Tam da normalleştik algısına girmişken, gelen yeni sansürleme kısgacına rağmen, rakamlar, Korona salgınının yeniden tırmanışa geçtiğini anlamaya başladık. Özellikle, alınan bazı kararlardaki tutarsızlıklarla, belirsizlikler sonucu, korkuyu ve şüpeleri de yoğunlaştırdı. Sonbahar ile yeniden tekrarlanan yoğunlaşma, hayatla karşılık bulmaya başladı. Hele de K. Kıbrıs veya Türkiyede bolca övülen “başarı” ardından yanlış çıkması da endişeleri artırıyor. Gelen rakamlar ve eksik bilgileri dedikodualr veya güvenilir haberlerle artışlar da olunca, kitlelerdeki şaşkınlık yeniden endişelerle derinleşmeye tekrardan başladı. Aslında, ilgisiz ve kaçınmanın yeniden yaşamla merhaba acı deyiş gibi oldu…
Yeniden Korona salgını endişeleri gelen bazı gelişmelerle artıyor. Konuyu daha iyi anlamak isteyenlere, tekrardan kısa bir özetleme yapma ihdiyacı da oluşuyor. Hep güncel haberle algı esiri olunca, konuya genel bakmayı hep küçümseme düşüncemizin de yalanlı tatlısı kanıtlanıyordu. Özetleme bu nedenle çok önemli. Hele de sıkılmadan ikilemlerle geçiştirme günceli ile fırsatı deyerlendirme fırsatçılığı da bu koşula önemli katgı yapıyor.*****
Korona salgını Mart ayında dünyayı sarmaladı. Genelikle beklenmeyen ve hızlı gelişen salgın gibiydi. Sonradan öğrendik ki meyerlim, bazı ülkeler bunu seneler önce tahmin ediyor, fakat şirketler ve devleti yöneten özellikle Neoliberal siyaset bunu dikate almadı. Bu nedenle Korona ortaya çıkıp yayılırken, çoğu gelişmiş ülkeyi dahi hazırlıksız veya önemsememezlik çizgisinde yakaladı. Kriz sadece sağlıkta deyildi, başka krizlerle de karşımıza Kapitalizmin ta kendisini çıkarıyordu. Nitekim, sadece sağlık deyil yaşanan öteki krizlerle kapitalizmin resmen çıkmazının içinde debeleniyorduk.****
Ekonomik finansman krizi 2008 yılından beri sürüyordu. Üstelik,1 yıl önce yeni kriz dalgalarıyla Türkiyenin de içinde olduğu devletleri daha sert şekilde vurmaya başladı. Uygarlık krizi de derinleşiyor: teknolojik gelişme hızlanırken, genetik deyişimlere dek varırken, düşünce alanında gericileşme de kitleselleşip seçimler dahi kazandırıyordu. Gelişen teknoloji ile kültürel siyasal gericilik birlikte yeni iktidarlar oluşturuyor. Amerikadan başlayıp, Brezilya, Hindistan, Polonya, Macaristan ve Türkiye gibi birçok yönetimler yeni faşizim isimlendirilen dalganın içinde otoriter devlet dönüşümüne giriştiler….
Yetmezmiş gibi, iklim bozulmaları doğada yeni kendine has canlılarda dönüşümler de hızla geliştirip, bazı yeni hastalıkalr da oluşturuyordu. Mikroplardaki mütasyon olayı önceleri başka griplerle mesajları veriyorken, Korona veya Kuvit19 mikrobu da bunlardan birisidir. Buda sağlıkta yeni kriz salgın dalagası oluşturdu. Yeni faşizim veya islam tipi otoriter rejimler de devlet biçimi olarak da kitlesel destekle oluşuyor. En tehlikeli gösterge ise Kapitalizmin genel veya ülkesel düzeyde bu krizleri yönetememesidir. Hem yönetemiyen hem de seçenek sunulamama ikili çaresizlikler oluştu. Tek yapılan, yine sermaye kesimi krizleri kulanıp fırsata devşirip zenginlenmesidir. Algı olarak da kitleleri “herkesi vuruyor” yalanıyla da kolayca uyutmasıdır. Nitekim, Korona salgınında ta baştan mikrobun herkesi vurduğunu, zengin fakir bakmadığı yalanı, bilgisizlik ve çaresizlik nedeniyle de karşılık buldu. Oysa, şimdi herkes anlıyor ki bu resmen yalan bir algıdır.****
Daha başlarken, Korona salgınında önemli turunsol sonuçlar ortaya çıktı. Sağlıkla mücadelede onca övülen sektörler,özel sigortalar hepsi fos çıktı. Hat ta, korona salgını en etkin olduğu yerler ve sağlık siteminin çaresiz kaldığı yerler kapitalist en elişmiş serbes piyasalı ekonomili devletlerde gerçekleşti. Kamu anlayışlı sağlık sistemlerinin daha başarılı olduğu her yerde ortaya serildi. Hat ta doktorlarda bile kamusal alanların daha örgütlü şekilde mücadele edildiği de anlaşıldı.
Başka bir nokta, iklim bozulmasının önemsenmediği dönem sonucu deyişen mikroplar da yeni hastalıkalr ortaya çıkardı. Bunlar özellikle olayda en az etkili olan yoksuları öldürdü. Tabi yaşlıları da unutmayalım. Bir anlamda, Korona sağlık salgını Kapitalizmin ve özellikle Neoliberalizmin resmen iflasının insan ölçeğindeki yansıyışı oldu. Bu elbet ülkemizde de aynen tekrarlandı. Ülke koşul şansına rağmen, kriz resmen yönetilemedi. Yalan da katılarak, başarı ödülü dahi istendi. Hep ekonomik eksen denilip sistemi kurtarma algısına oynadılar. Genel yanıltma bizde ve Türkiyede de tekrarlandı. Açıklanan rakamlara dahi innanılınmıyor. Güvensizlik olayı yayıldı….
Yeniden korona salgını yayılıyor.Tüm sansüre ve yanlış rakamlar, artık gizleme şansı brakmıyor. Hele de okuların açılmasıyla oluşan bilgisizlik ile ikili tutumlar, adeta evlat korkusunu da uyardı. Buda geçiştirme ilgisizliğinin olamıyacağı koşuldu. Hele de başlangıçtaki sorulara yanıt verilmeme koşulu, resmen şüpeleri artırdı. Ama devletlri hala seçenek olmama gerçeği onca yanlışa rağmen koruyor. Öyle K. Kıbrısı falan deyil, ençok ölüm veren ve başarısız saağlık sistemine rağmmen, ABD dahi seçenek yaratamadı. Trump ve benzzeri görüşler savunan Baydın arasında ikili seçki seçimi yapılmaya doğru gidiliyor. Buda, sistemin krize rağmen devam duruşudur. Aynen bizdeki gibi..****
Korona salgını yayılıyor. Üstelik okul açılması veya bizim gibi dışardan bol öğrenci gelme gerçeğimiz de var. Tetbir dneilen olgu hiç yanıt vermiyor. Herkesi yeni aşı ile umut tutma çabsı da var. Şimdiden gördük ki tekeler bunun pastasını yeme yarışında. Yine kamu yapılı kesimler önde giderken, büyük para ile reklamla ABD seçim öncesi probaganda algısı peşinde. Bunlar hep sağlıktaki sermaye eksenli gerçeklerdir. K. Kıbrıs ise bu konuda yeri yok. Ama gerçek muhalefet de yok. Öyle ki Pandemi hastahane tartışmaalarında veya hastahanenin yapılacak yerindeki olumsuzluklara rağmen yağlı ballı kucaklamayla gerçekleştirilme istenilmesi. Çok net mesajları veriyor. Muhalefet ise danışmanlık talebinin ötesine geçemiyor. Üstelik, belli oldu ki seçenek de sunulmuyor. Rasgele sözlerle de günü kurtrmaktan öte gidilemiyor.