Bazı gerçekler vardır ki makale konusundan önce yazılmadığı zaman, hep eksiklik olarak sırıtmaktadır. İnsanların ısrarla bilmemesi istenen, oysa bilinmeden de yorumlama yapılamayacak koşullar da günümüzde oluştu. Bilmeme ile yanıltma tekniği sonucu, ısrarla önemli bazı yazılarda konulara dokunmadan olamıyor. Kapitalist ve uluslararasılaşan Emperyalizim sistem gerçeği, günümüzde yaşanan krizler ve sonuçları bunun en net durumudur. 2008 yılında girilen Finans Kapital krizini göz ardı etmek, kriz ile yoğunlaşan borç sdokunun çevirlemeyecek duruma gelişi, hala duranlıkla yeni kriz beklentili ekonomik görüntü oldukça etkili oluyor. Siyasal olarak Emperyalist hegemonya sorunu direk ABD gerilemesiyle yaşanması ve bununla kırılan fay hatları da kaçırılma peşindedirler. İklimlerin bozulması, eşitsizliklerin artışı, kuralsızlaşmanın kurumların içine dek işlemesi de güncel gerçekliktir. Nitekim, ulusararası sistemi işlemesine yarayan ve adına hukuk denilen yapılar da dikate alınmayarak, güç gösterisi öne çıkıp krizlerle fırsata oynanmaktadır. Ekonomik İMF veya Dünya Bankası toplantıları artık haber deyeri dahi olmayan konuma taşıtırıldı. Uluslar arası ticaret yapısı kırılıp Ticaret savaşlarından söz edilmektedir. Konulan uluslar arası hukuk kurallarına ve alınan B.M. kararlarının dahi deyeri yok boyutundadır. Buna ek olarak; sistemin ne krizleri yönetme kabiliyeti kaldı nede yeni seçenek sunma kararılığı da kalmadı. Bunu Son Nato zirvesinde de bir farkla yaşadık: bazı gürültülere karşın NATO da sorgulanıyor. Tüm bunlar, kapitalist Neoliebral sürecin tükedndiği, fakat, seçeneğinin de olmadığı kağosun kendisinin işaretini resimleştirmektedir.
Elbet bu gerçeklikler salt sömürge ülkelerde deyil direk en gelişmiş metropol ülkelerde de yaşanıyor. 2008 Kapitalist Finansman krizi direk ABD ve AB ülkelerini vurdu. Sarsıntısı hala yaşanıyor. Buda direk sistemin kendini üretememe sonuçlarıyla da taşlanmaktadır. Bu bilgilerin de katgısıyla, son dönemde AB ülkelerinde de hem sorunalr hem de yükselen faşizim dalgasıyla siyasal çalkalanmalar devam ediyor. Makalenin konusu olan Fransa ve Britanya ise AB yapısının önemli lokomotifleridir. AB denilirken de ilgili yapının önemli ülkelerinde olanlar elbet salt kendi içlerinde deyil, genele yansıyacak sonuçalrıyla da histetirecekelrdir. Fransa genel grevi ile önümüzdeki hafta pek de alışılmayan Britanya veya İngiltere bildik isimiyle olan ülkedeki erken seçim ile belirsizliğe sorunsal yanıt bulma süreci, bizi de direk etkileyecektir. Bunları da düşünerek, uzun gelse de bu iki ülkeye kısaca bir deyinmek amacındayım.*******
Fransada son dönemde görülmemiş yoğunlukta genel grev yaşanmaktadır. Katılım oldukça yüksek. Kamuoyu da resmen önemli destek veriyor. Konu, Makron yönetiminin emeklilik yaşını uzatma ve maaşlarda kesinti yapma yasasına duyulan tepki olmaktadır. Son dönemde Fransada sendikalar ve gençlik örgütleri böylesi büyük grev hareketi yapıyorlar. 1 Yıldır eylemler yapan Sarı Yelekliler de desteği hemen verdiler. Devletin, alışılmamış baskı da uygulaması madalyonun yönetim yüzündeki gelinen siyasal gerçekliğin aynası oldu. Tüm bunlar, AB dinamiğinin önemli ülkesi ve Avrupanın sosyal refah en iyi durumdaki Fransanın birden nerelere savruluyor sorularıyla tekrardan bilinçli sorularla gündeme oturması gerekmektedir.
Konuyu anlama adına, bazı kısa dönem öncesi bilgielrle zenginleştirelim. Makron, Sosyalist Holand yönetiminin maliye bakanıydı. Neolieraleşmenin önemli yasalarını tüm protestolara karşın geçirdi. Daha sonra, yoğun öğrenci direnişleri nedeniyle de istifa edip partisini de terk etti. Sermaye Makronun hem solu resmen dizayin etmesine karşın ödülendirmede gecikmedi. Siyasal geleneksel partielrin artık yanıt verememe noktasında olmaları da Fransız burjuvalarını yeni arayışa yönelti. Akla elbet Neoliebral uygulamalarıyla Makron geldi. Kısa zamanda kurdurtulan partiyi sermaye sırtlayıp Makronu geleneksel parti adayları önüdnde başkan yaptılar. Sonra, yine aylarla ifade edielcek zamanla, kurdurtulan parti parlementoda ezici çoğunluğu sağladı. Böylelikle, Fransada yeni imajlarla, daha merkezi sermaye eksenli Makron ve partisi yönetime taşındı. Hedef, sermaye eksenli yeni kamusal alanları ele geçirmek oluyordu.
Makron bu göreve soyundu. İlk tepkiyi daha kısa zamanda aldı. Kendine benzeyen, ancak muhalif protesto ekseniyle harekete geçen Sarı Yelekliler hareketiyle karşılaştı. Bu kırılma adeta gelecek Fransanın işaretiydi. Sarı Yelekliler örgütsel durumları zayıflığına rağmen geçenlerde 1 yılını doldurdu sokaklarda. Makron parlemento gücüne de dayanarak bu defa emeklilik hakına yöneldi. Emeklilik yaşını yükselterek, çalışma zamanını artırırken, tersine, maaşlarda da düzenleme adına düşürmeler öneren kuralı gündeme getirdi. Kendilerine dokununca da sendikalar ayağa kalktı. Fransada, sendikaların güçlü olduğu ve mücadele geleneğini biraz ilgilenenler bilir.
Bu tepkiler, sonuçta genel grevi başlatı. Yoğun katılım oldu. Halk da desteğini açıkladı. Makron ise direniyor. Burada gözden kaçırılmaması gereken konum şu: Sendikaların genel grevi siyasal deyişim şu anda içermiyor. Hedef, devletin yeni yasasına karşı yapılıyor. Buda, hak gerilemesine direnç biçiminde olmaktadır. Makron hep klasikleşen Fransız korkusuna dayanıyor: Yükselen Faşist dalga nedeniyle Fransızlar kerhen kendine oy verme zorundaymışlar uygulamasına güveniyor. Zaten, son Fransız seçimleri hep Ulusal Cepe korkusuyla istenmeyen daha “ılımlı” partielre oy verme zorunluluğu ile iktidarlar belirleniyordu.
Fransada genel grev var. Katılım iyi. Neden, devletin emeklilik yeni yasası. Peki, siyasal hedefi olmayan ve kitlesel yoğun katılım muhalif gerçeği ikilemi nereye dek gidecek kuşkuları sorularla izleniyor. Bu eylem Makronu devirmeyecek. Sadece, başarı yasanın geri çekilmesiyle sınırlı. Eğer, Makron yasayı uygularsa, son dönemin Fransasında ilk yasa ile hak gasbederek geriletme başarısı sağlayan lider oalrak da anılacaktır. Zaten, ilk bilgilerle de Makron figürü oluşumla, Fransada işlerin bildik şekliyle gitmediği de ortada. Hele de Makronun Trumpa karşı kulandığı dil ile içte artan devlet baskı aygıtının işlemesi, krizle oluşan karabasandaki lidersel imajın da nedenli önemli hale gelişinin mesajıdır.
Grev devam ediyor. Elbet oluşacak sonuç, sadece Fransa da deyil, AB içindeki denklem ile gelecek Kapitallist şekilenmedeki sınıfsal yeniden mevzilenmedeki yeri de etkileyecektir. Grev emeğin protestosuyla nereye dek ulaşılacağının da örneklemi olacaktır. Şimdiden sırıtan, siyasal hedefin net olmamasıdır. İlerde bu çok konuşulacaktır.******
Fransanın batısında ve denizle ayrılan Britanya ise krizlerle birlikte alışılmamış erken seçime gitme sürecini yaşıyor. Önümüzdeki hafta İngiltere yani Britanyada erken seçimler yapılacak. Kimine göre AB üyelik merkezli olurken, kimisi de kamusal dönüşüm olasılıkları gündemiyle, ikili karaterislik taşıyan erken seçim yapılmaktadır. Son İngiltere televizyonunda yapılan tartışmada da Muhavazakar parti Breksit ile AB çıkışına yönelik probaganda yaparken, işçi partisi son dönemdeki alışılmamış klasik sağlaşma yerine kamusalaştırma dönüşümlü ekonomik prokramı savunuyordu. Bundandır, Kormın oldukça belirli kesimlerce suçlanmaktadır. Öyle ki Filistin haklarını söyledi diye “Anti Seminist” diye damgalandı. Muhahazakarlar, ısrarla AB çıkışlı probagandayla ırkçılığa varan alana hitap ediyorlar. Bu ikilem, kuşkularla korkuları saydamlaştıran bir kültürü de beslemektedir.
Bir ufak anımsatma: Zaten, Fransa olmak üzere Avrupa ülekelri ingilterenin AB üyesi olmasını istemiyorlardı. O dönemler ABD baskısı ile 73 yılında biraz da zorla İngiltere yani Britanya AET üyesi oldu. Fakat, hiç ortaklaşma olmadı desek yeridir. Britanya resmen Avrupa içi ABD eksenli temsilciydi. ABD, Türkiyenin de alınmasıyla bir denge kurarak Fransız Alman etkinliğini kırmayı hep hesapladı.
Bu ikilem sürdü. Girilen son kriz ile ingilterede de sermaye ikilemli çelişkilerle ırkçılık dalgası sonrası, belirli Britanya kesimleri ile kitlesel muhavazakar kesim AB çıkışına yöneldiler. Olayı tekrar anlatacak deyilim. Fakat, sonuçta bu kriz salt ülkeyi deyil, devlet eksenli kurumları da sarstı. Partielr Muhavazakar dışındakiler uzun zaman net tavır koymadılar. Tüm partielrde krizler yaşandı. Başbakan gitti. Seçilen COnson yasal kuralları da yıkıp parlementoyu devre dışı brakmak istedi. Böylesi karışıklıklarla çıkmazlar oluştuktan sonra, İngiltere tarihi devlet krizi sonrası zorunlu erken seçime gidiyor.
Sonuç dahi netlik getirmeyeceği işaretleri veriyor. Muhavazakarla COnsonlu yönetim net olarak çıkılacak derken, öteki partielrde Liberaller dışında kalınmalıdır diyen yok. İşçi Partisi Kormonlu yönetimiyle AB olayını dyeil de sağlıktan eğitime, demir yollarından öteki kamusal alanlarının kamusalaştırılma prokrramıyla seçime giriyor. İkili bir hat çizildi. Ama, AB konusu net deyildir. Üstelik, sağlık yapısının ABD sağlık eksenine açılacağı metalaştırma gerçeğine rağmen, Muhavazakar parti beklenen oy kaybına ve eleştirilere uğramadı. Buda, Britanya ahalisinin tutumlarını gösteriyor.
Britanya seçimleri önümüzdeki ahfta ortaya çıkacak. Britanya yapısındaki depremlere açık olma yanında, AB geleceği, bölgesel güç olarak Amerikayla yeni stratejikleşme hesapları da oldukça sorularla doludur. Unutmayalım: önemli sayıda Kıbrıslı ingilterede yaşıyor. İngiltere Kıbrısın eski ve yeni Sömürge dönemlerinin efendisidir. Adamızda kulanılan üstleri de vardır. Bu ayrılma halinde egemen üst toprakları ile AB ikilemi de oluşturmaya adaydır. Ayrıca, ingilteredeki Türklerin ayrılma halindeki ikilemleri de soru işaretli. Üstelik, son dönemde Lipyada olduğu gibi Türkiye ile İngiltere pek de gösterilmeyen ortak davranış paydaşları da vardır.
Sadece bu saydıklarım, bizi Britanya seçimlerine ilgi duymamıza yetiyor ve artıyor.Şimdilik dilimize veya beynimize getirmediğimiz konular, yarın “kıta sahanlığı dahi” sorun olarak karşımıza gelme potansiyeli vardır. Britanya seçimleri ve yönetememe krizi, bize Emperyalist metropollerde dahi seçeneksizliğin nedenli kriz üretiğinin basit gerçeğidir. Bakalım, Britanya seçimleri bize neleri tartıştıracak? İlk gerçek, düne dek ayrılamaz denilen K. irlandayı dahi resmi idolojik dışında ayrılma olasılığının dahi olduğu tahminleri de seslendirilmesi tuhaflığı da gerçekleştirildiğidir.