Türk Parasının değer yitirmesi konusunda hafta içinde birçok makale okudum. Hepsinde de doğruluklar vardı. Birçoğu konuyu ayrı ayrı nedenlere bağlasa bile gene de doğruluklar geçerliydi. Evet, eğer bir ülkede üretim yoksa siz istediğiniz kadar para basın veya mal ithal edin, veya paranızı borsaya yatırın, eğer paranız içteki üretimle aynı paralelde gitmiyorsa bir yerde gelip toslayacaksınız. Daha öncesinde de Türkiye’de ileri bir ekonomi yoktu ve Türkiye devamlı krizlerin içindeydi. İşsizlik kurulduğu zamanlardan beri problemiydi Türkiye’nin.Yirmi yıldır Türkiye’de üretim yerine borsalara oynanmakta veya içteki ve dıştaki ekonomik borçlar bir şekilde borçlanmalarla kapanmaya çalışılmaktadır. Oysa sizin her türlü adımınız üretimle bir arada gitmezse sonuçta bir yerlere toslayacaksınız. Alışılagelmiş bir durum olarak ekonomik zorlukluklar bile hep hamasetle kapatılmaya çalışılmıştır Türkiye’de. Oysa bunun da dayanacak bir temeli kalmamıştır. Eğer bir ülkede demokrasi, hukuk ve insan hakları geçerli değilse, bu boşluk o ülkedeki yartırımları da etkileyecektir. Bir yatırımcı istikrarı olmayan bir ülkeye niye yatırım yapsın ki? Veya devamlı savaş halinde, komşuları ile didişen bir ülkeye niye yatırımcılar gelsin? Hadi onu da bıraktım, niye turist veya öğrenci gelsin? Savaş çıkacak, benim ansızın okulda dersimi yaparken veya ders görürken kafama füze düşecektir (Kuzey Kıbrıs için de geçerli bu sav). Ben böyle ülkeye gerek gezmeye veya gerekse okumaya niye gideyim? Aklımı peynir ekmekle mi yedim ki belalı ve istikrarsız bir ülkeye gideyim?
İşte bu yüzden Türkiye’de TL geçen haftalarda bayağı değer yitirdi. Gerçi bu duruma geleceği biliniyordu ve ayakta kalması da zorlanarak borçlar alınarak swaplar yapılarak yaşatılmıştı.
Hastalığa çare çoktan konmuştu. Türkiye rejim değiştirmekle ve devamlı kriz politikaları uygulamakla kaybedecek ve kaybetmektedir ve bu durum pek de hayra alamet değildir. Gerçi daha öncesi daha mı iyiydi? Daha öncesinde darbeler Türkiye’sinde ve vesayetçi demokraside ekonomi daha mı iyiydi? Değildi ve o dönemlerde de büyük sıkışmalar, iflaslar ve de patlamalar olmuş, meşhur banka iflasları da o dönemlerin eseri olmuştu. Türkiye çoğulcu demokrasiye geçmeli, tek adam rejimi terkedilmeli, adalet, demokrasi ve de insan hakları en gelişmiş şekliyle hukuk uygulanmalı. Aksi takdirde Türkiye büyük kriz ve ekonomik patlamalara gebedir. Zaten şu anda İstanbul’da bir kilo et yaklaşık olarak 90 TL. civarında (En yakınımdaki insanların söyledikleri). 2600 TL aylık alan bir vatandaş bu anormallikte yaşayamaz. Türkiye patlayacak ve durulmayacak. Baskılarla, hamasetle, balyozla devlet veya ülke idare etmek de öyle kolay değil.
Türkiye acil olarak çoğulcu demokrasiye geçmeli ve acil demokratikleşmeli, başka çare yok…