Emret başbakanım adlı TV dizisinde İngiltere’deki hükümet çalışmaları izleyiciye zevk versin diye hazırlanan çok başarılı ve kitap halinde de basılmış bir eseri izlemiştim. Eser gerçekten kitaplaştırılacak bir bilgi kaynağı idi.
İngiliz zamanında Kıbrıs’ta da izleri vardı. Aslında Kıbrıs sömürge yönetimini de inceleyip o modeli kitaplaştırmak tarihe ve geleceğe büyük katkı olur.
1984 yılında İngiltere’de yönetimde reform hakkında hazırlanan bir rapor alkımda kaldığına göre (bir alıntıda görmüştüm) İngiltere’de yönetimde reform yapmaya karar verince tüm imparatorluktaki yönetimlerimizi incelemiş ve en hayırlısının Kıbrıs Hükümeti olduğuna inanmıştık yazıyordu. Bu ifade bana Kurucu mecliste iken kamu görevlileri yasasını ele aldığımız zamanda tanıştığım bir değerli arkadaşın uyarısıyla ilgilenme yükünü yüklemişti. Meclistekiler generalin emirleri diye çok ayrıntılı ve gereksiz düzenlemelerden ve insanları “Yes Man” yapan sıkı düzenden bahsederlerdi ama o “Yes man”lere bir tür hayranlık da gösterirlerdi.
Bunları öğrenince ve mühendislik için yönetim bilimini de okumak zorunda olduğumda iş ve görev tanımının önemini anımsadım.
Bu çerçevede düşününce Kıbrıs sömürgesinin idari yapısının incelenmesi gerektiğine inandım ve kaynaklar aradım. Ancak yeni nesil Kıbrıslılar yönetime merakını yitirmişti.
General Order’in üzerinden yıllar geçtikten sonra bir nüshasının kopyasını aldım ve ne işe yaradığını sorup öğrendim. DPÖ’de çalışan biri Bahai dostumla da hakkında konuşma fırsatı buldum.
Buna göre bir yasa geçerse resmi gazetede yayımlanır ve ilgililere gönderilir, her kamu görevlisinin elinde olan deftere kendisi ile ilgili iş tanımı orada olması gerektiğine göre kesip oraya yapıştırabileceği şekilde resmi gazetede yayımlanmış olurdu ve kendisi kesip yerine yapıştırıyordu. Böylece elinde her ilgili memurun elinde hazırlanmasına katkı yaptığı iş tanımı verilmiş oluyordu ki her hafta sonu o defteriyle haftalık çalışmanın hesabını verdiklerinde amirleri de defterlerini emre amade tutup tutmadıklarını görmüş olurlardı.
Defterler iştanımını zaman ve tanımla yapılan işi de kayda geçirdiği için iş yerinde zamanın ne kadarının verimli kullandığını da kayda geçirmiş olurlardı. Örneğin iş tapuda ise bir kuyu izni alınıp kuyu kazıldığı için kaydın işlenmesi gerekiyorsa onun standart iş zamanı 4 dakika 15 saniye ise iş ve zaman kayda geçer ve o emekçinin zamanının nasıl kullanıldığı da kayda geçmiş oluyordu.
Personel istihdamı için ilgili birimde personel ihtiyacı ancak bu usulle ortaya çıkarsa dikkate alınırdı. Onun için kimse “bizim partiden biri var çok oy getirebilir bir yer bulun da iş alın” diye bir işlem başlatılamazdı. Şimdi yalnız sınava girdi mi girmedi mi diye mızırlanılır ve eleştirilir ama istihdamlar da gırla gider. Kimsenin siciline işlem yapılmadığı için ve sicile başarı notunun nasıl işleneceğinin doğru dürüst bir kaydı da olmadığı için iş daha başından hatadır.
Sömürge idaresi dünya çapında ün salmış bir başarı öyküsüdür. Mutlaka yararlanılmalıdır ama bir sahipleri kuduzu yok eden sıtmayı önleyen ve saire idare reddedildi ama İngiltere örnek olarak incelemeyi kararlaştırdı. Sonra da İngiltere örneğini beğenen AB eski İngiltere başbakanından idaresinde reform için seçildi ve AB’de idari reform yapıldı. Onlar beğenirler ama mal sahibi arşivlerimize bakıp da o örneği incelemeyiz.
Hükümette olması olasılığı üzerine eski partim TKP’nin hükümette nasıl davranılmalı diye o maksatla bir karara varmasını talep ettim ama sanırım benim ağzımı kapatmak için kabul ettiler ve oy birliği ile koalisyonda TKP kararını onayladılar ama tek laf edip de neden beğendiklerini söylemediler. Ondan sonra da koalisyon yıkılıncaya kadar kimse anımsayıp hakkında konuşmadı. O kararın içinde olan bir maddeye göre hiçbir bakan kendisine doğrudan şikâyet edilmesine izin vermeyecek, şikâyet eden alt kademelere uğramış ve şikâyetini gideremezse bakana gidecek ve bakan şikâyeti uygun görür ve önce neden halledilmeyip kendisine getirildiğini inceletecek ve idarenin kusuru varsa onlar giderilecek diyordu.
Bunu yaparken işlerin arzuhalcilerin ellerinden kurtulmak ama şikâyet yollarını kapatmamak gerektiğine işaret ediyordum. Ancak uygulanmadı ve partiye iş halletme yeri olarak bakanlar ve diğer şark usulleri devam etti. İş tanımı hakkı yani bir işe girenin işinin tanımının kendisine yazılı olarak verilmesi hakkının temel insan hak ve özgürlükleri kapsamında sayılmaya başladığını da işaret ederek onlara liyakat usulünün getirilmesinin uyarıları da havaya gitti.
Şimdi sırası yasaları unutup keyfi yeni kararlarla yasalardan başka yollara giren bir sakat durumun ortaya çıkmasının önlenmesi için çok uzun bir zamandır konuşulan reform ve reorganizasyon çalışmasına geldi. İtiraz edip sırası mı diyecek olana reform ve reorganizasyonlar hep ihtiyacın ortaya çıktığı yani ihtiyaç olduğu ve reform ve reorganizasyon yapılmazsa ihtiyacın ortadan kalkmayacağı açık olduğu için şimdi yapılmalıdır
Reform ve reorganizasyon için ilk adım atılmış ve nasıl ve ne yapılacak olduğu belirlenmiş bulunuyor. Onun oradaki önerileri uygulamaya başlamak gerekir.
Ona göre bir reform ve reorganizasyon kurulu oluşturulmalı ve adım adım yapılacak olanların yapılmasının sağlanması başlatılmalıdır. Bu reform KKTC-TC protokollerinde geçen memur sayısını kısacak ve ayrılanın yerine şu kadardan fazla alınmayacak gibi arkaik devirlerde uygulanıp padişahların hazinelerini iflastan kurtarma çabalarına benzetilmemelidir. Kamu görevlisi istihdamının iş tanımına, görevlilerin puantörlerin belirledikleri birim/zaman kayıtlarına göre (her iş için geçecek standart zaman) bağlı olarak ilgili birimin yönetiminden çıkmalı ve atama onun isteğine sorumluluğuna dayalı olarak yapılmalıdır. Reform ve reorganizasyon tüm işlerin standart zamanla kayda geçirildiği çağdaş reformun sonuna kadar gitmeli ve kurulu görevini reformun sonrasına devretmesi ancak hükümetin başkanının sırasıyla istihbaratın temsilcisinin bilgi alması, bakanlar kurulunun günlük toplantıya katılacak olanlarla toplanıp iş-yükünü görüşmesi ve günün programını belirlemesi ile devam etmelidir.
Bakanlar kurulu toplanırken tüm devlet örgütü kendi takvimlerindeki işleri ele alıp kararlaştırırken kendilerini ilgilendiren takvimlerindeki işler daha yıl başında işaretlenmiş olduğu için o günün işi olarak da o günün sayfasında olacağı için kimse Korona virüsünün tehlikesi karşısında iken salgın hastalık karşısında kimin ne yapacağının düşünülmesine gerek kalmayacaktır çünkü salgın hastalık saptandığı gün salgın halinde ilgili yapılan her memurun ne yapacağının yazıldığı deftercikleri ellerinde olacaktır. Kimse unutamayacak çünkü salgın çıktı denilince salgında göre alacak olanlar hemen uyarılacak ve bakın defterlerinize ne yapacağınızın emredilmiş olduğunu görün denilecektir.
Bir mercide görevli olan birisine salgın tespiti halinde filan idari amirliğine duyurup önlemler için ilgili memurların yapacakları işleri sıralaması emredilmişse o ilanla otomatik olarak o karar iletilsin diye bir emir verilmiş bulunur. Yani uyaranları uyaranlar sıraya girer. Hiçbir şeyin unutulmasına olanak bırakılmaz.
Bazen kasti olarak unutma görülür ama görevini yapmayandan hesap sorulacaksa suçlanma yüzünden zaman aşımımı engeli bile olmaz ilkesi bunun için konulur ki geri dönülüp hesap sorulabilsin. Yoksa eski başbakanın dokunulmazlığı kaldırıldı ama polis tahkikatı engellendi. Hala engellidir. Onun geriye doğru da gidip soruşturma yapılacak şekilde mekanizma kurulmalıdır.
Poliste on iki yıl geriye gidip de bilgi nerede varsa bakan ve yolsuzlukları ve suçları araştıran şube örneği bile vardır. Yoksa Güney Kıbrıs’taki gibi suçlulara AB vatandaşlığı verip adaletten kaçırmak örneği bile önümüzdedir. Onlara sığınma yeri sağlayan yurttaştan hesap sormamak olur mu? Adamız suç merkezi ilgili suçları hafifletip savunma modası da yayılıyor.
Biz buradayız olanak verecek bir halk varsa biz çareyi biliriz. Ülkemiz çöplük oldu diyen yurttaşımıza hak eriyoruz. İşleyen bir hukuk çarkı olmadan çare bulmak olanaksızdır. Ama yasaların ihlalini umursamayan bir halk olduğumuz açıktır. Ona bırakırsınız yapar da o da yaparsa yok mu diyenlere bakarsak artık yasaya uymak ayıp sayılıyor.
Reform ve reorganizasyon geciktirilmeden yani yeni ahlakımız haline gelmeden yapmazsak ahlaksızlar ülkesi olacağız ve ancak yabancılar gelirse ve bastırırlarsa yapabileceğiz.