıyor ve işlenen siyasi cinayetlerin bir tanesi bile aydınlanmıyor? diye sorsak.
Budur işte sorulması gereken sorular…
Sanmayın ki bunlar rastlantı ve tesadüftür bunlar hep toplum mühendisliğinin bir parçasıdır. Burada hem dikkatinizi dağıtıyorlar hem de size söylettiriyorlar “Daha çok polis, daha çok güvenlik” ve işte burada tuzağa düşüyorsunuz. Farkına vardığınızda da iş işten geçiyor tabi Mobese kameralarını tepenizde buluyorsunuz hem de Meclis’te oybirliğiyle onun ardından BİLİŞİM yasasını Ana muhalefetin katkılarıyla geçiriliyor yani gölü yiyorsunuz hem de doksana!
Arazide size çizdiğimiz çerçevenin dışına çıkarsanız başınıza neler gelebileceğini peşinize neler takacaklarını gösteriyorlar hem de uygulamalı. Rus firari burada sadece konu mankenidir konu…
Yapılan sadece canlı bir tatbikattan ibaret olup size Komiser Colombo dizisini izlettiriyorlar!
Günün sonunda basınla birlikte yapılan insan avında firari yakalanıyor ve çok şey anlatan özel fotoğraf basına servis ediliyor. Bu bir insan hakları ihlali olduğu gibi ayrı bir yazı konusudur…