Ülkemizin tuhaflıkları dünya yaklaşımında da aynen tekrarlanmaktadır. Uluslar arası kelimesi bolca kulanılır. Kıbrısla bu kavram oldukça sık sık yan yana getirilir. Adamızın sorunları veya çözümleri de Uluslar arası koşullara oldukça bağdaştırılır. Fakat, her konuda olduğu gibi, ilgili kuramın kulanım şekli ile gerçek bakışı hiç birbirine uymuyor. Bolca Ulusararası ifadesi kulanılsa da onun koşullarıyla ağız dolusu laf edilse de, yine de tam tersi ilgi ve bilgilenme gerçekleşmektedir. Dünyada olan gelişmelerin haberine hiç önem verilmez. Hele de Uluslarrarası etkileri olacak bilgiler pek öne çıkarılmaz. Hep, K. Kıbrıs ile Türkiye çıkarlı ihdiyaç duyulan destek bulma durumunda ifade kulanılır. Uluslar arası haklar, çıkarlar veya koşullar lafazanlığını duyarız. Ama, odenli algılaştı ki verilen bilgi ile belge arasında da hep tezat bulunur.
Böylesi paradoks sonucu da dünyada önemli gelişmeler olup etkileri de sarsıntıya aday olsa da pek kendi yorumuyla dahi duyulmaz. Sadece merkezi buraya veya Türkiye çıkarına algılatma dışında, haber dahi yapılmaz.*****
Son günelrde dünyayı etkileyecek iki önemli ülke Çin ve Hindistan arasında, himalaya dağlarının eteklerinde gerilim yükseliyor. Savaş denmese de kavga veya olay ifadeli gelişen kriz haberleşiyor. Çinin günün önemindeyken, Hindistanda devleti ele geçirmekte olan Faşist Modi gerçeği, olayın önemini artırmaya yetiyor. Elbet, şu soru da mutlaka sorulmalıdır: neden şimdi?
Konuyu anlamak için, salt Himalaya dağlarındaki gelişmeleri bilmek yetmiyor. Bu tetiklemeyi artıran başka esrumanları aramak şart. Uzun yıllardı Çin Hindistan sınır sorunu olmasına rağmen, son dönemki tırmanışın mutlaka nedenleri vardır. Hele de Trumptan gelen açıklamalar da konuya genel etkinin de damıtılmasını dayatıyor.
Konuyu anlama adına, bazı bilgileri hatırlatalım: Doksanlarda Emperyalist sistem, hazıerladığı uzun vadeli Avrasya kuşatma stratejisinin, uzun vadeli merkezi, Çin idi. Ortadoğu ilk hamlelerindeki tıkanma dahi bu planı bozmadı. Nitekim, Ortadoğuda ABD kağos bataklığına saplanmasına karşın, yine de Çine karşı hamlelerini yapmaya başladı. Obama döneminde resmen Ortadoğudan asker çekip Pasefike aktarma taktiğine geçildi. Böylelikle, Ortadoğudaki roller bölge ülkelerine de kaydırılmaya başlandı. Türkiyenin Suriye ve Libya müdahaleleri bu taktik deyişimle gerçekleştirildi. Benzer konuda, öteki bazı ülkeler de rol artışına geçti. Birleşik Arap Emirliği ve Katarın finansman aktarma yoğunlaşması da ayni taktiğin gelişmesiyle oluştu…
Trump ise daha ileri gidip Çinle ticaret savaşını anbargolarla yükselti. Son olarak, Trump, sermayenin Çinden kaçıp Hindistana yönelmesini de söyledi. Buarada, son Hindistanın iki seçimini kazanan faşist Modi resmen içte devletin faşistleşmesine yöneldi. Keşmirin özerkliğini kaldırdı. Amerikayla ilişkileri geliştirdi. Özeleştirme adıyla kamusal alanlar, Amerikan sermayesine açıldı.
Gelişmeler olurken, Trump açıkca: “Çini kuşatmak için, Hindistan, Avusturalya, Japonya ve Tayvan” itifakıyla kuşatma planını açıklayıp, yürürlüğe sokmaya başladı. Nato dışı devletler ilişkisiyle resmen Çine karşı kuşatma hareketi başlatı. Çinin, tek kuşak projesini Asyada boğmaya uğraşıyor. Çinin, Honkonk ve Uygur bölgelerini kaşımaya uğraşıyor. Unutmadan, Çindeki Uygurlardan oluşan cihatcı TSK konseyi, idlipte bir bölgeyi işkal altında tutmaktadır.
Yukardaki anımsatılan bilgiler de aklımıza gelince, Hindistan Çin gerilimin salt sınır sorunuyla olmadığı ortada. Üstelik, Trumpun hemen Çine karşı saldırgan açıklaması da olaydaki genel bakışı da ışıklandırıyor. Bunları bilmeden salt yüksek Himalaya dağları eteklerindeki sorunla sınırlamak oldukça yanıltıcıdır. Elbet, Çin Hindistan sınır sorunu çoktan vardı. Fakat, kaşınma şekli ile özellikle Hindistandaki faşist rejimin iç ve dış politik hamleleri bize, konunun uzun vadeli hesapların yaldızlaşmasını gösteriyor.
Belli ki emperyalizim krizlerle yaşasa da emperyalistler arası çelişkiler de daha derinleşeceği kesindir. Özellikle Amerikan çin rekabeti, Korona salgını ile Amerikanın düştüğü gerçek de eklenince, hegemonya mücadelesi ile liderliklere faşist simgelerin oluşmasıyla, bölgesel veya sistemsel krizler savaş kıvılcımıyla da kontrolu sürdürülme peşindedirler. Çin Hindistan sınır sorunu vardı. Fakat, Ameerika Hindistan yeni eksen gerçeği, Çine karşı politika ile Çini sıkıştırıp projelerini engeleme gibi birçok neden, bu krizle şimdilik deney ile karşılık ikileminde gündeme geldiği anlaşılıyor. Genellikle, krizler döneminde var olan sorunlar krizlerle kaşınır. Deneyimler yapılır. Hele de Çindeki Amerikan şirketlerinin Hindistana yönlendirilmesi, hindistandaki faşist Modinin başkn oluşu gibi etkenlerle birlikte ele alınca; işler oldukça düşündürücüdür.***
Çin ve Hindistan, Himalaya dağlarında ufak denecek ama oyuncuların büyük olduğu karışıklıklar la tartılış yapılıyor. Unutmayalım: Hindistanda Trump tipi lider var. Amerika, hindistanı Çine karşın kulanma peşinde. Özellikle, Pakistanla olan sorunlar ve Çin yol planı gelecekte çok sorunun kaşılmasına tanık olacağız. Dahası, Hindistan dışında Japonyanın veya Tayvantın da ktılımıyla, Asya yeni kriz gelişmelerine gebedir. Yazıda birileri Çin destekli denilecek bilgiler imajı denecek. Ama, hamleleri Çin deyil Amerikan planıyla tetiklenen, Hindistandaki Modi liderlikle Amerikanlaşma ve yayılma baskıcı gerçekleri bu duranlık ama tehlikeli pime elin gitmesini getiriyor. Bakalım, böylesi kontrolu krizlerin birden parmak pimi çektiğinde kim durduracak?