yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDüşüncelerden gerçekler arasında – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Düşüncelerden gerçekler arasında – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hafifçe uzaktan televizyondan Yön ratyonun sesi geliyor. Çoğu zaman alışkanlık haline getirdim: hafif şekilde müzik dinleyerek yazı yazmak, daha rahatlatıcı geliyor. Bu gün 16 Kasım. Benim de sevdiğim, bazı deyerlendirme yazısı da yazdığım, kendimce yaptığım bestelerde de ezgielrinden etkilendiğim Ahmet Kayanın da ölüm yıldönümü. Biraz abartı gelmeyecek şekilde: sürgünde Memleketim diye diye kahrından ölen Türkiyeli sanatçılardan birisi de Ahmet Kaya oldu. Türkiye gerçeğinde bunlar ne yazık vardır. Sanatcı olup da sorunlarla eleştirel ilgi gösterip eser verince, yanıtı hapis sansür  ve sürgündür. Sabahadin Ali gibi de öldürülmektir. Ahmet Kaya bunları hep yaşadı. Kürtçe klip yapacam deyince de oluşan linç saldırıları ve tutuklama fırtınası sonrası sürgüne gider. Orada genç yaşta acıların altında ölür. Bir anlamda yaşarken yaşatılanlarla katledilir. Kürt olmanın, sanatı kendi kuralıyla yapmanın, eleştirel sorunlara bakış ile ezgiyle oluşan patlama tınılarrın sonucunu yaşadı. Türkiye öylesi bir devlet işte.

Çoğu zaman sürgünde veya ölümünde ben Ahmet Kayanın Bahtiyar türküsüyle benzetip yazıyordum. Bir anlamda, yaratığı türküleri yaşamıyla da sürdürdü. Aradan yıllar geçti. Kaya hala dinleniyor. Garip bir tuhaflık da oluştu: Kayayı sırf Kürt şarkısı yapacak diye linç etmek isteyen, kendilerine Kemalist deyip de marşla saldıranların bir kısmı sanata karşı baskıdan yakınıyorlar. Buda öteki Türkiye gerçeği. Kayayı yeniden saygıyla anarken, şu anda dinlediğim ve özellikle Kıraçtan da dinlerken hüzünlendiğim “Vakit geldi, artık gidiyorum” türküsü hafif sesle geliyor. Ahmet Kayayı zaten sanatçı ve ölümsüz yapan her zamanki gerçeğin bedelsiz türküleridir.

*****

İki gündür K. Kıbrıs Erdoğanın ziyaretini ve yavaş yavaş yine bazı müdahalelerin esintilerini de izliyorum. Erdoğan, aslında K. Kıbrısa gelip şov yaparken, Ana okul çocuğu gibi Ersin şikayetlerini herkesin önünde yaparken, orada olanları pek k. Kıbrısa gelişi de olmadı. Albayrak istifası veya affı olması, ansızın eski içişleri bakanının yardımcı görevine gelmesi Efkandan söz ediyorum, Kıbrısa gelen Bahçelinin hem ayrı uçakta gelişi hem de törenlerde pek öne çıkarılmaması birçok gelişme geziyle birlikte konuşturulmadı. Daha doğrusu klasik kaçış oldu. Tıpkı Türkiyenin birçok medyanın buradaki protestoları vermemeleri gibi. Bu arada en karlı Tatar çıktı! Daha saraya  gelirken mersedes siparişiyle lüks coşkusu içine girerken, birden Erdoğanın saray önerisiyle de iyice şımartılan şekle döndü. Görülmeyecek olanı görünür kılıp önce Şeneri sonra Mimaar mühendisler odasını şikayet yapı. Gerçekten, eğer denildiği gibi iki devlet olsa, bir başkan ötekine kendi muhaliflerini veya yapmadıkları için ötekileri suçlamayı kamuoyunun önünde yapmazdı.

Bunlar da oldu. Açılışı yapılan hastahanenin de ilginci doktorların dahi olmamasıydı. Bunlar gelinen K. Kıbrıs gerçeğinin basit resimleri olarak çektirildi. Maraş mı: veya >Varoşamı… bir lafı söyleyenin ne demek istediğini gözetmeden anlama bahaneli oldu: hak olanın herkesin mülkiyetine dönme denince başta mırmırcı barışçılara “ha uluslar arası hukukaa dönüyor” söylemini söyletti. Oysa, söylenmek istenenin zaten taşlarıyla örülen vakıflar gerçeğinin koşullarından başka bir şey deyildir. Ama olanlar oldu. Hava Alanına başka uçak inip inmediği haberi de yapılmadı. Tıpkı “kKTC “  ilan edilirken ki dünyayla kesilen bağlantılar gibidir.

*******

  1. Kıbrıs ile Türkiyenin yeni fırsat denenen hamlesi oldu. Aslında önceki yazılarımda zaman zaman dokunduğum “zaten federasyon konuşulmuyordu. Adı böyle konuldu. Üstelik K. Kıbrısta yapılanış da federal deyil Türkiyeleşmenin kurumsallaşmasıdır” diye çok defa örneklerle yazdım. Zaten bunu tartışmak da gereksiz. Yeter ki seksenlerden beri söylenen ve masaya sürülen belgelere bakarsanız anlarsınız. Tabi bir de azarbaycan hikeysi denenecek. Bakalım otoriter diktatör Aliyef bu duruma nasıl karşılık verecek.

*******

tüm bunlar olurken Amerikan seçimleri süreci de artık Trumpun tüm hamlelerine rağmen Baydını saraya doğru çekiyor. Oldukça yorumlar yapılıyor. Birkaçtanesine deyinecem: örneğin, bazısı olaya bakarken şunu unutuyor: Baydını direk destekleyen önemli sermaye kesimi var. Trump direnirken, Türkiyedeki gibi örneğin yargı desteklemedi. Oysa Anımsayın, mühürsüz oyları dahi Türkiyede YSK kabul edip anayasa referandumu geçmişti. Yine, Trumpa karşı ana akım medya destek vermedi. Tarafsız durmayı seçti. Türkiyede tam tersi oldu. Kısaca, Kurumlar ve muhalif denetleme yapılar la yasal kuruluşlar kuralları işleti. Öyle ki Trumpun atadığı yargıçlar dahi iptal etme önerisini ret etti.,

başka bir koşşul da özellikle Türkiyedeki devlet yapısı melumken; örneğin Muhalefet ne yapacak sorusu da hep teslim olmaktı. Sadece İstanbul belediye seçiminde direnç gösterildi. Bunlar da seçimlerde kurumlar, medya ve muhalefet üçkenindeki tavrın da önemli olduğunu kanıtladı. Acı olan, dünyada artık görmezden gelinmeyecek şekilde faşizmin kitlesel destek bulduğudur. Sokağa milislerin çıkması veya Trump gibi liderin önemli oy alması, dikaten kaçırmamaz gerekir.

Seçim sonucuyla da Baydının ne yapacağı da konuşuluyor. Özellikle Demokrat parti sol kanat durumu önemlidir. Ancak, ABD emperyalist bir ülke. Baydın da sermayenin önemli kısmının seçkisiydi. Deyişmeyecek tek gerçek, emperyalist  politikanın süreceğidir. Nüyanslarda ise Baydının dhha kurumsal ilişki ile uluslar arası boyut önceliğinin olası olmasıdır. Yeniden Natoyu görmek daha doğrusu etkin yapma çabasını göreceğiz. Deyişim deyip de sistemden çıkılacağına inanan varsaa, şimdiden yanılır.

Kısaca, hala sistem krizde, Yükselen Korona salgını da sağlıkta kendini hisetiriyor. Ekolojik çöküş ile uygarlık aşmazı da mevcut. Baydın ise içte kısgaçta: Senato gerçeği ile yargıda Trumpun atadıklarının etkisi onu istemese de dengeleyecek güçlerdir. Bakalım nasıl bir yolda bocalacayız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
336AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin