arşivUlus IrkadBundan 46 yıl önceydi - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Bundan 46 yıl önceydi – Ulus Irkad

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

1974 yılında savaştan birkaç ay önce biri çıkıp da Kıbrıs’ta büyük bir olay olup bir hafta içinde Kıbrıs’ın şekli şemali değişecek dese inanır mıydık? Muhakkak inanmayacaktık. Ama oldu. Bir hafta içinde bir darbe olayı oldu ve Türkiye Kıbrıs’a çıkıp Kıbrıs’ı ikiye böldü. Kıbrıslıtürkler Türkiye’nin bir garantör olarak Kıbrıs’ta adil bir çözüm getireceğine inanıyorlardı ama maalesef 46 yıldır savaş sonrası bir çözüm olmadı ve bırakın çözümü, Kıbrıslıtürkler artık Kıbrıs’ta bir öğe olmadıklarını da tartışmaktadırlar. Aslında Makarios ve Kıbrıslırum toplumunun büyük çoğunluğu da, aynen bizim liderlik gibi, 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığını içlerine sindirmemişlerdi. İngiliz Dönemi’nde Kıbrıslırumların yalnız başlarına verdikleri İngilizlere karşı mücadele sırasında da Kıbrıslıtürkler, İngiliz Çevik Kuvvetleri olarak onların karşılarında yer almışlardı. 1959 yılında, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulacağında, Kıbrıslırumlar bu durumu kabullenemediler. Kıbrıslıtürkler onlarla,kendi görüş açılarına göre, işbirlikçi olarak ortak bir pozisyonda olamazlardı. Üstelik %30 hakla da olacaktı bu ve kurucu ortaktılar. Kıbrıslıtürk liderler de adada Kıbrıslıtürklerden müteşekkil ayrı bir devlet kurmak istiyorlardı. Onlar da Kıbrıs Cumhuriyeti’ni içlerine sindirememişlerdi. Nitekim 1963 yılında olayların patlamasıyla Makarios olayı fırsat bilerek Kıbrıslıtürkleri bir tüzük kararıyla meclis dışı bıraktı ve Kıbrıslıtürkler artık Cumhuriyet Meclisi’ne dönemediler.

Kıbrıslıtürk liderliği ayrı bir devlet için 1983’te ayrı bir devlet ilanı fırsatını yakaladı ama o günden sonra Kıbrıslıtürkler buna da ellerine fırsat geçmesine rağmen sahip olamadılar. Kıbrıs Cumhuriyeti hukuk tabanını terkettikleri için kurdukları cumhuriyet de tanınmadı. 1983 yılında ortaya çıkan olanak veya fırsat dünya kamuoyu ve uluslararası hukuk tarafından tanınmadı.

Türkiye 20 Temmuz 1974 yılında adaya gelip Kuzey’de kontrol kurmasıyla Kıbrıs Cumhuriyeti hukuk zeminini kullanmadı. Türk Derin Devleti aslında taksimden yanaydı. Varolan sorunları o evrensel hukuk semininde çözemedi veya çözmek istemedi. Anayasa Garanti Andlaşmalarına ters ayrı bir devlet kurma, buradaki halkın terkettiği toprakları, kendi ana karasından getirdiği nüfusla doldurması garantörlük vasıflarını da zayıflattı. Bu hareketini de dünya kamuoyuna kabul ettiremedi ve hem kurulan cumhuriyet hem de buraya Türkiye’den nüfus ithali uluslararası hukuk açısından ters ilan edildi.

1963 yılında ortaya çıkan sorunlar, varolan dünya hukuk sistemi ve de buradaki toplumların oydaşmacı bir anlayış içinde kabulü ile çözülse ve de toplumlar birbirlerine kırdırılmasa elbette şimdiye Kıbrıs Sorunu da kalmazdı. Makarios da Kıbrıslıtürkleri ortak Cumhuriyetten izole ederek sorunu çözmeye çalıştığı için, bu zayıf yönü, Yunan Cuntası’nın darbesi ve arkasından gelen Türk saldırısı ile adanın bölünmesine sebep oldu. Sonuçta Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınan bölge diğer Güney yarısı oldu. Kıbrıslırum liderliğini kurtaran Kıbrıs Cumhuriyetine sarılmak ve hukuki zemin oldu.Oradaki Kıbrıslırum nüfus 1963 sonrasında oluşan o statükonun bir devamı oldu ama Kıbrıslıtürkler de tamamıyle öğe olamayarak kuzey’de Türkiye’nin kontrolünde siyasal iradelerinden de yoksun kaldılar.

Türkiye bu işi zamana bıraktı. Zaman içinde nüfus avantajıyla adanın Kuzey’ine sahip olacağını hesaplıyor. Kıbrıslıtürkler 1963 yılından beri öğe olamamanın sorunlarıyla hala daha mücadele ediyorlar ama boynu bükükleri oynamayı yeğliyorlar. Bir kısmı partizanlığın verdiği avantajı kullanıp 1974 yılından sonra elde ettiği hakkı olmadığı toprak kazancını kullanıyor. Büyük bir kısmı da statükonun çıkmazında.

Belli ki sadece 1963 değil 1974 yılından beridir Kıbrıslıtürklerin önemli çoğunluğu bu sorunun korkunç sorunlarını göğüslüyorlar. Var olan Kıbrıs sorunu en basit güncel sorunlarda bile kendisini artık belli ediyor. Kıbrıslıtürkler, uluslararası hukuk ve Kıbrıs Cumhuriyeti hukuk zemininde, 1960 yılında varolan haklarını öne çıkararak tekrar öğe olabilirlerse olacaklar. Olmazlarsa, örgütlü ve de inançlı bir şekilde hakları ve bir çözüm için mücadele etmezlerse Kıbrıs’ta bir keşmekeş içinde savrulmaya devam edecekler. Geleceği Kıbrıslıtürklerin evrensel hukuk zemininde Kıbrıs’taki siyasal tercihi belirleyebilir ama yöntemini rasyonal bir şekilde kullanırlarsa…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin