Gün, 29 Ekim. Türkiye Cumhuriyetinin ilanının üzerinden tam 97 yıl geçti. Nerede ise 1 asrı dldurmak üzere. Buda şu demektir; artık ilanından günümüze onca sene geçtikten sonra, üzerinde konuşulacak çok sonuç da yaşandı. Dahası, ilanından günümüze nereye gelindiği öylesine net çelişkiler vardır ki konuşulmadan olmaz. Örneğin, Cumhuriyet ilanıyla saraydan Meclise geçen egemenlik veya sultanlık kaldırılıp halifelik bitirilip laik cumhuriyet kurumsallaşması izerinden tam 97 yıl geçti. Burada kaçınılmadan bazı günümüz yaşanamlarıyla sorgulamak ve derslerle de elde edilip kaybedilenleri doğru yerine koymak şart. Cumhuriyet Kazanılan Kurtuluş savaşı üzerine kurulan devletin yönetim şeklidir. Bir anlamda düşmanlar yurtan kovulurken, ayni zamanda gelecek eski Osmanlı saray rejiminin de yıkılarak üzerine cumhuriyet kurularak iki ayaklı bir siyasal yöneliş oldu. Savaşın kazanılması demek ayni zamanda, işbirlikçi ve eski yönetimin de yenilip tarihe karışıp üzerine yeni kurallarla sıçrama yapılıp türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Elbet, bunu uluslararası alanda taşlandırma da Lozan anlaşmasıyla da Türkiyenin tapusu ve dünyadaki yeni devletin yeri olarak da tarihin yeni sayfası oldu.
****
Bunları yazarken, elbet günümüzde konuşurken dikat etmemiz gereken basit ama unutulan ilkelerdir. Hat ta Türkiye Cumhuriyetinin ilanında toplanmakta olan dünya güçlerinin de olduğu Lozan konferansında Osmanlının padişahlıkla taraf olmasına da engel olmaktı. Nitekim,Cumhuriyet siyasal olarak Kurtuluş savaşı sonrası oluşurken, Osmanlı da tarihe karıştırılıp, topraklar üzerinde tek devlet egemenliği de oluşturuldu. Nedense, bu hep günümüzde unutuluyor. Hat ta son dönemlerde direk Kıbrısa da yansıyan hamlelerle, TC yasal kuralalrı deyil de Osmanlı “Kadim hukukuyla” yeniden Osmanlı feodal canlandırma zeminleri de zorlanmaktadır. Maraş veya Varosi bunlardan birisidir. Neyse konumuz şimdilik bu deyildir.
Türkiyede Cumhuriyetin ilanının üzerinden tam 97 yıl geçti. Uzun denecek zamandı. Cumhuriheytin projeleri ve kurumsallaşarak yeni anlayışları vardı. Hedefler konulup yeni ülke yaratılması istendi. Onca zaman sonra, elbet gelinen aşamayla bunları sorgulamak da gereklidir. kOnulan hedefler kadar, karşıt direnç ile fırsat bulduğunda bunu engeleme ikilemi de diyalektik gerçekliktir. Nitekim, tam 97 yıl sonra Yirmilerde kaldırılıp ilk hamle olan bazı siyasal dönüşümler, günümüzde yeniden hem de devlet yönetiminde önemli yere geldiler. Bir anlamda Cumhuriyet sanki başta olup hem de kazanılan Kurtuluş savaşı yokmuşçasına gündemler belirlenmeye başlandı. Tarikatlar konusu, halifecilik ile günümüz diyanet yapılanma gerçekleri sadece iki olgu olarak sırıtıyor.
Hiç derinlere dalmayacam: sadece törenler dahi Cumhuriyet konusunda nedenli farklılaşma olduğunun kanıtı. Cumhurieytle birlikte alınan kararların günümüzde terse dönüş örnekler de eklenince, üstelik konulan temel ilke laiklik olmasına rağmen, günümüzdeki yönetimdeki din etkin gerçeği, ister istemez 97 yıl sonra nereye geldiğinin de yanıtıdır. Cumhuriyet kurumlarıyla oluşup gelişir. Oysa, günümüzde banbaşka konular tartışılıyor.
****
Ufak bilgilenme: cumhuriyet rejimleri feodal monarşilere, sömürgeciliğe karşı verilen mücadelelerle yeni bir aydınlanma şekli olarak devlet seçkisi olur. Cumhuriyet, feodal veya sömürgesel mücadeleler sonucu yeni ufuk olarak kurulur. Anlayacağınız: bizdeki gibi sırf yeniden Denktaşın seçilmesi ve Türkiyeye daha yakınlaşma iklemli KKTC ilanı yeni rejim cumhuriyeti olamaz. Biz bunu da yutuyoruz. Türkiye de kurtuluş savaşı sonrası ve Osmanlı tüm kurumsal yapısıyla yıkılarak onun üstüne kuruldu. Deyişik bir sistem olup projeleri de ona göre dönüştü. Moderinleşme ve aydınlanma, laiklik ve çağdaşlık ilkeleriyle hareket edildi. Üniter devlet ile sultanlığın ve halifeliğin kaldırılması daha ilk baştan başlandı. Oysa, son dönemde iyice güçlenen diyanet veya resmen İslamcılık idolojisine siyasal damıtmayla girişilen konu her alanda Cumhuriyetle terstir. Boşuna geçenlerde Erdoğan “eğitim ve kültür alanında hegemonya kuramadığını” açıklamadı! Görüşlerinin hegemonyasının kurulmamadığından şikayet etmesi boşuna dyeildi. Moderinleşmeye direk tavır alma Evrim teörisini resmen eğitimden çıkarma, imam hatipli okul önceliği elbet siyasal hedefli uygulamalardır. Tek tip veya Şahsım yönetim şekli de ona göre şekilendi. Buraya da yansıyan Osmanlı hukuk anlayışı ve vakıflar olayı da Osmanlı hukuk anlayışının kendisidir.
Oluşan bu farklılaşma kendini Cumhurieyt veya öteki Kurtuluş savaşı bayramlarında da kutlatmama veya saptırma davranışları da alenen yapılmaktadır. Örneğin son 29 Ekim Cumhuriyet bayramı kutlatılmama uğraşılırken, gerekçe pandemi denilirken, parti kongreleri yapılıyor, dilenen yerde gösteriler gerçekleştiriliyordu. Üstelik, bir yandan parti kongresi öncesi il kongreleri yapılırken, artık tasfiye edilmek istenen Barolar gibi kuruluşların da kongrelleri “pandemi nedeniyle” yaptırılmıyordu. Tabi bir de saray ve belediye ikilemli uygulamalar da yaygınlaşıyor.
****
Son yaşananlar salt Türkiye ile alakalı deyildi. K. Kıbrısa da yansıdı. Eskiden pek olmayan birçok dini yapı burada artık normal hale geldi. Tarikatlar yanına merkezi yer olma adayı ilahiyat koleji camisiyle resmen siyasal merkez haline geldi. Son Mevlit TRT üzerinden buradaki Kolej camisinden yapılması tesadüf deyildir.Direk mesajı vardır.
Çok basit gerçeğimiz de sırıtıyor. Hep güzel ezberler kurgularız. Zamanında hep “Türkiyeden önce Atatürkcülük burada uygyulandı” deniliyyordu. Buranın iyi Kemalistliği vurgulandı. Oysa biraz araştıranlar, Eliller ve atmışlarda Atatürkcülerin de nnasıl vurulduğu bilgilerine ulaşılacaktı. Yine hep Kemalistlik böbürlenmesi olurken, tarikatlara ses çıkarmama duruşunu da yakalayacaklardı.
Son cumhuriyet olayında eğitim makamcısı yürüyüşle cumhuriyetçilik şovu yaparken, onayı ile tarikat yapısından ilahiyat kolejindeki yeni idari gerçeklik de resmen iki yüzlülüğün abidesiydi. Unutmayacağız: sömürge yerlerdeki işbirlikçilik öylesi kuralllarla kurumsallaştırılmaktadır.
Kısaca, son Türkiyedeki cumhuriyet ilanının bayram gününde, düşünürken,hep oldukça sorularla karşılaştım. Kolay deyil,97 yıl sonrasından bahsediyorum. Herhalde hala Osmanlı dönüşüm konusu ile Yeni ifadeli oluyorsa, burada mutlaka başarısızlıklar da vardır.