yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTüketilen gerçeklik ışığında, politik renkler – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Tüketilen gerçeklik ışığında, politik renkler – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Salı gecesi Genç TV de 6 lider, saray başkanlık seçimi için tartışmaya karar verdiler. Özellikle,yönetim başı olan Tatara da onaylatıldı. Önceden konuşularak, randovisinin olmadığı saate konu ayarlandı. İşler yolunda gidiyordu. Tartışmaya az kala, salının geceye tam ulaşacağı saat, Tatar telefon açıp tartışmaya katılamayacağını bildirir. Türkiyeye gideceğini söyler. Burada çok basit bilinmesi gereken diplomatik ilke vardır: devletler arası ilişkilerde özellikle de ziyaret zamanları, önceden ayarlanır. Protokolden gündeme varan ortak hazırlıklardan sonra ziyaret gerçekleşir. Oysa, Tatarr hem de onay verdiği tartışmadan birkaç saat önce ansızın Türkiyeye uçacağını ve Fuat Beyle görüşeceğini söyler. Daha komik gelecek sözler ise şunlar: “Doğu Akdeniz gerilimindeki gelişmeleri de konuşacağız”! K. Kıbrısın siyasal durumunu, Türkiyenin buradaki siyasal gerçekliklerini biraz bilen biri buna ancak güler! Hele de Ersin beyin ilgili konuda ne sözü nede görüşü vardır. Hele de Türkiyenin ona danışacak bir tutumu da söz konusu.

Bunu yutan yutar. Gayet normalmış gibi de kabulenir. Üstelik laf arası Türkiyenin seçime müdahalesi olduğu da konuşulur. Fakat, tarafgilerde deyişen bir şey de yok. İlgili tartışma yapılır. Bazı göndermeler Ersin beye yapılır. Ama, “müsaadeli demokrasi” anlayışıyla sınırlı halinde. Sonuçta Ersin bey birkaç saat sonra geri döner. Buda ziyaretin öyle iki devlet eksenli olmadığının öteki kanıtı. Hele de Fuat beyin merkez bankasına nakit para yatıracağı bilgisi de herkesin kafasında ayrı bakışlar olsa da seçim rüşveti olduğu algısı hemen yerleşti. Zaten K. Kıbrısta hep gerçeklerden kaçarak, bir yerlere gelme sevdası oldukça ateşlidir. sSalı gecesi tartışan beş lider de bunu bilmenin de ötesinde, koltuklara gelip gitmedeki yöntemi, gayet güzel kendi üzerlerinde yaşadılar. Paketi imzalıyorum derken başbakanlığı kaybeden, yakınlaşaıp sığınılacak liman etmesine rağmen düşman klınma tutumlarını hep yaşadılar. Onun için, eleştiri Tatara dek uzanacak ordan sonrası alah kerim.

Belli ki hala AKP politikasını anlamadılar. Oraya otururken, koltuğa gelmenin ilk duruşun da Türkiyeleşme gerçeğini de kendileri yaşayarak kanıtlayanlardır. Ama, konuşmuyorloar. Özneden, siaysal eşitlikten veya iki devletlik gibi tuhaf kelime canbazlıkla yetiniliyor. Ersin Tatar Türkiye ziyareti ve beşli tartışma, tüm renkleriyle K. Kıbrısın yeniden resmini çizmenin ötesine gitmiyor.******

Sadece bizde seçimler yok: sistemin süper gücü Amerikada da 3 Kasımda başkanlık seçimi var. Orada da ekran tartışması var. Yapılan son tartışma ise ibretlik. Amerikan çevreleri buna kağotik simgesini hemen koydu. Halbuki iş hafife alınacak derecede önemli.Sadece Amerikayı deyil dünyadaki gelişmelere müdahale edecek başkan seçilmektedir. Üstelik,onca sistemsel krizin de derinleştiği dönemde.

Ekran tartışması nereden bakarsanız oldukça mesajlarla dolu. Kulanılan dil, müdahale şekileri, önerilenler, birbirlerine davranışlar ve nicesi, seviyesiz ile süper güç ikileminde olay resmen kağotiklikler çiziyordu. Kesilen sözler yanında “yalancı,” gibi sözlerin gayet normal kulanımı olayın nereye dek geldiğinin acı işaretidir. Trumpun kulandığı dil kadar, açıkça ırkçılığı savunması, klasik bilinen muhalefeti “solculuk, anarşistlikle” suçlaması, düşünsel olarak faşist işaretlerini veriyordu. Bildik Emperyalist gericileşme, faşist eylimlerinin tartışmadaki normalliğine tanık olduk. Kişisel suçlamalar, söz kesmeler gırla gidiyordu. Özellikle Trump açıkça ırkçı bakışını ve kapitalist vahşetin direk savunucusu gibi davrandı. Baydın ise daha sesiz ve dilin yumuşaklığı ile övülme noktasında durdu. Mesaj ise resmen tek kelimeyle “tehlikeler bekliyor” kanıtıdır.

Bu tartışmayı dünyanın izlediğini de düşünürseniz, bizim foncu çözümcülerin de barışı bu liderlerden bklediğini anlarsak; işler vahim.*******

Türkiyeden de renkler var. Özellikle zaman zaman benim de yazdığım Korona salgın şüpeleri birer birer kanıtlanıyor. Kulanılan rakamlara güvenmeme sorgum hep sürdü. Nitekim, Türkiyedeki sağlık çevreleri isyan denecek noktada, son günlerde açıklanan rakamların çok üstünde hasta ve vaka olduğunu haykırdılar. Kanıtlar ileri sürdüler. Yirmi katına varan farklar söylendi. Buna karşılık adı çok övülen Sağlık bakanı yalanı savunma adına “ulusal çıkar” imgesine sarıldı. Bu ta baştan uluslarası sağlık kuruluşun Türkiyenin bildirdiği ve deyerlendirme yöntemlerine güvenmediğinin uyarısının daha net kanıtlanmasıdır. Yine ulusal çıkar adıyla yalanın örtülme çabası, “kim sızdırdı” sorgusuyla da gerçeğin suç saydırtma bakışının yeniden saçılmasına neden oldu******

Kafkaslar gerilimini mutlak bizim ekrnnlar dışında hep duyuyorsunuz. Örneğin ben size şu anda Azarbeycan Ermenistanın savaştığı yerde, kısa zamnn önce buranın Kızıl Kürdistan olduğunu biliyormuydunuz? Soyvetlerin bu özerk bölgeyi Türkiyeye yakınlaşma adına yok etiği sonucunu da aklınıza gertirirmisiniz? Yine, Karabağın başta Azarbaycanın özerk bölgesi olduğunu, Azerilerin bu özerkliği kaldırtığı için olayların tırmandığı ek bilgisine sahipmisiniz? Görüyorsunuz: Kafkaslara dalınca, işler çok karışık. Ama, dış güç dengesini sakın hiç aklınızdan çıkarmayın. Sanırım, bu köşeyi sürekli takip edenler, hem de zamanında birçok gelişmeyi kolayca yakaladı. Buda benim övgüm olsun.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin