yaklaşımlarAlpay DurduranAmerika belasını buldu gibi – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Amerika belasını buldu gibi – Alpay Durduran

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

ABD seçim geçirdi ama geçirdi mi yoksa sürüyor mu belli olmadı. Amerikalılar bir şeyler seçecekler ama demokrasiyi mi otokrasiyi mi göreceğiz. Trump gibi bir ruh hastasını seçen seçmenin varlığı dünyanın büyük kısmında olduğu gibi orada da bela yarattı. Belaya karşı uyarı yapılsaydı olamaz orası demokrasinin beşiği, öyle şeye izin verilmez denecekti. Ancak oldu işte.

Bunun ABD’nin içinde bulunan ırk ayrımı ile ilgisi açık ama daha da gizli ancak daha da tehlikeli olan Kapitalizm tohumları ile ilgisidir. Irk ayrımı kapitalistlerin çoğunluk olan kesiminin beslediği bir hastalık ve kapitalistlerin ondan geçindiği bir hastalıktır. Yani bu hastalığı kapitalizm yarattı ve beslenmektedir ama hastalığı gidermek için de çalışacak değildir. Besleyecektir.

Trump ırk ayrımı yapanları ve siyahlara şiddet uygulayanları desteklemekle tanınmıştır. Polisler kuşkulu iddialarla esmerleri dövmüşler Trumpçılar onların savunucuları olmuştu. Şimdi de Capitol yani temsilciler meclisi ve senatonun ortak toplantı yaptığı ve federal hükümetin merkezi olan Kongre binasının önündeki arbedede senatör veya temsilcilerin de yaşamlarını tehdit eden çatışmaya girilmiş ve iki meclisin hatta muhafazakâr partiden olan Başkan yardımcısı da isyancıları desteklememiş ve Trump’ın yardımını sağlamaya çalışmasını da dinlememişti. Yani fasariyacılar güçlü değillerdi ama destekçileri onları öne sürmüştü.

Şu an ABD dünyanın en büyük gücü en büyük hukuk devleti olarak bilinen ama Trump gibi birinin başkan olmasını engelleyemediği için içinde sorunlar olduğu açık olan bir devlettir. Model olarak da demokratik dünyanın lideri gibi ortalıkta dolanmaktadır.

Açıkça anlaşılmıştır ki devletin güçleri de fazla bölünmeden Trump taraftarlarını affetmeyi düşünmediğini göstermiştir.

Dünyada insanlar ilgi ile bir isyanın nasıl bastırılacağını izlemektedir. Halkın kafasında en kanlı şekilde insanların öldürüldüğü manzaralar dolaşmakta ve şimdiki örnekte de ölenlerin saklanacağı ve hukukun ayaklar altına alınacağının örnekleri beklenmekte idi ama henüz olmadı.

İsyancıları püskürten asayiş güçleri ülke çapında isyanın yayılması için hareket halinde olanların haberleri ile uğraşmaktadır. Endişe açıktır. Ancak kimse hukukun çiğnendiğini iddia etmemiş bulunuyor.

Tam tersine isyan heveslerini kırmak için Trump’ı görevden almak mı yoksa hakkında cezai işlem yapmak mı diye istişareler yapılmaktadır.

Bu çabaların ve titizliğin açıkça endişe sonucu olduğu bellidir ve vahşete giden şiddete başvurulsaydı iç savaşa kadar uzanan bir tehditle karşılaşacaklardı.

İki partili bir mecliste hükümet kurulmuş ve başında hükümet başkanı olacak kişi yer almıştı. Şimdi onu görevden alabilecek olan var başkanın partisinden de destek alıyorlar ama kimse partisine ihanet eden hainler edebiyatına kapılmıyor. Bizde olsa partisine ihanet edenler diye feryat edenler hainleri aforoz ettirmeye çalışacaklar. Halbuki milletvekili veya senatör halkın seçtiği ve halkın temsilcileridir. Partilerinin emrinde değil partilerinin halka hizmet vermelerini sağlayan insanlardır.

Demokrasilerde halkın temsilcilerinin halkı bırakıp partilerine hizmet etmeleri beklenmez. Halka hizmet eden partiye de hizmet etmiyorsa “çekiverin kuyruğunu” halkın temsilcisi veya hizmetçisi değildir.

Bakın meclisimize her yıl AKPM’ne üye yollar ve burada demokrasi olduğunu iddia eder. Amma nasıl oluyorsa zamanında benim katıldığım toplantıları dışında en ufak bir sorun AKPM’ne ile iletilmedi. En muhalif bilinen partimizin temsilcisi  bile “bir ülkemizi yabancılara şikâyet etmeyiz” diye övünerek demokratik sorunlarımızı iletmediğiyle övündü. Hala gidip dönerler ve sözde Kıbrıs sorununu anlattıklarını meclise iletirler.

Şimdi bir de egemen eşitlik saçmalığı çıkardılar. Göreceğiz gidip de bu maskaralığı nasıl siyasi eşitliğin arkasına saklayacaklar.

Milli havalarla sindirilebilen ve halk yanlış anlamasın diye milli hareket ettiğini izah zorunda kalanlar içerde partisinin emir kulu dışarıda da iktidarın oyuncağı olur.

Onun için demokratik parlamento sahibi olmayan AKPM’ne üye olamaz diye kararları vardır. Bizden kimse de demokratik parlamentoda milletvekilleri olur parti kulları olmaz diye kuralı anlamamış gibi yapar. En iddialı sol parti kulları da en iyi kul olur ve AKPM’den yararlanamaz. Onu da demokrasi ve parlamentodan anlamaz diye değil sağcı olduğu için zaten gözden çıkarmıştır. Hızlı solcular onlardan gelecek hayır şeytandan gelsin derler. Demokrasi halk seçer ve temsilcileri erki eline alır ama hukukun içinde görevleri yasalarla ve onlar uyarınca çıkarılan diğer mevzuatla belirlenir. Kimseye ben senin amirinim emir veriyorum diyemez. Amir birine yapmakla yükümlü olduğun görevini anımsatıyorum yap der. Sistem düzenlenir ve kimin ne yapacağı belirlenir. Bir yerde eksilme olursa örneğin meclis başkanı mevkiinde boşalma olmuşsa görevi kimin vekâleten dolduracağı bellidir hemen dolar. Kimse aman mahvoldu meclisin başkanı seçilmedi diye dertlenmez. Meclisin başkanlığı boşaldı diye huduttaki güvenlik azalmaz. Hayvancı kuraklık parasını alır. Meclis kâtipleri yasama çalışmalarına katılırlar. Muhalifler soru sormuşlarsa muameleyi yaparlar ve dairelere muhalefet sordu, bakan yanıtın hazırlanmasını isteyecek öneri hazırlayın derler. Amma tabii bu gibi işler bakan yok yanıt yok olur çünkü bizde vekiller halkın hizmetinde değil bakanın emrindedirler ve doğruyu değil de bakanın istediği yanıtı vermelidirler, onun için mecliste aksama olur. Meclise başkan seçilmedi diye olmaz. Milletvekili soru sorarsa ilgili, bakanlıkta bir görevliden bilgi ister ve onun yanıtını sorana iletir. Bakan kendi yanıt hazırlamaz.

Çok kez yazdım diyeyim. İtalya ve Belçika gibi örnekler vardır. Yıllarca güven alamamış hükümetler yönetimde kalmıştır ama ülke Avrupa’da en hızlı ekonomik gelişmeyi sağlayabilmiştir.

Yasalarla yetki verilmiş müsteşar ve müdürler dahil tüm memurlar iş başındadırlar ve Bn. Canaltay’a komplo kurdular diye devlet işleri aksamaz. Aksarsa sistemin sakat kurulmuş olmasındandır.

Bunlara bakıp da meclis adayı reddetti gibi yorumlar yapanlar başarısızlıkları açıkça ortada olan iktidara eleştirilerini yaparken bilmeli ki mecliste seçim yapılınca aday reddedilmez, seçilmez veya seçilir. İlgili yorum ona göre yapılır. Hukuku maskaralığa çevirmenin kimseye yararı olmaz.

Milletvekili görevini yapmak isterse oturup yönetimin hangi raporlarının kendisine gönderilmesi gerektiğini belirlemeli ve görevini ihmal edip hazırlamayanı ifşa etmelidir. O zaman kimin ne işle meşgul olduğunu izleyebilir ve sorusunu ilgiliden doğrudan alabilir ve hiç değilse meclis başkanının görevini öğrenebilir. Çünkü meclis başkanı da, ayıptır söylemesi, ne iş için orada olduğunun farkında değil gibidir. Meclistekileri partilerinin kulları sanır ve milletvekillerinin sorularını bile doğru dürüst yanıtlamayan bakanlara gık demez. Meclisin de yönetimi denetleyememesine aracılığı kabul eder. Kendi de boş gezenin kalfalığını hak etmiş olur.

Demokratik devlet ve hukukun üstünlüğünü anlamak için kişisel gayret gerek. Baştan sona yönetimi yasalarla düzenlenmiş olmasını gerektiren anayasasıyla bu devlet bu kadar sakat nasıl işler şaşılacak şey.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
330AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin