yaklaşımlarÖzkan YıkıcıK. Kıbrıs’tan Almanya’ya, kısa değerlendirmeler – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

K. Kıbrıs’tan Almanya’ya, kısa değerlendirmeler – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

  1. Kıbrıs kendi yapısını siyasal hedefine göre şekilendirmektedir. Her ne kadar, siyasal yön denilince, birçok lakırtı yapılsa da son imar planı tartışmalarında da direk yaşandığı gibi “ganimet rantçılığı ve nifus yığma” kuralları temel olarak yapılandırmanın harcı olmaya devam edilmektedir. Bu çarpık ve işkale dayalı gelişmelerin koşyulları da elbet ters yönde de çıkışları zaman zaman göstermesi de normaldır. Hele de peşpeşe acılar ve zamlar gelirse, bu koşullara yönelik hangi amaçla olursa olsun, tepki konulursa, bazen laf bazen de direk kitlesel eksende yansımalar yaşanır. Buda insanın tabiyatına uygundur. Yönetilemeyen koşullarda, acılar yaşanıp da duyarsızlık yalanında, bir de üstüne zam gelirse, insanlar mutlaka öfke duyar. Bunu resmi alanda yansıtmamakta olsalar da, yine de son sosyal medyada kolaylıkla yazar. İşte K. kIbrıs iç dinamiklerin bu denli sıfırlandığı, dierk Türkiyeleşmenin hızla sancısızca yaşandığı ortamda, yaşam koşullarının hesapta olmayan yan yana gelmesiyle bir tepki olayı yaşandı. Tam da koşullara uygun şekilde, yapılan tüm olunsuzluklar birer siyasi kararken, “siyaset olmasın” imgesiyle insanlar toplanması paradoksuyla yaşandı. Siyasal eksiklik ve örgütsüzlük gerçeği de burada sisteme yönelik olmadan, bir karar tpkilenmesi çizgisindeki kitlesel refleksi yaşadık.

Resmi doğru okumak şart. Ne abartmak nede yok saymak gerekir. Halbuki, bu eylem dahi tam K. Kıbrıs yeniden üretim şeklini medya ile yansıtı. Kimisi konuştu, kimisi görmezden geldi, medyabnın ve politik eksendeki partiler ise yokmuşcasına davrandılar. Öyle ki pek de görülmeyen bu tip eylemi, gazetelerin önemli kısmı hiç görmedi! Özellikle parlementer partilerin tavırları ise günümüz K. Kıbrıstaki siyasetin teslimiyet ölçeğini haykırıyordu. Ama genel Neoliebralizmi teprik etmek gerekir! İnsanları, siyasetden boşaltılar. Politikacıların umutsuzluk gerçeğini, genel siyasete kondurtup, sistem kendini de garantiye aldı.

Konuyu yeniden özetleyelim: Önce yine ağır trafik katliyamları gerçekleşti. Acılar üzerinden eleştiri yapıldı. Makamcıların işbirlikci köpükcü dışındaki boş yönleri yeniden sergilendi! Çalışandaan kesintilerle yolların tamiri önerildi. Derken, cinayetler acılarıyla yaşanırken, araba seyrüseferlerine zam yapıldı. Pişkinlikle de bu alınan paranın da siyasetcinin keyfine kulandığı laflar da eklendi.

Bunun üzerine Sosyal medya tepkileri, giderek bir toparlanma ve ödememe yapma eylimi yükseldi. Devamında da Ağıtllar ile zamlar  tepkisi eylemle yönlendirildi. Onbinlerin tepkisi, bin cıvarı katılımla protestoya ulaştı. Yapılış şekli ile egemen siyasetcinin duyarsızlık ikileminde, bu eylem de sonlandı. Elbet, siyasal gerçeklikten kaçınma, ağırlık olarak ölümler ve zam üzerinden konuşmaların olması, talebin de zamlar ile bu kaynağın yol tamirinde kulanımı oluşu, örgütsüz ile hedefin kısırlığı, şimdilik konu burada kaldı. Devamı ne gelir, hep sorularla doludur.

Aslında genelikle ta baştan, kIbrıstaki şu önemli gerçek hep eksik braktırıldı. KIbrısın ve gidrek K. KIbrısın gerçekleri ötelenerek, münferit konularla, sınırlı tepkilerle olaylar hep gelip geçti. İnsanlara şu iki kural tabulaştırıldı: gerçekleri ve özellikle koşulların yapısal siyasal durumuna dokunulunmayacak. İkincisi de kitleler ısrarla karşıt  siyasal uygulama yapsa dahi hep siyasalıktan kaçacaklardı! Bu gerçeklik, sonuçta sisteme dokunmayan, siyasal örgütlülük oluşmadan siyasal hedefsiz kitle çizgisinde muhalefet tutuldu. Son eylem de ne yazık ayni çizginin tekrarı oldu. Dahası, son dönemde eylem dahi yapılamıyacak aşamada gerçekleşti. Bundandır ki salt yol ile zam kısgacında olay gerçekleşti. Tekrarlayalım: Koşulları, dinamiklerin durumu, yönetim şeklini, muhalefet çizgisini birlikte ele almadıkça, doğru yorumlama yapılamaz. Hele de örgütlü muhalefetin adı olmayacak, siyasal hedefin konmayacağı, salt tepkiyle başlayıp acı üzerindeki tepkiyle konu başlarsa, devamında sıçramama olursa, hep spontanel çizgide kalınmaya mahkumluk vardır. İyi niyet ile öfkenin kitlesel dağınıkta fazla tehlikesi olamaz. Üstelik, siz “siyasetsizlik”  derseniz, bu kitleleri gerektiği anda kulanmaya başta egemen politika hazır olarak hep pusudadır.

Eylemle ilk bulgularım bunlar. Nitekim, konuyla alakalı koltukcular ses dahi çıkarmadılar. Provakatörler hamle yapma ihdiyacını duymadılar. Duymamazlıkla şimdilik koşullar gaz alanı gibi brakıldı. Etkisi, eylemcilerin toparlanarak yapacakları hamlelelere bağlı. Eylim yükselirse, göstermelik olarak zamlar biraz geri alınma olasılığı var. Ama, söyleseler dahi yol harçlarını onlar diledikleri gibi yemeye devam edecekler, Sayısı bilinmeyen nifusumuz ve bozuk yollarımızla da cineyetler yaşamaya hız verecektir. Çünkü, hala sistem sorgulanma objektifine takılmadı. İşkalin sonuçları tesbiti üzerinden politik seçenek ooluşuturulunamadı! Nitekim, eylemde siyaset olmayacak dense de katılımcının önemli kısmı bildik siyasal karşıt kesimlerdi. Buda önemli bir mesajdır. Hep nedense muhalif veya tepkiler, siyasetsizlik çizgisine kondurtma geneleği oluştu. Halbyki koltukcular açıkca işbirlikci teslimiyetciliklerini ve rantcılıklarını haykırmaktan da çekinmiyorlar. Bu eylem böylesi koşullarda yapıldı ve devamı da meraklıları hala var.*******

 

Biz eskiden en azından solu öğrenirken, önemli tarihi ders gelişmelerini akılda tutmaya da önem veriyorduk. Bunları günlük yaşamdaki politik tavırlarda da kulanıyorduk. Şimdilerde, özellikle de Sosyalist hareketler, bu gerçekliğin önemini epey geride braktı! Neoliberal güncelikte istenen yerde mevzilenme sonucu da sol sseeçeneksizleşti.

Bundan 101 Yıl önce, Almanyada önemli bir idam yapılıyordu. Alman KOmonist parti Lideri Roza Lüksenburk ve arkadaşi Karl Filipks idam ediliyorlardı. Savaşa karşı olmaları ve Almanyada devrim yapıp sosyalist rejim kurma suçlarından dolayı asıldılar. Asan hükümet partisi ise Alman SOSyal Demokrat partiydi.

Yukardaki bilgiyi biraz daha açalım: Almanya Birinci paylaşım savaşına direk ateş yaparken, sol içi ayrışma da ayuka çıktı. Alman Sosyal demokrat parti, savaşa “ulusalcılık” diyerek destek verip katgı yaparken, Sosyal Demokrat partiden ayrılıp Komonist partiyi kuran Roza Lüksenburk ise savaşa karşı çıktı. Sonuçta Almanya Birinci paylaşım savaşını kaybeder. Ülke çalkalanır. Bazı Sovyet tipi yapılar kurulmaya başlar. Alman Sermayesi ise sola evrilmeyi önleme adına Sosyal demokrat ağırlıklı hükümnete geçer. Hükümet de ayaklanan işçilerin Sovyetlerini basıp yener. Komnonist parti liderlerinden Lüksenburk ile arkadaşını da asarlar. Böylelikle, Sosyalist dalganın Avrupa ayağı da durdurularak. Devrimlerin yayılmasını engelediler.

Bu Alman olayı, sol içi başlayan “reforum mu devrim mi” ayrışmasının somut sonucudur. Sosyal demokrat çizgi sistem içi kalınarak tamir etme kuralını politikleştirirken, oluşan ayrım ile kurulan Komonist partiler de Kapitalizzmin devrilip, yeniden sosyalist yapılanma ile daha eşitlikli yapı kurma siyasal farklılaşmanın yansıyışları. Almanyada Birinci paylaşım savaşıyla derinleştiler.

Bu tartışmalar seksenlere dek sürdü. Hat ta ikinci paylaşım savaşı sonrası, sermaye sosyalizme dönüş olmasın diye Batı Avrupada birçok ülkede iktidara sosyal demokratları getirip, düzenlemelerle “refah devleti” denilip sosyalizme geçişi frenlediler. Lüksenburkun idamı bu nedenle hala birçok yerde sol içi anma ve tartışma süreçleri olarak yaşanmaktadır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin