Konu hakında hiç haber yapılmamasına alıştırıldık. Bazı gelişmelerin de istenen yönleriyle bilgi vererek algı oluşturma haberciliği de günümüzde oldukça yaygındır. Böylelikle, insanlar haberin kendisini veya bilginin özünü deyil, sistemin istediği yönüyle algı tutsağı haline getirirler. Bu vatan veya ulusalcılık adıyla da makyajlanır. ikinci kural son dönemde Libya için uygulanan kanıtlardan önemlisidir. K. Kıbrıs veya Türkiye resmi ekseni, Libyayı idolojik merkezde kulanım aracı olarak kondurtular. Eksik bilgiyle Libya ile yapılan anlaşmanın ilgili istenen bölümüyle haberleştirip probagandalaştırılır. Bu öylesine ezberletilir ki tüm gerçekmiş gibi de beyinlere kazılır. Oysa, ayni merkezler, Libyadaki öteki gelişmeler veya adını koyup probagandalaştırdıkları anlaşmanın sorgulayıcı yönlerini bilgi akışına koymazlar. Resmi siyasetleri de oluşturup kitlesel kulanımla ptansiyel desteğe çevirirler. Halbuki, örneğin, Türkiyede Libya ile alakalı önemli gelişmelerin yapılması çok tehlikelidir. Bu yüzden tutuklanıp hapiste olan gazetecielr dahi var. Fakat, bu eksikliklerle, kulanılan algı akışkanlıkla insanlar banbaşka veya eksik Libya ile düşüncelerini oluştururlar. Klasik sözdür: “bilmeyeni ikna etmek kolaydır. Fakat, bilmeyip de yanlış öğrenen kesime doğruyu anlatmak çok zordur”! Libya böylesi örneklem halindedir. Nitekim, başta Libyada taraf olan Türkiye, son Libya gelişmeleri hakında brakın söz söylemeyi, sanki orada hiçbirşey olmamışçasına hala eski ezberi okumaya devam etmektedir. Bu yazı, son Libya gelişmelerinden bazılarını ele alacaktır.
*****
Son dönemde özellikle Libyayla yapılan ve Meclisin dahi orada ret etiği anlaşmadan sonra, yeni birçok gelişme, pek haber edilmedi. Adeta, Libya Türkiye eksenli anlaşma ile oradaki hegemonya kazanılmış anlayışla dondurtulup, ısıtılmaktaydı. Geçen hafta ortasında, peşpeşe haberler geliyordu. Yalaka medya bunların olmamışıyla duruyordu! Önce, Libyada ateşkes haberleri uçuştu. Akabinde çok az dünya medyasında yayılan ek bilgi de akıyordu: Libyanın Trablus merkezli Ulusal mütabakat hükümetinden adını açıklamayan birisi “Türkiye ile yapılan anlaşmanın, zorunluluktan dolayı olduğunu” itiraf ediyordu. Kendilerince “buna zorlandıklarını, tek kaldıklarını ve Avrupanın karşı çıkarak bunun engeleneceğini de hesaba katıyorlardı”. Türkiyenin baskılar yaptığını, kendilerinden 2 milyar dolar gibi tazminat yerine para istendiğini, gönderilen ciahtcıalrın sorun yaratığını açıklıyordu. Sonuçta, Saracın dahi rahatsız olduğunu, bazı konualrda direndiğini de belrtiyordu….
Bu bilginin hemen ardından, Libya UMH başkanı Saraç, ateşkes ilan ediyordu. Türkiyeden yorum pek duyulmadı. Malum resmi medya tüm dünyada haber olup yorum yapılan gelişmeye yer vermekten kaçındı. Ardından Libya temsilciler meclisi de “ki Libyanın öteki kesimidir” onlar da aynen uyacaklarını bildirdi. Dünyanın dyeişik Libyada müdahil olan ülkeler memnuniyet belirtiler. Tabi, Türkiye hariç!
Konu böyle gelişirken, hafta sonu Libyadan başka resimler geliyordu. Başta Traplusta, UMH kontrolundaki alanda halk, Türkiyenin taşıyp kendi adına savaştırdığı paralı Cihatcılara karşı gösteriler yapıldı. Göstericiler, cihatçıların yaptığı zülümleri protesto ediyordu. Protestocuları kurşuynlayanların ise kim olduğu, deyişik görüşler oluyor. Sonuçta, Türkiyenin Suriyeden taşıyıp, paralı savaştırdığı cihatçılar la Libyalı yerli halk sorunu su yüzüne çıktı. TELE 1 dışında konuyu pek haber yapan da olmadı.
******
Tüm bu gelişmeler birkaç gün içinde yoğunlaşırken, Türkiye yetkilileri, ekranda “Libya ile yaptıkları anlaşmayla, kazanılan hak ve bozulan tuzaklardan” söz ediyorlardı! Belli ki Libyada katılımın da yoğun olduğu süreçlerle, yeni dengeler peşindedir. Unutmadan, açıklanan ateşkes olayından sonra, hemen her taraf ülkedeki paralı militanlardan yabancı askerlere dek çekilme çağrısı da yapıldı. Bu gelişmeye hemen AB ekseninden destek geldi. Arap ülkeleri de sıraya girerken, onlar, Türkiyeyi de direk şaret ediyordu. Tekrar edelim: Türkiye ile Libya arasında imzalandığı söylenen ve direk Münhasır alan ifadesi pek kulanılmayp etrafında dolaşılan anlaşma, Libyada hala temsilciler meclisinin brakın görüşeceği, ret etmesi durumu vardır. Ayrıca, ateşkes sonrası seçimlerin yapılma hedefi de belirtiliyor. Özellikle Türkiyenin desteklediği söylenen UMH başkanı ve başbakan geçici göreviyle Saraç, resmen bu önerileri kendi açıklıyor. Üstelik, tam da adı söylentilmeyen yetkilinin yukardaki açıklamasından hemen sonra gelmesi de tesadüf gibi durmuyor.
Belli ki Libyada taşlar oynayacak. AKartlar yeniden dağıtılacak. Her yerden ses gelip Türkiyenin sesiz durması, haberleri vermemesi ise beklentiler ve net bazı alınamayanlar nedenini düşündürtüyor. Üstelik, hala Türkiyede pek sorgulanmayan, bilinmesi de istenmeyen Suriyeden taşınan gerici cihatçıların n Türkiye adına savaşması da önemlidir. Yapılan itifak önemli mesaj veriyor. Beraberinde Türkiyedeki yeni siyasal hamlaelerin, aynen K. Kıbrısta da hazırlanmakta olunan başta Maraş adımları, aslında Libyadaki birlikte savaşılan kesimin de resmin siyasal resmi olmaktadır. K. Kıbrıslılının, bunu iyi anlaması da şart. Anlamaz sa “ki öyle bir çaba dahi yok” ilerde gericiliğin girdabında cendere içinde kendisini bulacaktır.