Açıkça söyleyeyim mi ben aslında pek fazla bir şey de beklemiyorum. Seçimler bitmiş ama birkaç sendika dışında bir hareketlenme yok. Evet, ben de yazdım, ittifak bunu çözer ama bu konuda ne bir anlayış, ne yeterli fikir beyanı, ne de yaklaşım var. Bu konuda yaklaşımın olması bile, burjuva demokratik bir kültürün azının olması bile yeter ama daha önce dediğim gibi buralara o aydınlanma çağının baş gösterdiği burjuva demokratik kültürün yaklaşımı da gelmedi ve bu eksiklik hala daha şark egoizminin ve de ustalıklarının kol gezdiği bizim toplumumuzda da oldukça eksik. Maalesef Şark kurnazlığı, bencillik ve de anlayışsızlık bu gibi olgunlaşmanın da önünü kesmekte. Kim lider olacak veya ben daha doğruyum mentalitesi hakim her tarafta. Diğer seçimler gibi belli ki bu cumhurbaşkanlığı mağlubiyeti de yenilip yutulacak ve gene bu toplum herşeyi sineye çekip bir beş seneyi daha bekleyecek. Ben ilk başlarda aslında büyük bir savunma bekliyordum, tepki bekliyordum ama belli ki gene toplumsal yapı olarak böyle durumlara hazırlıklı olmadığımız için gene sinilecek. Gene baştaki hükümetler belli yerden işaret aldıklarında, gene vatandaşlıkları gündeme getirecekler ki aslında bu vatandaşlıkların böyle durumlarda ne kadar önemli olduğunu da anladık. Sonuçta ne mi olacak? İşte eğer yazılanlar ve söylenilenler doğruysa 2023 yılında bir referandumla karşı karşıya kalıp Kuzey Kıbrıs’ın ilhak edilmesini ve bunun da bu nüfus kalabalığı içinde, gene buradaki seçimler gibi kaybolacağını göreceğiz. Geldiğimiz sonuçta Ozmosis yoluyla ilhakı yaşayacağız ve bu da Kıbrıslıtürklerin kimliği ve varlığı açısından pek de iyi olmayacağı malum. Kıbrıslıtürkleri kurtaracak olanın ne olduğunu açıkça yazmak gerekir ve bunlar artık herkesin düşünmesi gereken durumlar. Bu maya ile olmaz. Muhalefet geçinen meclis içindeki yapılarla olmayacağı da gerçek bunların ama meclis dışında kalanların da artık yıprandığı ve çoğunun devrimci özellikleri kalmayarak ego savaşı yapan grupçukların varlığı da maalesef sözkonusu.
Sayın Akıncı finali oynadı. Bu sürpriz miydi? Ben buna benzer bir soruyu ilk Cumhurbaşkanı adaylığı öncesinde Sayın Akıncı’ya sormuş ve benim hayal gördüğümü söylemişti. Şimdi hatırlamıyorsam da buna benzer bir yanıttı. Sonra seçildiği gün Recep Tayyip Erdoğan ona istediğini, yapamayacağını veya söyleyemeyeceğini fırça çekerek belirtmişti. Aradan geçen beş sene içindeki süreçte de olan bu oldu. Sayın Akıncı ile Recep Tayyip Erdoğan-MHP ve Akıncı arasında anlaşmazlıklar mevzubahisti. Gelinecek nokta bu kadar. Ne mevcut partilerin ne de meclis dışındaki grup veya örgütlerin aslında bir ittifak kurma ve birlikte mücadele etme yetenek ve kabiliyeti yok. 46 yıllık birikim de bunu gösteriyor. Ha, Türkiye de bu durumumuzu biliyor ve bizim bu en zayıf tarafımızdan yakalamış vuracak, arka arkaya bizi sersemletmeye çalışıyor.
Öncelikle bir ittifak kurulmalı, mayamız ne kadar burada görülecek. Elbette hem içte hem de dışta yapılması gerekenler de var. Hem AB hem de BM ve diğer ülkelerdeki örgütlerle sıkı bir temasa geçilmeli ama denildiği gibi öncelikle örgütlenme ve gene Güney Kıbrıs’la dayanışma ve tabi ki bir çatı altında onlarla da sıkı diyalog, işbirliği ve gerekirse onlarla da bir şekilde yardımlaşarak bu mücadeleye onların da katılması.
Mayamız tutar mı, böyle bir mücadele verebilecek bir yapımız ve kültürümüz var mı pek sanmıyorum. Emareler umudumu çok kırıyor. Ama gene de yanılırım diyorum. Umarım dinamik Kıbrıslıtürk güçler beni yanıltırlar…