Tek bir ülke üzerinden yazı yazmayı planlıyordum. Önce T24 sitesinde Mehmet Yılmazın Kuzey Suriye yazısını okuyunca, konu genişledi. Ayni konunun geneliyle Duvar Gazetesinde Musa Özuğurluyu da okudum. Yetmezzmiş gibi ikindin Körfez ülkelerinin Katarla ilgili uzlaşma haberi duyuldu. Bunlar, bir anda bana şu soruyu sordurtuyordu: Ortadoğu taşları neden hızla sarsılmaktadır?
*********
Kısa zaman önce, Suriyeninb güney doğusundaki Dera kentinden tehlikeli haber duyuldu. Öldürülen Suriye askerleri ile birlikte Yeniden IŞİD gerçeği dirilmeye geçtiğinin de bilgisiydi. Dünya medyası pek fazla önemsemedi. İsrailin peşpeşe gelen hava füze saldırıları ise halının altında zamanını beklemeye devam etiriliyordu. Suriyenin kuzeyinde ise Kürt bölgesi veya daha isimsel şekliyle SDK kontrol bölgelerine Türkiye ve Suriye hamleler yapıyorlar. Türkiye, ABD ve Rusyadan pazarlıkla yeniden bazı kasabalara girmek için uğraş veriyordu. Ayni şekilde, yöreden, ayaklanmalar bilgileri de uçuşuyordu. İdlip hikayesinde ise Türkiye oradaki cihatçıların tüketilmesinde direnç gösteriyor. Başka Suriye toprağı dahi talep etiği de idiya ediliyordu.
Bunlar olup hızla haberleşmeme dönemi de yaşama olasılığı ile geçiyordu. T24 da Mehmet Yılmazın yazısı ise Kıbrıslıların pek de yabancısı olmadıkları Türkiye müdahale şekliydi. Türkiye kontrol etiği sınır toplarklarında yeni bir şehir inşa ediyor. Önemli nifusun yerleştirileceği bilgilerini de ekliyor. Gözden kaçırılmaması gereken önemli başka bir nokta ise bu oluşturulmakta olan kente, Türkiyedeki mülteci Suriyeliler dyeil özellikle idlipteki cihatçıların olacağı görüşüdür. Gerçei kılıfı, Türkiye sınırında Suriye içindeki çadırlarda bulunan Suriyeliler ifadesi kulanılsa da kesin olan, Kuzey Suriyenin nifus yapısının dyeiştirilmesi yeni şehir hamlesinin de eklenmesiydi.
Bir anda birçok haberi hem de ayni denecek günlerde yaşanırır biçimde yanyana koydum. Ek olarak, Suriye bu yıl Cumhur başkanlığı seçimi yapmayı düşünüyor. Bunların toplamında hala genel klasik gerçek soru veya talep brakın gündeme getirilmesi, olduğu şeklin kalması için yapısal müdahaleler hızlanıyor. Kimse, Türkiyenin Kuzey Suriyeden çekilme talebini duymuyor. Kimse, yeniden diriltilen IŞİD konusuna şimdilik dokunmuyor. Dokunmuyor da IŞİD bahanesiyle Baydının Ortadoğu zeminini de oluşturma olasılığını da sırtırıyor. Ama, Musa Özuğurlu “ki Suriye konusunda epey deneyimli” nedense açıkça Kuzey Suriye müdahalesinin sonlanması talebini pek vurgulamıoor . Biz Ayni deneyimi 74 yılında Kıbrısla ilgili atılan adımlarla aslında Türkiyenin Kuzeydeki kalıcılaşma planlarının bir tekrarı gibi yakalıyorum. Çünkü, hala genel tavır olarak Suriyedeki tüm gayrı resmi bulunan ve kimisi işkale yönelen, kimisi müttefik ooluşturup bölge kontroluna girişilen ilhak ve sömürgesel planlara aykırı geri çekilme önerisi yapılmamaktadır.
Şunu da teslim edelim: Türkiyede olmanın sıkıntısını da anlıyorum. Kimisi fetihçilikle AKP arkasında sıralanırken, bazısı ise hala var olan koşullar nedeniyle deyinmekten çekimesi de normaldır. Ama, K. Kıbrıs deneyimiyle yüzleşmeyen Türkiye kamuoyu her dış müdahalede dış politika dayanışma gösterme tutumundan da çıkamayacaktır.*****
Düne dek Körfez krizi diye bir durum yaşanıyordu. Hat ta bunun sonucu Katar Türkiye ilişkilerini de geliştirtme zorunluluğu da yaratılan olguydu. Katar bir tarafta olurken, öteki Körfez ülkeleri de Katara karşı tavır aldılar. Anbargolar uyguladılar, tehtitler yağdırtılar. Sudi Arabistan başkanlığındaki Selefiler ismiyle de anılan itifak, Katar ve desteklediği Türkiye ise Müslüman kardeşler cepesinde buluşuyordu. Bunu fırsatını hem Katar hem de Türkiye kulandı. Sudilerin işkalini önleme adına Türkiye, Katarda önemli askeri üst kurdu. Bu kriz 3 yyıl önce oluştu.
Düne dek ayni kriz sürüyordu. Riyat da yapılacak Körfez işbirliği toplantısına, birden Katarın da katıldığı görüldü. Ardından Sudi Arabistan Katar anlaşması açıklandı. Öteki ülkeler de buna onay verdi. Birden kriz dosluğa doğru yöneldi. Üstelik olaylardan birisi de Türkiyenin Katardaki üstünün konumuydu. Bu anlaşmanın Trumpun damadı tarafından kordine edilmesi ise kuşkuları epey artırıyor. Hele de her an hamle beklenen iran politikası da düşünülürse, işlerin yeniden toparlanmaya yönelmesinin şaretidir.
Buradaki soru, Katarın Müslüman kardeşler ilişkisidir. Üstelik, Mısırın da onaylaması, bölgedeki deklemlerde soruları artıracak. Sudi Arabistan ayni politikada gidecekse, Libyadan Yemene itifakların kırılma yaşanmasına dek etkileri olma olasılığı vardır. Hele de Katar ile Körfez ülkelerinin Libyadaki karşıtlığı oldukça etkilenmeye adaydır.
Unutulan temel kart ise Amerikanın bu işleri örgütlenmesidir. Hem de Trumpun giderayak durumundayken yapılmasıdır. Devamında, iran cepesi de düşünülünürse, işlerin yeniden karışacağı da kesindir. En azından, Müslüman kadeşlerin önemli darbe aldığı kesin. Selefi cepesinin gelişmesi ise İsrail ile olan ilişkilerde de kazanç hanesine eklenecek. Bu Ortadoğuda yeni kartların karıştırılıp dağıtılmasına dek etki gerçekleştirecektir.
****
Suriyede olanlar, Körfezde krizden uzlaşmaya dönüşme, Amerikanın baydın dönemine doğru geçiş, hepsi şu haberi taşıyor: Mart ayı Ortadoğu yeni itifaklara varacak şekilde ısınmaya devam edecektir.