Birkaç yıl öncesine gidelim. Dünya, Türkiyenin İstanbul Sudi konsoloğundaki katliyam gibi cinayeti konuşuyordu. Gazeteci son kimliği ile Cemal Kaşıkcı evlenmek için belge almak amacıyla Sudi Arabistan başkonsoloğuna girer. Bir daha çıkmaz. Önceden yapılan uyarılarla da konuda resmen öldürülme olduğu haberleri de yayıldı. Bu durum giderek karmaşıklaştırılıyordu. Kaçıkcının bedeninin parçalanıp ülkesine bavullarla taşınmaktan, kuyularra asitle birlikte atılıp eritildiğine dek uzayan kuşkular peşpeşe yayıldı. Bu durum fırtınalar yaratırken, Sudi ülkesinde kimine göre göstermelik yargılama dahi yaptırılmasına karşın, konu yeniden ısıtılıyor.
Son olarak ABD yeni yönetimi ile açıklanan raporlar, zaten bir yerde durdurtulan ve kulanıma açık birçok olguyu içeren olay yeniden gündeme düştü. Cinayetle bilgiler bir yana, komploların biri gidip ötekisi gelirken, aslında bazı parmaklar da Sudi sarayındaki hesaplara doğru yöneliyordu. SSon Kaşıkcı açıklamaları,olayın salt kişisel deyil Sudi saray denklemiyle de alakalı olma ikilemi de düşündürtülüyor.
Camal Kaşıkcı, aslında tam bir Sudi siyasal gerçeklik olarak yaşandı. Tek deyil de birçok yaşanmışlığı yanyana getirince, son dönemki gazetecilik yanında saray entrikalarındaki yeri, danışmanlık yapma gerçeği, bize daha geniş bir ufku kanıtlamaktadır. Zaten, salt muhalif gazeteci olsaydı, inanın bu denli gürültü çıkarılmazdı. Dondurtulup yeniden piyasaya yeni ABD Baydın dönemiyle sürülmezdi.
Camal Kaşıkcı Sudi sarayında danışmanlıklar yapıyordu. Müslüman Kardeşler eksenindendi. NE zaman sarayda karşılıklı gelecek hamleleri başladı, Kaşıkçının da tutuğu prensin kaybetme konumuna glmesiyle kendini birden muhalif konumda buldu. Kaşıkçı olayı döneminde Lübbnan başbakanı dahi Hareri rehin alındığı süreçti. Selmanın rakbipleri devre dışı brakma tutumlarıyla çakışıyordu. Bazı prensleri darbe yapacak diye tutukladıydı. Bunlar saray erkanında yaşanırken, Kaşıkçı birden kendini muhalif halde buldu. Dahası, Türkiye Sudi Arabistan ayrışması da hızla tırmanıuordu. Selefiler, Müslüman kardeşlerle adeta düşman kamplara dönüştü.
Kaşıkçı, Amerikaya gider. Orada bazı basın organlarında yazılar yazar. Selmanı eleştirir. Vaşinkton Post da birkaç makalesi çıkar. Birden, saraydaki danışman, muhalif gazeteci algısına dönüştürüldü. Bu nedenle, Amerikan teşvikiyle de aranılıp kulanılmaya hazır muhalif Sudi gazetecisi kıyamına getirildi.****
Bir Sudi yeniden yaşanan hikayeye döndük. Oysa, Selman kendini Trumpa beyendirmek için, epey silah aldı. İrana karşı ön cepede savaşmaya gönüllü oldu. Saray içi güçlenmesi ve oğlunu yerine yetiştirme hareketi de birlikte yürüdü. Zaten, Sudi Arabistan, son dönemlerde yaptığı siyasal hamleler ile iç saray çatışmalarında gündem oluyor. Bir de önemli miktarda silah alarak müttefikleri memnun etmeyi deniyor. Batı istedi diye petrolün fiyatını düşürtüp, kendileri zarar dahi yaptı.***
Tüm bu yaşananlar sonrası, Cemal Kaşıkçının, Türkiyede hem de istanbulda öldürülmesini mesaj görenler çoktu. Öyle ki tam da Sudi Türkiye ilişkilerinin de kötüleştiği süreçti. Sonuçta, planlanma yanında olayın istanbulda gerçekleşmesi, soruları artırdı. Hele cesetin sonunun ne olduğu sorusu, hala duruyor. Bu birçok devlete gelecekte Sudiler için elerindeki kart gibi olmaya çoktan başladı. Dünya konuşurken, aslında kolay algıya da takıldı. Cemal Kaşıkçının gazetecilik kimliğini öne çıkarıp basın özgürlüğü simgesini koymaya uğraştı. Sudi Arabistan ile alakalı yetersizlik oyunu da buna katgıda bulundu.
Şimdi gelelim sorunun can alıcı bölümüne: neden, tam da unutulmaya başlandığı dönemde, konu hem de Amerika tarafından gündeme getiriliyor? Neden Baydın bu kartı aşma girişimine girdi? Sudilerden yeni bir pastamı istiyorlar, yoksa Selmanla yolların ayrışması politik yönelişi mi deniyorlar. Özellikle Sudilerin hem iranla olan politikada, hem de ekonomik alanda petrol silahı bakımından önemlidir. Batının finansman kaynaklarından biridir. Kimse, Sudi Arabistandaki rejimin şeryatcı bölümüne pek baakmıyor. Hat ta İsrail ve Amerika, bunu irana karşı kulanma hedefindedir. Sarayla alakalı hesapların olduğu sızıntısı var. Selman sarayda gücü ele geçirirken, görünümlü tavırlarla da “reforum” yaptığı algısı oluşturuyordu. Kadınların araba sürme, sinemaya gitme gibi kararları aldı. Bunlar hep bizi emperyalizmin sömürgecilikle birlikte düşünmemizi getiriyor. Kaşıkçı, gazeteciliğinden deyil, devletle olan karmaşık ilişkilerle, bölgesel siyasal ayrışmalarının imgesidir. Eğer gündeme geliyorsa,mutlaka birielri de işaret edilecektir.
Kısaca, Kaşıkcı gibi gelişmeler, salt mesleki ve kişisel uğranılan son baskıyla açıklanamaz. Olayın kendisi, sistemsel mesajlarla doludur. Baydının gelmesi ertesindeki hamle, Sudi sarayında olanların, Türkiyede gerçekleşmiş oluşuyla,arada sıkıştırılacak tutumlarla,yeni bazı koşul oluşturmalar, hepsi muhtemeldir. Sıradan hamle deyildir. Şimdiden, kuşkular ve araştırmalar çok yönlü gündeme oturdu. Amerikanın kaararda rolü ile yeni beklenti politik yakalama ikilemi, ilgili konunun bazı yerlerde epey yankı yapması muhtemeldir. Bakalım, Kaşıkçı cinayeti daha nekadar zaman belirsizlikle, politik oyunda rol alacak?