Son yaşanan birkaç günlük gelişmeler, genel pandemi sürecindeki tüm acemilik ve beceriksizlikleri gösterme örneğidir. Yaşananlar, bir anlamda en basit konuyu dahi öylesi yaramaz sarmala soktular ki ne dedikleri anlaşılmayan, kararın amacının bilinmesine yardımcı olunmayan, bir kararda dahi tutarsızlıkları derede yüzen çirkefler gibi belirmesini işaret edercesine yaşandı. Şüpesiz en basit olguyla, anlatılanın doğrudürüs anlatılması dahi yapılamadı. Karar daha alınırken dahi sonrasına imkar gelecek epey yaşananların da olma normaliği de oluşturuldu. Bir anlamda, yönetenler ne dedikleri kendilerince dahi net ifade edilemediği dönemi sık sık yaşadık. Karar alınacak denip, içi boş açıklama yapmadan tutun, karar açıklanırken dahi anlatılan biri biriyle ters düşme normallikleri akıyordu. Bunmlar, yönetilenler açısından akıların karışması, güvensizlik, sorunu anlamama ve sonuçta güvenmeme derecesine dek gelinmesine neden olunuyor. Son, K. KIbrıstaki pandemi kararları ile yaşananların siyasal okunuşu bunun net ifadesidir.*****
Pandemi sürecine girişimiz üzerinden 1 yıla geldik. Birçok gelişme yaşandı. Bilinmeme nedeniyle, başlangıçta çelişkiler yaşanması da doğaldı. Fakat, K. Kıbrıs gibi yerlerde gerçeklerden hep kaçmak, yönetirken dağıtım üzerinden merkezileşme ile sorunu konuşanın dahi ne tavır koyabilmesi nede sıkılmadan hiçbir şey yapmadan başarı hikayesi yazma çelişkileri birlikte yaşandı. Gelinen süreçte, hem de ikidebir “başarılı olduk” masalıyla probaganda yapılırken, durmadan kendilerine övgüler çizilirken her konuda çuvalarken, birden Lefkoşa ve Girneyi kapzayan sokağa çıkma yasağı geldi. Gelişi dahi tutarsızlıklarla dolu: vakalar sayılar azaltılarak ötelenmeye çalışınırken, yükselen sesler de çelişkileşirken, insanlar etraflarını kuşatan Korona salgınıyla güvensizlik korkusuna düşüyordu. Sonunda, yönetimin klasik hikayesi deyil de yaşanan gerçeğin gelişimi sonucu oluşturdu. Başarı hikayesi üzerine sokağa çıkma tetbirleri geldi. Fakat, hala saray sarhoşluğu ile Türkiye işbirlikçi şerbetle havalanan kesim sıkılmadan “başarılı olduk” masalına sarılmaya sıkılmadan devam ediyordu. Gereken karşılığı da almaması da öteki madalyon yüzüdür.****
Çok uzun anlatmaya gerek yok. Gerçekten akılların karışması için ne gerkiyorsa yapıldı. İki gündeki birkaç toplantı ayrı mesajlar verdi. Brakın ayrı mesajı, son toplantının yapılıp yapılmadığı dahi sorgudayken, gece yarısı biten toplantıda “yarın yeniden toplanıp açıklanacak” derken, birden sabahleyin jarzla dolan patariye gücüyle kararlar okunuyordu. Bunca hız rekora adaydır! Sonra baş makamcı çıkıp birşeyler anlatıyor. Bu gece yarısı ile yarın gece yarısını dahi karıştıran bilgiler açıklıyordu. Ama, konuşma o denli karışık ki akılar karışıyor, güvensizlik belirleniyor, parçalanan yapıyla mitoz çıkarlı dar meslekli deyişik dersler alınıyordu. Ama, onca beceriksiz ile kuralsızlık ollmamış gibi saray yine de başarıdan söz ediyordu.
Taplo bukadarla deyildi; seksen yaş üstü aşılanma dendi, sanal medya dolu dolu deyişik yaşlardaki insanların aşı olduğu haykırılıyordu. Yetmedi, Aşı nedeniyle olduğu söylenen ölümler ise nerede ise ortayaş düzeyindeki insanlarda gerçekleşiyordu. Makamcılar sıkılmadan, “başarılı ve planlı şekilde aşı yürütülüyor” demekten yüzleri kızarmıyordu. Bunlar toplamda infilak eden gerçekler sayılarla veya hamasetlerle örtülemiyorlardı. Hele de başta Sarayın “Rumdan aşı istemeyiz, almazyız” derken, aşıların güneyden gelme gerçeği de gereken doğrulmayı yaratamıyordu. Konuşan konuşanana. Ama, sorunlar hep başka alanda ilerliyordu. Az test ve az vaka birden Lefkoşa Girne patlamasıyla yerlebir oldu. Okulları açarım ardından hemen yeniden kapanmaya dönüştü. Fakat, yalanımız çok tatlı: K. Kıbrıs başarılı şekilde dünyaya örnek olacak şekilde pandemiyi yönetiyor!******
Tüm gerçekler ortada. Kitlesel güvensizlik da ayuka çıktı. Lefkoşadan Mağusaya kaçışlar başladı. Sanki oralar daha iyi algısı ilaç gibi geliyordu. Ama, kamuoyu araştırması yapın UBP hala birinci parti. Çooğu özellikle patron veya parti gazetesi konuyu kendi alanlarında sıkıştırıp brakıyorlar. Olayın genel Türkiyeleşme boyutu ise bir başka bahara brakıldı. Çünkü, birçok muhalif kesime göre “hala zamanı deyildir” deniliyor. Hep kaçırılıyor, son yönetim şekillenmesindeki Türkiye müdahaleleri yok sayılıyor. Sanki normal ülkede olaylar yaşanıyormuş gibi anlatılıyor. Hele, vergisi verilmeyen, varlığı yok sayılan, aşılarını da onların kanalıyla almayız denilen Kıbrıs Cumhurieyti aşıları da basit yol ile Kuzeye geliyor. Alış araçları dahi nerelerde olduğumuz konusunda yeterli görünüm sağlıyor. Hele kararların tutarsızlıkları, birbirinin çelişkili şekli de konuşukrken ki acemilikler artık anlaşılma basit duygusunu dahi yok ediyor.
Yetmedi; hesapta son olarak kararlar basın toplantısında açıklandı. Öyle bir basın toplantısı ki sadece BRt kesimi vardı. Baş makamcının “sorusu olan varmı” sözlerine de soru sormama durumu da gayet sonuca yakışan basın özgürlük emaresidir. Ama, hala birileri demokrasimizden, basın özgürlüğünü söyleyerek avunmaya da devam diyor. Herşey tam kendini yaratan koşulun sonucudur. Belli olan, Pandemi sürecinin öylesine karışık ve beceriksizlikle yönetilmeye uğraşıldı ki tehlike büyürken, akıllar adeta karıştı. Açıklamalara dahi kavrama konması zor. Ama, bunları bu yere getiren de belli, bunllrı savunan da malum. Hele de Pandemi krizinde Korona salgınında sağlık personeli öncelikli olması gerekirken, şuraya buraya partili doldurmak da geleneksel politikamızın tekrarıdır. İhdiyaç partili oluncaa konu da ona göre ele alınıyor. Mart ayından beri yapılan istihtamlar malum. Partili yandaş kriteriyle yapılıp, onları kolay kulanacakları yeri de seçince, liyakat, hizmet gibi kurumsal deyerler sınırlanır. Yetersiz personel ve yığılıp ek mesayi ile donatılan fazlalıklar. Sonra, pandemi ile mücadele başarı masalı uydurması da tamamlayıcı hale geliyor.
Tek soru şu: peki bunları yaşayanların yeri nerede?