Ben tümüyle Rumlar haklıdır demiyorum. Elbette bugünlere gelmemizde onların fanatiklerinin de payı var. Onlar da hata yaptılar. Ama şunu da söyleyeyim, biz de zemzem suyunda yıkanmış ak kaşık değiliz. Bizim de tezlerimize baktığımızda hep haklı biziz. Sağ cenah pek kendini haksız görmüyor, eleştirmiyor. Karşıdaki Kıbrıslırum unsurlar durup dururken bize saldırmış, hatta 1964 olaylarından sonra bizler hep mazlum olup onların kurbanı olmuşuz. Bizim pek suçumuz yokmuş. Onlar yolları kesmişler, bizi almışlar ve kayıp etmişlerdir. Üzerimize saldırmışlar ve bizi gettoların içine hapsetmişlerdir. Peki ama gettolara gitmeden biz o gettolara girmek için ne yanlışlar yaptık? Biz nüfusu da çok az Türk olan bölgelerde niye olaylar yaratarak daha büyük nüfusu üzerimize saldırttık? Amacımız beydi? Elbette bu kayıp meselelerinde Rumların büyük hataları vardır ama bu kayıp meselelerine baktığımızda ondan önce bizim provokasyonlarımız vardır ve provokasyonları da biz sırf onlar bize saldırsınlar ve kendimizi mazlum göstermemiz için bir araç olarak kullanmışız. Aslında dikkat edilirse, 1963 sonrasında bizim liderlik, pek Rum saldırılarını uluslararası alanda baskı aracı olarak kullanmadı veya kullanamadı. Bu konuda söylendiğine veya öğrendiğimize göre, bizim liderlik daha fazla Türkiye kamuoyuna oynadı. Amaç da harekatı yapacak olan Türkiye Cumhuriyeti Ordusu ve onu destekleyen kamuoyuydu ve söylendiği gibi eğer bizim liderlik 1963-64 olaylarını uluslararası alana götürmüş olsaydı çözüm bulunmaya çalışılacak, böylece de Kıbrıs’a Türkiye’nin müdahalesi gerçekleşemeyecekti.
Şimdilerde ise görüldüğü gibi Maraş konusunda, karbonhidratlar konusunda ilk saldırılar ve provokasyonlar Türk tarafından gelmesine rağmen gene Rumlar suçlanmakta. Türkiye’de son 20 yılda bir savaş trendi her gece TC- TV kanallarında esip yağmakta ve toplumu savaşa hazırlamaktadır. “Mavi Vatan” dedikleri doktrinle kavga etmedik ülke ve dalaşılmadık devlet kalmamıştır. En son Suriye, Irak ve Libya’da olanlar gözler önündedir. Türkiye’nin başkalarının iç işlerine karışması, başkalarının topraklarına müdahale etmesi nedendir? Kendi ülkesinde demokrasiyi, yerine getiremeyen, halkını günden güne savaş emelleriyle refahını geriletip aç bırakan, hapse atılmadık gazeteci bırakmayan Türkiye’deki “Tek Adam” iktidarı, kendi eleştirisini yapacağına topu hep auta atmakta ve kendinde hiç suç olmadığını iddia etmektedir. Halbuki Cumhuriyetin kuruluşundan beri geleneksel miras kalan barış politikasını bırakıp dünyayla dalaşan ve gerek ülke, gerek bölge ve gerekse dünya sorunlarına çözüm getirmeyen bir ülke vardır karşımızda şu anda.
Son zamanlarda Kıbrıs Cumhuriyetinin Güney’e gelen turistlere artık Kuzeye geçmek için izin vermeyeceği ve Kuzey’in ekonomik darbe yiyeceği söylenmektedir. Peki be kardeşim ama Maraş’ı açıp, iki ayrı devleti gündeme getiren, federasyon tezini reddettiğini söyleyen sen , niye Güney Kıbrıs’tan misilleme geldiğinde Güney Kıbrıs’ı suçlamaktasın? Provokasyon yapınca bir misillemenin geleceğini niye kestiremedin? Kuzey Kıbrıs’ta sırf kurulu statüko devam etsin diye Rum mallarına tapu veren ve de dünyada insan haklarını ihlal eden Kıbrıslırumların mallarını tapulaştırmayı, nüfus ithal etmeyi adet ve gelenek haline getiren ve Cumhuriyetin garantörü olan sen, niye yaptığın yanlışları görmüyorsun? Yani Rum da senin provokasyonlarına karşı önlem alınca suçlu niye olsun? Öncelikle sen demokratikleş, insan haklarını ve uluslararası hukuka saygı duy bakalım.
Bu kafayla bırakın pandemi ortamını, pandemi geçse bile Kuzey Kıbrıs hiç ayaklarını bulamayacak. Derhal çözümü ve Kuzey Kıbrıs’ta uluslararası hukuku çalıştırması gereken Kuzey Kıbrıs’tır. Herkes kendi kapısını temizlesin yeter. Kıbrıs’ta huzur ve refah ancak herkesin öncelikle kendi yanlışlarını görmesiyle olacak.
