Yalnızlıkta hayal kurup yazı yazmak da bir marifetdir. Gözlerinizi biraz kapayıp, şöylesine uyku ile gelgit modunda olduğunuzda, hayal ile gerçeği de karıştırma şansınız vardır. Gecenin çöküşü, kalabalık apartmanda yalnızlıkla konuşamama ikileminde kulak televizyonda, parmaklar klavyede ve beyin rüya ile gerçek arasında gidip gelmesi karışıklıkta oturup makale de yazıyorsunuz. Gerçeklerle buluşma ile okuyanın mutlaka düşüncesinetetikleme getirecek konu da aklınıza gelir. Birden, K. Kıbrıs Lefkoşasından uzaklaşmaya başlarsınız. İç içe giren apartmanlar ve çoğu insanlar selamınız dahi yokken, kendiniz sankı uzaklara gidip de konu bulma hülyeasına girersiniz. Nede olsa gerçekle ta uzaktan olsa da vereceğiniz bilgiler okuyana ders verip kendince birşeyler bulmasını da sağlayacaksınız. Ama, oturuyorsunuz. Parmaklarınız klavyede. Beyniniz artık gidilecek yazı merkezine de odaklanıyor.. Artık, konuşamamanın yazıdaki bulunmuş lafazanlık bölümünü sonlandırmanız da şart. Ne kadar dalarsanız, konuya da odenli az yer brakmış olacaksınız.****
Gözlerim yorgun. Gidip geliyor. Beynim dalgınlığın sesizliğinde televizyon sesiyle dağılır gibidir. Sanki sonsuz ormanlara daldım. Uzaktan Pan Flüt sesi geliyor. Belli ki konum Latin Amerikadan seçki olacaktır. Biraz önce raslantı olsa da Peru diye ülkenin haftalık 3 başkan deyiştirme siyasal gelişmesini okudum. Peru: Latin Amerikanın bir ülkeksi. Ormanları meşur. Yakın tarihi oldukça karışık ve derinlikler içinde. Pan Flütün sihirli sesi sanki yazımla birlikte kulağımı tırmalıyor….
Doğrudur: 3 başkan halk tepkileri ve parlemento kararlarıyla görevden alındı. İlki, seçimlerle geldi. Amacı ve hamlesi, yolsuzlukla mücadeleydi. Eskiden idiya üzerine valiyken dosyası olduğu da biliniyor. Ama, kanıtlanamadı. Peru Yeni başkanı, yolsuzlukla mücadelede,yargıya da dokunma hedefindeydi. Yargı kendine dokununca da hemen karşı atağa geçer. Eski dosyayı gündeme getirir. Parlemento ise fırsatı kulanır. Hemen, başkanı görevden alıp yerine meclis başknını seçer. Ama, bu defa başkanı seçen halk sokağa çıkar. Protestolar yoğunlaşır. Şidet uygulanıp protestoculardan ölen olur. Ama yükselen dalgaa durulmaz. Sonuçta, Meclis başkanı da birkaç gün sonra onu seçip şiddetini de destekleyen parlemento tarafındnan görevden alınacak ken istifasını verir.
Bu defa seçim kaydıyla parlemento yeni bbaşkanı seçer. Peru haftalık bu kadar olayı siyasi tarihine ekler. Belli ki biriken sorunlar ve kurumların yapısı bu sonuçları kolaylaştırıyor. Akla hep o meşur diktatör Fijumore gelir. Oysa Fijomoro seçimi kazanmak için gayet demokrat talepler sundu. Seksenler sonunda halka uyuşturucuyla mücadeleden, demokratikleşmeye varan prokramla geldi. Fakat, uyguladığı politikayla da kurumları dahi yerlebir yaptı. Ynına aldığı istihbarat şefiyle ülkede devlet terörünün ne olduğunu yazdırtan liderdi. Fijimoro öyle bir Peru oluşturdu ki hem muhalefeti ezdi, hem de devlet kurumları yerlebir yaptı. İstihbarat baskısı ve yargıyı kulanarak seçimlerdeki hileleriyle de ülkeyi yönetti.
Gidişi ise tam bir yaratılan sistem örneğidir. Yemeye çalıştığı istihbarat şefi onun kirli dosyalarından birisini iletişim ağına sundu. Bu üstenmese de Amerikaya varan yankıyı buldu. Fijimorenin sonu da böyle başladı. Oysa Fijimore önce sol dalgayı baskı ile yendi. Aydınlık Hareketinin zayıflayıp bitmesini, yerel halkın örgütlü taleplerinin geritletimini ve sendikaların yasaklanıp otoriter demir yumrukla eline geçirdi. Kurumları dahi işlevsiz yaptı. İstihbarat operasyonları ile yargı tamamlama hukukuyla işler yolundaydı. Ama, klasik diktatörlüklerin sonu gibi kavvgalarla yol alırken, ayni yolun yolcusu istihbarat şefini yiyecem derken, sonunun da başlangıcı oldu.
Bu baskı aslında zenginleşen burjuva, sokakta güçlü paraamiliter devlet yapıları ve herkesin bilip bilmediği uyuşturucu tatlı karlarla potansiyel güç oluşturuldu. Solun darmadağın edilmesiyle de karşıt kesim de brakmadı. Giderek kurumları da yok yerine getirdi.
Fijimore olayı Peruda herşeyi yanında devleti de tek adamlı çizgiyle kurumsal yönünü ve demokratik davranışını da tüketi. Sgandal ve ardından kaçışıyla boşalan Peru hala rahat yüzü görmüyor. Üstelik Fijimore öyle bir güç oluşturdu ki ülkesine iyade edilip tutuklanmasına karşın, sağ liderlik oy aşkına onu serbes dahi braktı. Birçok Peru lideri oldukça zor dönemle istifayı seçti. Birisi de imtihar yaptı.
Yukarda özetlediğim Peru, son haftaki olayları da yaşadı. Yolsuzlukla bütünleşen ve hala Fihimore anlayışlı yargıya dokunmak isteyince, hemen eski dosya kanıtlanmamasına karşın açıldı. Olaylar adeta halk parlemento ikilemi veya yargı hükümet ikilemleri sert şekilde ortaaya serdi. Halbuki Peruda senelerdir olanlara karşın, özellikle doksanlardaki kıyımlar gerçekleşirken, başta ABD ve İMF ülkeyi örneklerden birisi olarak övüyordu! Sınıfsal ve yeni sömürgesel gerçeklerin ta kendisi oluyordu Peru.***
Girişte sıraladığım 3 başkanlı hafta yaşandı. Dünyada haber olmaya adaydı. Fakat, okadaar gelişme var ki deyerini alamadı. Peruda deneyimler kısa sürüyor. Sol döneme girilirken ki devlet Fijimore baskısı öyle yıkım getirdi ki her dokunuş isyana dek uzuyor. Birçok lider seçildi. Sokak, yargı ve parlemento darmadağınıkta buharlaştı. Üstelik parlemento çoğunluk ile başkan çelişkileri nedense hep oluştu. Yargı ise hep sorgulanıyor. Dokunulduğu zaman da ters tepki veriyor. Neoliberalizim ve sola karşı olma tutumları hep Peru tipi devletleri ne yazık oluşturdu. Özellikle de sosyal demokrat lider olunca da paramiliterler uyuşturucular ve ordu her an eli tetikte, yargı kılıcıyla başın üstünde salanıoor. Bakalım Peru bu karışıklıktan nasıl çıkaacak.