yaklaşımlarÖzkan YıkıcıOrtadoğu denkleminden seçkiler: Suriye Libya yolundan, Suudi Arabistan belirsizliğine – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Ortadoğu denkleminden seçkiler: Suriye Libya yolundan, Suudi Arabistan belirsizliğine – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Biraz geriye gidrek başlayacam. Suriye Lipya veya tam aksi Lipya Suriye dikenli yol eksenine takılacam. 2011 Yılında sadece ratyoda yayın gerçekleştirmekte olan Mayısta, Sinem ve Rengülün prokramına, dış yorumcu olarak ikinci bölümde katılıyordum. Tam da Ortadoğu projesinin yeni versyonu başlayıp Lipya ısıtılma aşı pişirilip masaya konulduğu günlerdi. Yine özellikle Rengül Enerin soruları ile prokrama Lipya konusu yapıldı. Eldeki bilgilerle konudaki konuşturulmayan Türkiye gerçeğine de parmak bastım.

Ardından direk prokramlara girerek direk yapımcılardan birisi oldum. Bu defa Suriye konusu da olaya eklendi. Kadafi katledilip ardından Esaatın ipi . çekilmek üzere Suriye alanı savaş meydanına çevrildi. Çok iyi anımsarım: Özellikle bazı Türkiye basınında da yer alan yolculuk benim anlatımıma da katıldı. Lipyadan Cihatcılar isgenderun üzerinden Hatay sınırından Suriyeye sokulmaktaydı. Nitekim, çok geçmeden, şimdi konu olan idlipe de cihatcıların Türkiye üzerinden topcu ateşiyle girdikleri haberleri yalanlanmadı.

*****

Aradan geçen yaklaşık 8 yıl sonra, şu haberleri duyuyoruz. Tabi Türkiye, Kuzey Kıbrıs kaynaklı deyildir elbet. Suriyeden Cihatcılar Lipyaya savaşa gönderiliyor. Türkiye üzerinden Traplusgarta taşınıp, onlar sıkışan Müslüman kardeşler kesimini ayakta tutmaya uğraşıyorlar. Ölenler ve savaşanların resimleri veya haberleri de yayılıyor. Devamında, Türkiyenin KOntrolundaki sayılacak idlip bölgesinde de artık önemli cihatcılar Lipyaya gidip savaşmak istemedikleri bilgileri de direk Türkiyedeki Suriye uzmanlarınca yazılmaktadır.Dahası, Suriyedeki Türkiye yanlısı örgütler arasında epey didişmelerin de yoğunlaştığı artık imkar edilemeyecek konuma geldi. Birkısmı Lipyaya cihatcı vermeyerek, kendi gücünü koruyup öteki İslamcılara karşı üstünlük kurmaya giriştiler. Elbet, verilen sözlerin yerine getirilmediği açıklamalrı veya Lipyada önemli kayıplarla dilenen başarı gelmemesi sonucu da Lipyaya gitme işdahı azaldı. Söz verilen ikibin dolar maaş, yaralandığında ömür boyu garantiler, ölüm halinde hem ayleleri TC vatandaşı yapılma ile ömür boyu yaşam garantileri artık cazibesini fazla bulmuyor. Aksaklıklar ve idlipte hakim olma ikilemi, Lipyaya karşı duyulan gitme işdahı azaldı. Hele de Lipyadan gelen önemli kayıp haberleri bu durumu daha da etkilemektedir.

Türkiye, özellikle, hem idlipte garantör adıyla kalıcılaşma adımlarını atma,öteki girip de resmen ilhaklaşma politikası uyguladığı başta Afrin bölgesinin deyişik simle elde kalmasını hedeflerken, ayrıca, Lipyada da Müslüman Kardeşler yapılı örgütün orada enazından bir bölgeyi elinde tutup kalıcılaşan Lipya yerleşmesine yer açmaya çalışıyor. Birçok yorumcuya göre, aslında Türkiyenin ilerdeki hedefi Cezayirden Fasa uzanan Kuzey Afrika Müslüman kardeşlerle oluşturacağı itifakla Yeni Osmanlı hakimiyet alanlarına yönelme stratejisi gerçekleştirmektedir. Bazen direk veya Suriyedeki kurdurtuğu ve en son “Milli oldu” dediği yapılarla orada kalıcılaşma yereliği de kurmak peşindedir. Önce Suriyede belirli yerleri tutma adına Kulanılan Milli ordu, şimdi de Lipyada yeni topraklarda cihatcı savaçı olarak rollerini gerçekleştirmektedir. Fakat, bileşenlerin çelişkili konumu ile cihatcılardan ılımlı çizgi simgeli devşirme politikası, hala oldukça sorunlarla boğuşuyor. Özellikle, imkarlara karşın dolarlarla savaşçı olmaları da paranın ödenmemesi veya verilen yaşam boyu sözler ve yurtaşlık yapma konuları yerine gelmediği zamanki isyanlar da yaşanması tesadüf deyildir. Kuzey Suriyeden gelen haberlere göre, cihatcılar Lipyaya isteksiz gitme durumuna gelirken, Türkiye yetkililerin de onların maaşları olmak üzere verdikleri sözleri yerine getirmeme tehtidi yapılıyor.

Anlayacağınız; Suriye Lipya veya daha somutu, idlip Traplus yolu,oldukça dikenli. Hele Suriye yetmezmiş gibi Lipya çölleri iyice ısındı. Hafter adeta meydan okuyor. Kuzey Suriye banbaşka salataya döndü. İdlipte Rusya Suriye iran ekseni, yerel radikal adıyla veya Türkiyenin ılımlaştırmak istediği işkalci cihatcıların emirlik tutumları, Türkiyenin kalıcılaşma hikayesi ile başlayıp, aAfrinde nifus defaktolarıyla Arap Türkmen kemeri yaratma nifus deyiştirmeleri ve orada fırsat kolayan ABD ile doğuda PYD denetimli Kürt gerçeği karışıklığı vardır. Sanki, son idlip Afrin eksenindeki Türkiye yanlısı ciahtcıların kendi aralarındaki çatışmaya varan gerilimler, dikenlerin oldukça büyüdüğünü işaret ediyor. Yetmezmiş gibi; Lipya çölerine buradan insan kaydırması ile de belli ki Türkiye buraya yerleşmek için daha fazla yığınak da yapacaktır. Sanırım, idlipteki yaşananlar veya Afrin olmak üzere yapılan nifus müdahalesi bunun net işaretidir.

Lipya ise yeni bir Osmanlı macerası olarak oldukça tehlikeli şekilde devam ediyor. Suriye cihatcı katgısının tıkandığı ve direk müdahalenin daha da artma tehlikesini, AKP sözcüsü Çeliğin sözleriyle de yankılandı: “Hafter güçleri, çıkarlarımıza karşı saldırıları sürdürürler se onları hedef yapacağız” dedi. Mesaj net.

*******

Ortadoğunun önemli emperyalist finansman kaynaklı ülkesi kimdir sorsalar: Sudi Arabistan hemen akla gelir. Afkan ciahtcılarından başlayıp iran karşıtı politikadaki Amerikan çıkarlarında Sudi Arabistan özellikle finansman katlımcı önder ülke oldu. Petrol zengini oluşu, Haç gibi Müslüman din yapılarını parayla taşlandıran, Sunni mezhepli merkez oluşu, arap yapısındaki şu veya bu derecedeki etkisi, ekonomik ve özellikle dinsel Sunni argümanlarında ülkenin önemini yükseltiyor. Enerji dünya gerçeği ile Sudilerin petrol üreticilik olgusu, doku olarak bağdaştırıldı. Dinsel olgularla emperyalist tekelerden silah ticaret ilişkileri de saydamlaştırma noktasına sokuldu. Hemen anımsatalım: Amerika Ortadoğuya Sudi Arabistanla girdi. İngilrterenin hazırladığı yapıda, ABD fırsatı kulanıp bölgeye girdi. Kurdurtulan Enerji piyasasında sözü geçilen Sudiler, amerikanın da işbirlikcisi gibi davrandılar. Yetmişlerdeki çıkma hamlesi ise Zeki yamaninin gidişiyle sonlandı.Ayrıca, Sunni mezhepli İslami cihatcı yetiştirme finansörü olarak da hep CİA yanında tamamlayıcı oldu.

Bu birkaç özelliği dahi, önemli silah alıcısı ile petrol sahibi ülke oluşu, ülkenin birçok olumsuzluğu görmezden gelişine katgı yaptı. Yasaklara rağmen ve otoriter şeryat yönetimi gerçeğine karşın Sudilere silah hep satıldı. Hat ta, İngiltere yasak koymasına rağmen olan satışların mahkemeye gitmesinden sonra direk Bleyır kanalıyla kapatıldı! Amerika her yere demokrasi derken, Ortadoğuda özellikle parasal mütefiki ve savaşları finansman yaptırılan devlet onlardı.Yemendeki katliyamlara bunun için yokmuşcasına davranıldı. Yemen kırılırken, hastaneler dahi vurulurken, başarı da gelmemesine rağmen batılıların suskun, haberlerin yapılmama nedeni de petrol ve finansörlük olmaktadır. Şu ezberi ne güzel bozuyor: Sermaye demokrasi olmayan yere gitmez, yatırım yapmaz deniliyor! Özellikle de bizim Amerikan fonlu uzmanlarımız ve işbbirlikci sermayedar ile politikacılarımız çok vurgular. Türkiyede de devleti eleştirirken ayni hataya düşünülüyor. Oysa, Sudi Arabistan resmen sırıtıyorken bunlar yaşanması da ismi nemi olur? Onu da siz koyun….

Sudi Arabistan son dönemde oldukça olumsuzlukalrla karşılaşmaya başladı. Sakın, saray siyasetinde veya muhalefetin yükselmesiyle olduğunu sanmayın. Yemendeki başarısızlıklar elbet katgı yapıyor. Fakat, yaşanmakta olan Neoliberal kriz ile gelen Korona salgını sonrası petrol fiaytlarının oldukça fazla düşmesi, bu devleti etkilemeye başladı.Ayrıca, uyguladığı politika ile bu yıl ki Kovit salganı nedeniyle gelecek hacı olayını da oldukça olumsuz etkileyince, gidrek eldeki kaynak sıkıntısı olmaya doğru evrildi. Üstelik desteklenen ciahtcı İslamcılardan da başarı öyküleri çıkmaması da başka bir yatırımın olumsuzluğunu oluşturdu.

Fakat dünyamız tuhaftır diyecem: ama demiyorum. Sistemi gayet iyi bilip yazdığım için de sorgulamıyorum. Dünya törsleri ile devletleri Sudielrle sırf petrol ve dinsel politik etki nedeniyle yakınlaşma seçeneğine bağlı kalmaya devam ediyor. Sudiler de bunlara yönelik yatırımlar yapıyor, oluşturulan yobazları da besliyordu. Böylesi denge kuruldu. Hat ta şöylesi rezil konu da reforum diye reklamı yapıldı. Sırf Pazar oluşturma adına kadınlara araba sürme veya sinemaya gitme hakkı verilmesini önemli özgürlük açılımı diye alkışladılar! Ancak, daha da artan baskıları, ötekilerin idamına da ses çıkarmadılar.Bunların rüzgarında Sudi gericilikle haşırneşir yaşanırken, bozulan denklemler oldu. Yukarda özetlediğim petrol ve haç gerçeği geliri azatlı. Oysa, önemli kent kurup turizme de batılıları çekmeği dahi planlayan yeni gelecek kral Selman, birden sıkıştı.

Petrol şirketinin bir kısım hiselerini satarak rahatlamak istedi. Ama, hep petrol ve haç üzerinden kazanan Sudi sarayı artık biraz rahatı bozulacaktı. Saray içi kralık hesabında rakiplerini devre dışı brakan Selman, ayni başarıyı ekonomide göseremedi. Suriyeden Yemene uyguladığı politikalar da iflasın eşiğinde. Ekonomik olarak alışılmamış kararlar duyulmaya başladı. Elbet, saraydan kesinti deyildi. KDV 3 kat artırıldı. Bazı vergiler konuldu. Dış finansman kaynakları cömerçe kulanılmama noktasına geldi. Önemli dış turist çekme bazı projeler durduruldu. Alışılmamış şekilde enerjiden gıdaya zamlar yapıldı.Bunlar Sudi Arabistan için anormal gelişmelerdir.

Ayrıca, devlet petrol şirketinin uğradığı piyasa deyer kaybının da sıkıntısı yaşanıyor. Milyarlarca dolar deyerli Arakon şirketinden bazı kesimin daha özelleştirme olasılığının konuşulmaya başlaması da tesadüf deyildir. Yine de Sudi Arabistan hala ekonomik yıkım aşamasında deyildir. iranla oluşan mezhepsel nedenlerden Amerikacılık tutumlu politik gerilim ise hala devam edilior. Irakta, Yemende ve bazı başka Müslüman ülkelerde sürmektedir.

Ortadoğuda savaşlara yaptığı finansman katıları ile cihatcı besleme ülkesi Sudileri dahi sarsan Ortadoğu stratejisi ile Neoliebral krizlerin adeta övülen devlrin dahi boş kaplan oluş hikayesinin yazılmasına başlandı. Öyle ki bağımlı ve petrol zenginli mezhepli şeryat vahabi devleti en yakın mütefiki Birleşik arap emirliği ile dahi sorunları olmaya, çelişkilerinin alanlara yansımaya başladığını da görüyoruz. Gericiliğin kalesi ile dini merkez yanına emperyalizmin bölgesel finasörü olmak, böylesi bir ülke yaratılmasını da kaçınılmazdır.

*****

Kısaca, Ortadoğu yolları dikenli. Çok acıtan dikenlerle ayaklar oldukça kanıyor. Sudi Petrolu kan emerken, hala ülkesine özgürlük deyil bağınlılık ve esirlik getirdi. Ama, bu taplo hep oynuyor. Duvardaki asılmışlığı salanıyor. Sanki düşecek gibi oluyor. Dışardaki kuş ötüşü ile sıcağın artışının örtülme romantizminin İslami gericiliğin bağımlı karmaşası savruluyor. Bakalım, gidrek nkan ve acıyla yoğrulan Ortadoğu dikenli yolları, yarına düzgün özgür bir dünya getirecek mi?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin