Kadın cinayetleri, şiddeti ve istismarı insanlığın ve o toplumun yegane ayıbıdır.
Kadınların öldürülmesi, sistematik şekilde şiddete uğramaları aslında o ülkede hukuk sisteminin çalışmadığını, iflas ettiğini demokrasinin olmadığını da gösterir.
Acı gerçek budur!
Polis yasaları çalıştırmak yerine dosya açmamak, yazı yazmamak için kolayı seçip uzlaştırmayı seçiyor ve mağduru yalnız bırakıyor.
Bırakmakla kalmıyor ısrar edersen ikinize de dava açarız diyor ve inanın Polis bunu yaşamın her alanında yapıyor!
Dahası insanların güvencesi olması gereken Yargı da ayni şeyleri yapıyor yasaları çalıştırmak sonuç almak yerine erteliyor da erteliyor yani konuyu sürekli öteliyor ve sonun da mahkemeye gidenler usanıyor, bıkıyor ve bırakıyor bunun adına da uzlaşma diyorlar.
Böyle olunca da şiddet de yoluna tam gaz devam ediyor.
Siyaset erbabı ve hükümetler 2018 yılında AFRİKA gazetesine Meclisin yanı başında yapılan linç girişimini kınamadıkları ve sorumluları yargılamadıkları sürece ne kadınları koruyabilir, ne de şiddeti önleyebilir.
Gereğini yapmadıkları sürece kadınlar için yaptıkları açıklamaların, yürüyüşlerin ve bu mealde yapacakları açıklamaların hiçbir kıymeti harbîyesi yoktur.
Bir defa Polisin kendisi yaşamın her alanında şiddet uygulayıp şiddeti körüklüyor.
Gazeteye yapılan linç girişimi ve Polisin hemen yanı başındaki Meclis’de ki siyaset erbabı ile olaya seyirci kalması sonrasında göstericilerin yüce Meclisin siyaset erbabı ile kucak kucağa resimler çektirmesi şidddeti teşvik değil de nedir yani?
Bugünler herkes ev içinde de şiddete karşı yeni yasaların bir an önce çıkarılmasından bahsediyor.
Burada bir şey söylemek isitıyorum. Pandemi süresince anayasanın çatır çatır çiğnendiğine tanıklık ettik..
Seçimlerde anayasanın da yasalarında açıkça ırzına geçilmedi mi? Makam sahibi siiyasetin en tepesindeki insanlar yasaları çiğnemedi mi?
Demek istediğim şudur ki kendi çıkardığı yasaları takmayan bir siyaset erbabı bu konuda yeni yasa çıkarsa ne yazar çıkarmasa ne yazar!
Kadına şiddeti önlemek isterseniz öncelikle yasa uygulayıcıların yasalara saygılı olup şiddet uygulamaktan vazgeçmeleri ve demokrasiyi tesis etmeleri daha görünür hale getirmeleri gerekir.
Ne alakası var demeyin çok alakası vardır derim…
Bakınız yakın tarihde siyaset erbabının en tepesindeki adam olan Başkan Erdoğan’ın Maraş’a yaptığı ziyarette bu ülkenin yüz aklarından olan KTÖS Genel Sekreteri Şener Elçil’i bizzat hedef göstererek tehdit etmesi ve bu açık aleni tehdide rağmen Meclisteki siyasilerimizin tümü, toptan bunu görmezden gelmesi bir demokrasi ayıbı olduğu gibi aslında kimin yanında olduklarını da göstermektedir.
Böylesi açık bir tehdide rağmen sessiz kalmaları doğal olarak bir sonraki şiddeti de beraberinde getirecek ve inanın yine bundan en çok kadınlarımız etkilenecektir.
Böylesi insanlık dışı bir saldırıya tepki veremeyenlerin yarın kuracakları olası bir hükümet’den toplum için bir şey yapmalarını bekleyebilir misiniz?
Medeni dünya da sizler bu saldırının bir suç olduğunu ve yasaların, hukuğun çalıştırıldığı bir ülkede o sözlerin sahibini anında içeri tıkacağını bilmelisiniz.
Ama siz hepiniz sustunuz. Dahası olayın hemen ertesinde sendikanın çalıştırdığı TV’de parti politikalarını anlatmak için sahne aldınız ama bu olaya değinmediniz.
Hade diyelim sunucu sormadı, soramadı sizin bir parti başkanı olarak en azından nezaketen bir geçmiş olsun deyip yapılan saldırıyı kınamanız gerekmiyor muzdu?
Siz bugün, yarın hükümet olursanız insanlarımızı, kadınlarımızı böyle sessiz kalarak mı koruyacaksınız?
Yoksa siyaseti sadece UBP’yi eleştirmekten ibaretmi sanıyorsunuz?
Yok mu tehdidin sahibi başkan Erdoğan’a söyleyecek bir sözünüz?
İnanın ben sendika yetkilisi olsam sizi bu tutumlarınızla o kapıdan içeri bile sokmam…
Hayatın ironisi şu ki sunucu da bir kadındı!
Siz gözünüzün önünde yapılan bir saldırıyı kınamadınız ama Avrupa Parlemontosu binlerce kilometre uzaktan Şener Elçil’e yapılan tehdidin kabul edilimez olduğuna vurgu yapıp kınadı ve bu işlerin nasıl olması gerektiğini herkese gösterdi KTÖS’ün ve Şener Elçilin yanında olduklarını en yüksek organda deklere ettiler.
Buraya dönersek gerçekle yüzleşilmediği sürece her kadın cinayeti sonrası söylenenler rüzgarın içinde kaybolup gidecek ve sonraki günlerde gazetelerin manşetleri yine kadın cinayetleri, intiharlar kriminal olaylar ve şiddet haberlerinden geçilmeyecektir.
Son söz kadınlar sosyal çok güzel varlıklardır. Sevmek varken niye öldürüyorsun kardeşim?
Herşeyden önce kadınlara yapılan şiddeti önlemek istiyorsak kadınları yaşamın her alanına katmalı var etmeliyiz…
Kadın cinayetlerine dikkat çekmek ve kadına şiddeti tüm protesto ve farkındalık yürüyüşlerine şapka çıkarıyor ve selamlıyorum…