Diplomasi dil olarak zengindir. Amma bizim başkan ve şürekâsı diplomasi dilinden anlamayı değil anlamamayı seçmişlerdendir. BM ve temsilcileri Kıbrıs’ta BM’in arzusu olan statükonun iadesini sağlamak ister ve bunu her görevlisi her vesile ile duyurur. Bizimkiler ise duymazlarmış gibi statükonun içine sığmayan iki ayrı devlet sonucunu sağlamaya çalışıyor. Hala BM’nin üye devlet listesine aldığı bir devletin zorla bölünüp iki ayrı devlet kurulmasını asla kabul edemeyeceğini çünkü kuruluş amacına ters düşeceğini anlamıyorlar ve Rum tarafı kabul ederse onlara ne gibi düşünüyorlar.
Yeni Bakış gazetesinde haber yapıldığı gibi Bn. Lute, Tatar’a “muteber” olmadığını anlatmış. Emin olunmalı ki Tatar muteber deyimini bu anlamda duymuş değildir. İtibar’ının buna yetmediğini anlatmaya çalışmak zorunda değil İngilizce konuştuklarına göre “entitled”değilsin demişler. Onlar gene de iki devlet isterlermiş.
Akıllarına göre örnek verdikleri Çekya ve Slovakya’nın oluşması örneği varmış. Örneğe bakın! Bunların örnekleri hep buna benzer. Anastasiades de örnek olarak “siz işinize bakın biz işimize” deyince “İki devlet” demiş diye saldırıya uğrayınca bile aklı başına gelmedi. Bunların da akılları başlarına gelecek değil. Kıbrıs sorununun bir devlet çözümü için BM’nin tüm gücünü ve özel olarak İngiltere’nin de gücünü arkasına takarak çalıştılar ve çok korkulan iki NATO ülkesinin savaşına izin vermeden amaca ulaştılar. Şimdi başa dönecekler de ne olacak? Bunu düşünmeden hareket ederler mi?
BM Genel Sekreterliği “işin tek devlet iki toplum modelinin korunması olduğu” göreve başladı ama Sn. Tatar bu daha iyi dedi diye vaz mı geçecek! Tatar saygı görmek istiyorsa kendisinin sorununda yardımcı olmak isteyen BM’nin sesine kulak versin kendinden önceki görüşme heyetlerinin onayladıkları amaçlar için çağrıldığını unutmasın.
Tatar maalesef bizi temsil ediyor ve itibarımızı muteber görüldüğü için düşürüyor. Biz onun görüldüğü gibi muteber olmadığını biliyor ve BM ile görüşülecek konuların kararlaştırılmış ve kendi tarafının onayı alınmış olduğunu bilmesine rağmen onun başka niyetlerle gitmekten çekinmeyeceğini biliyoruz.
Eskiden beri evet dedikleri şeylerin listesi çok uzundur ve şimdi onların çoğunu kendileri için tehlike ve hem de ölümcül tehlike olduğunu iddia ederler.
Adamızın dünya barışını tehdit eden sorunların kaynağı olmayı da hiç umursamadıklarını biliyoruz.
Halkımız uzun bir deneyim geçirmiştir artık kanmamayı seçmeli ve dünya barışı için sorumluluk almayı da düşünmelidir.