Herhaangibir ülkede demokratik kurumsallaşma yerine kayırmacılıkn ile otoriterlikle yönetiliyorsa, gerçek yaşanan koşullar yerine yanlışlar yalanlarla düşünce oluşturulup bunlar idolojikleşip kültürleşiyorsa, kavramların içeriği boşaltılıp konuşulur veya başka anlamlar oluşturuluyorsa, ilgili ülkede ne doğrular anlaşıllır nede sorunlar çözülür. Konu odenli net. Örnek, demokrasi olmayan ve kurumsallaşma demokratik olmaması yanına kavrramsal olarak da demokrasi çağdaşlığı denilirse, üstelik faşizim deyerleriyle de düşünce normal halde savunulup tabulaştırılıyorsa, orada gerçekleri aramak ve sorunları çözmek hiç mümkün deyildir. Başka açıdan, sömürge veya ilhaklaşmış yerden siz çağdaş demokrasi ve hoşgörülü kültür oluşturursanız, sadece adı öyle ama yaşanan başka gerçek olma paradoksuyla yaşamaya devam edersiniz.***
Yaklaşık 1 yıldır, korona salgınıyla haşırneşir yaşıyoruz. Üstelik, acemilikler veya doğrular da belli. Üstelik, başarılı olmanın da kriterleri çoktan bazı ülkelerde yazıldı. Bizde ise öylesi tartışmalar vardır ki demeyin gitsin. Öyle sorunlarla anlatılar sıralanır ki saatlerce düşünseniz bunları yanyana koymazsınız. Hele de göz göre göre bbazısını da konuşmaktan kaçmaya çlalışırsınız. Mimarsanız, mesleki olarak bir binanın prosedürünü bilirsiniz. Bunları uygulamadan binayı yapamayacağınız olmazsa olmazlarınız var. Fakat, makamcı olunca da mesleki olmazlar birden buyrukla olma tutumuna girmeniz de gayet münasiptir. Çünkü, siz oaraya onun için getirildiniz. Neyazık ki son dönemde gerçekleştirilen veya gerçekleştirilmeye çalışılan 3 hastahane bu kuralların nasıl çiğneneceğinin dersini verdi. Mağusa hastahanesindeki harcama konusu ve sonuçta yaşananlar daha akılda. Hele bu itirafı bizat ayni partiden Hüseyin Celalın açıklaması da ilginç gelmedi. Omorfo hastahanesi daha baştan ihaleyle başlayan yolcukuktaki hikaye de oldukça gariplikler ve rantlarla oluşuyordu. Enson Anavatansız olmaz ilkesine bağlı olarak Pandemi hastahanesinde yaşandı. Önce zeminle başlayan tartışmalar, daha sonra bina bitiği halde devam etmektedir. Devlet pillanlama örgütü onay verip teslim almadığı halde faleyete geçirildi. Hem de adı başbakan olanın mimar olduğu yönetimde gerçekleşti. Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Meslekiörgüt olan Mimar Mühendisler örgütü uyarı üstüne uyarı yaptı. Teslim alıp onay verip “uygundur” diyecek inşaat Planlama örgütü de etrafta yok. Sadece Elektrik kurumu elektriği bağlamama tutumuyla bazı eksiklik veya denetimsizlik uyarısı yaptı. Yine tesadüf mü bilmem, şimdiki yönetimin başı daha önce onay verecek veya teslim alacak inşaat planlama dayresinin de sorumluluğunu yapan makamcıydı! Daha saymaya devam edersem, aklınız iyice karışacak. Halbuki her ülkede ve her mesleki yasalıkla olması gereken ve olmazsa olmazı anlatıyorum. Basit prosedür hameset ve buyrukla nasıl yerlebir olduğunu enson Pandemi hastahanesinde yaşadık. Konulan yönetim yasal kurallar yerlebir oldu. Hem de mesleki hem de yasal uygulama yetkili alanlarla gerçekleştirildi. Dahası,ahalinin önemli kısmı dahi “ne olacak, bina yapıldı ya. Kulanalım! İş bukadar basitmiş.******
Daha anlaşılır örneğe gelecem. Aşı hikayemiz çok. Bunların yolculuk bölümünü veya açıklanan bilgilendirmeleri geçiyorum. Kafanızı fazla karıştırmayacam. Şu basit pratikle yetinecem. İlk açıklama ile seksen yaş üstü olunacak denildi! Olmayacağını, K. Kıbrısta yaşayan herkes biliyordu. Bir de ayna gibi bilgisayar gerçeğimiz var. İnternet denilen iletişim itirafnamelerimiz de mevcut. İnternet kullanımında bol bol kişisel renklendirmeler olur. Elbet övünmek ve birilerine mesaj için de kulanılır. Hem bilgi edinmede, hem de kitlesel veya bireysel tutumları da anlamada iyi arenadır. Aşı hikayesinde de böyle oldu. Makamcı “seksen yaş” dedi demesine de şu bilgisayarda açıklama yapıp aşı olanların bir kısmı hiç de öyle deyildir. Simgesel kişiler de pırıl pırıl aşı olma önceliklerini övünerek haber ediyordu.
Öylesi imgeler oldu ki birini isim vermeden yazacam. Cumhurbaşkanlığı meşur trilyonluk yolsuzluğunda hala sanık. Yirmi yılı dolduruyor, yargı hala belli deyil. Devamında durmadan yükselen kişiydi. Dayrelere uğramadan ek mesaaayiler yazılıyor, terfiler alınıyor. Yurt dışından getirdiği kadını bakanlığa yerleştiriyor. Söylentilere göre kendi rüşvet isterken, itirazlar sonrası kendisi deyil müdürü görevden almalar dahi gerçekleşti. İşte bu kişi bu defa da bilgisayarda internet dünyasında aşı olduğunu övünerek açıklıyor. Ne güzelsin aşı süreci!*****
Pandemi süreci de ülke gerçeklerine uygun serüvenler elbet üretecekti. Yaşam kendi gerçeklerini üretir ve geliştirir. Pandemi hastahanesi mi yoksa aşı olmakmı deyip yoluna devam eden. Makamcılar bir ağızdan “başarılıyız* Dünyaya örnek gösterilecek ülkeyiz” demekten de sıkılmıyor. Teyet geçecek denildi. Güney sınırları kapatmaya başlayınca, onları düşmman ilan etmekten sıkılınmadı. Ayni Tavrı Türkiye koyunca ise “açık kalsın da kumarcı gelsin” tutumuna bürünüldü. Güneyden gelecek aşıyı istemezuk denildi de sonra nasıl bir anbulansla alındığını da yaşadık. Anlatılacak çok hikaye var. Yaşananla fıkra yaratmak da kolaly. Başlangıçta, daha işler yoluna girmeden birilerinin sektör olma aşkını da dinledik. Teslerin gerekmediği duyurularını da şahane uzmanlarrımız ve müdürlerimiz yaptı. Bunlar hep unutuldu. Makam balansları ve UBP uzanan müdahalelerle de opersyonla şimdiki makamcı mimar başa geldi. Dün tutuklama kararı olup mahkemeleri olan ise sarayda bulunuyor. Ama tüm bunlar demokrasi sürecinde yaşandı. Ne demeli: Krevatını takan muhalefet lideri de yıldızlardaa bira içerken önerisi kabulendi: Ortak masada buluşuyorlar! Bize de eve kapanıp beklemek kaldı.