yaklaşımlarAlpay DurduranGarantörün oyunlarına devam – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Garantörün oyunlarına devam – Alpay Durduran

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Akıncı seçimlere yakın ununu eleyip eleğini de astığı görüşmelerde artık bizim kuşak yapmadığına göre başkası da yapamaz demiş olmasına rağmen yine seçileyim de Allah kerim der gibi Türkiye’nin yeni ifrat politikalarına karşı tutum açıklamaları yapmaya başladıydı. Suriye’de akan kana BM kararları ve tutumu çerçevesinde bir gelişme ile çözüm istediğini belirtti. Ama TC cumhurbaşkanı Türkiye’de İslam lideri rolü oynayıp halk desteğini ekonomik başarısızlığa ve diğer sorunlara rağmen gözden saklamak isterdi. Onun için susturulmasını istedi. Yani son görüşmelerde Rum tarafını uzlaşmaz ilan edip bu son şans deyip küstürdüğü yetmedi Anavatanını da karşısına aldı. UBP tespih çeker gibi bağlılık yeminleri etmekte ve hazır beklemekte idi. UBP adayının başbakan olmasını bile sakıncalı bulmadı. Yerine başkasını bulurdu. Buldu da hem de birden çok;  nedense boşalacak olan UBP başkanlığına da adayı vardı. O da çoğunluğun oyunu alacak diye ısrar edecek ve sağlayacak ama gücü varsa da yüz göz olmak istememiş olmalılar. Belki de Akıncıya yol gösterip tatmin olduktan sonra zaten başına dert olan hükümetin de şımartılmasını istemediler.

Akıncı’dan kurtulmanın bedeli olan Karpaz’da yapılan kampanyanın masrafı ancak Kıbrıslı şımarıklara verilen dersi karşılayabilirdi dahasına yeten ödül kalmamıştı. Gerisini de zaten bir sürü emekle taşınan ve kendi gelince rehabilite edilen kafadarlara havale edildi. UBP başkanlığı da zaten kendi üyeleri tarafından marke edilirdi. Onun tüm varlığı Türkiye yardımlarını alma iddiasına dayanırdı.

Ancak bu kez gene bu dertli ada dertten kurtulmadı. Makam kavgası durmak bilmedi. Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedip koalisyon aramaya kalkmak, HP’nin ezilip silindiği bir durumda koalisyonda da hırpalanıp seçime gitmek UBP’ye TC desteği ile bile hayat öpücüğü olamazdı.

Buna rağmen tüm adı duyulan partiler hükümetsiz kalmayalım diye telaşla en yumuşak tavırlarını aldılar. Pohpohlanma yok dikkatle halkı kışkırtmadan, el ve güç birliği ile elini taşın altına koymaktan çekinmeden çözüm arayacaklarına yemin ediyorlar.

Çok göz yaşartıcı ve el hak her tür övgüye layık siyasiler bunlar diye ağıt düzülse yeridir.

Öyle demokrasi ayaklar altına alınmış, bir daha olmaması için darbecilerin isteklerine karşı çıkılması gerekirmiş diye mızmızlanma yok. Olumlu ve olgun partiler, siyasilere karşı duyulmasına alıştığımız kuşkuları ortadan kaldıracak bir hamle yaptılar. Ama bizim demokrasi gittikten ve halkın çoğunluğunu çoktan kaybetmiş olan UBP’den kurtulamadığımıza göre ve diğerleri de ona benzemeyi birlik ve dayanışma diye kutsadığına göre başımızın çaresine bakmalıyız desek siz kim diye kimliğimizi isteyecekleri zamana doğru gitmemeye dua etmeliyiz.

Garantör Türkiye tabii ki dış işleri ile ilgili ve yetkili olan demektir. Öyle Türkiyeli herkes demek değildir ama Kıbrıslı demek Türk demektir deyip geçemeyiz. Onun Türk derlerse bize Kıbrıslı diye biri olmaz demeyi de unutmazlar. Onun garantörlüğün Kıbrıslılara karşı bir yükümlülük diye anlaşılması isteği sürekli borçluluk anlamındadır ve sonunda şahsi ihtiraslara kurban olmayı yurtseverlik olarak benimsetme haline gelir. Kişilik diye bir şey olduğunun anımsanmadığı bir varlığa var demek doğru ise şimdiki siyasi partilerimiz devamı için elinden geleni yapmaya çalışacaklardır. Türkiyeli de dünyaya meydan okuyan ve nerede bir sorun varsa ona bulaşmaya hazır bir idareyi yüklenecektir.

Halkımız nerede? Ne zaman çağımızın kendisine sağladığı seçme seçilme hakkını istismarcılara çıkar sağlamak için kullanacağına özgür, bağımsız ve dokunulmaz bir birey gibi yaşama hakkı için kullanacaktır. Hala bunun umudu vardır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
330AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin